Solan ümitlerimiz bu  mitingle yeşermiştir!

Serhat İncirli

Televizyon programına çok duygusal mesajlar geldi dün…
Yurt içinden de, yurt dışından da…
Herkesin kendisi miting meydanında, Lefkoşa sokaklarında değildi belki ama yüreklerinin sevgisi oradaydı…

-*-*-

“Ben ovadayım, hayvanlarımla birlikteyim, telefondan izliyorum, kalbim orada” dedi biri…
Almanya’dan, Fransa’dan, Londra’dan mesaj atanlar oldu…

-*-*-

Televizyon programım bitti…
Göçmenköy’ü geçip de Marmara Bölgesi’ne ulaştım, oradan öteye gidemedim…
Öyle döndüm, böyle döndüm olmadı; Kermiya’da takıldım…

-*-*-
 
Lefkoşa, Lefkoşa olalı, belki de Annan Planı döneminden bu yana böyle kalabalık görmedi…

-*-*-

Bazı UBP’li bakanlar, greve ve eyleme katılan çalışanlarını açıkça tehdit etti…
Greve katılanlar, sürgünle tehdit edildi, kadrolu olmayan işçiler, “atılmakla” korkutuldu…
Birçok memur, greve de eyleme de katılamadı… 

-*-*-

Ben de katılamadım… 
Programı 11.15’te bitirmeme rağmen, 30 – 40 dakika yürüyüp, ancak gidebilirdim ve yetişmeyecektim… 

-*-*-

Bazı bakanların baskısı, alıştıkları faşist yöntemleri uygulamalarının ötesinde, “3G” çalışmadı meydanda… 
Telsim Genel Müdür Yardımcısı Fevzi Tanpınar’ı aradım, “gerçekten kesinti oldu mu?” diye… Teknolojik eksiklik ve yoğunluktan sıkıntı yaşandığını, bunun ilk kez olmadığını söyledi…
Doğrudur, çok daha küçük toplantılarda bile, beş kişi aynı anda 3G canlı yayın yapmaya çalışsa, kesilmeler oluyor… 

-*-*-

Sonra çeşitli televizyon kanallarından, konuşmaları dinledim, katılımın büyüklüğünü gördüğüm anda da yıllardır pek kalmadığını bildiğimiz ümidin yeşerdiğini gördüm…
Kuruyan bir ağacın, küçük dalında hayat kıpırtısı sezdim… 
“Öldü bu zeytin” denen o kutsal Akdeniz ağacı, dün suyu ve güneşi birlikte özümsedi ve bir yeşerme olduğunu hissettirdi… 
Hür İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu’nun, “Bu miting ülkeye olan ümidini yitirmiş gençlerimiz içindir” sözleri beni çok duygulandırdı…

-*-*-

Ersin Tatar’dan ümidi çoktan kestik şimdi sıra Faiz Sucuoğlu’nda… 
Ve bakanlarında…
Toplumla birlikte misiniz yoksa biata ve yalakalığa devam mı?
Kararınızı verin!
Ve eğer toplumu arkanıza alıp, dimdik yürüyerek vatanınıza sahip çıkmak yerine; makam – mevki uğruna işbirlikçiliğinizi sürdürecekseniz; derhal istifa edin… 
Çünkü bu sele karşı koyamazsınız artık…

-*-*-

Hani o şarkıdaki gibi; halkın coşkun akan selini durduramazsınız… 
İki paralık faşistlerin baskılarına boyun eğmekten ve üç beş Ankaralı odacıya biat ve yalakalıktan vazgeçip, kendi toplumunuzla birlikte olup olmamanın kesin kararını verin ya da bırakın, nere isterseniz gidin…

-*-*-

Bu memleket bizim… 
Biz yöneteceğiz… 

-*-*-

Dün bu kararlılığı gördünüz… 
Karar sizin Sayın Başbakan!


Türkiye’yi yönetenlerin ve buradaki 
işbirlikçilerinin Kıbrıs siyaseti çökmüştür

Önce ekonomi…
Gerçek şu: Battık!
Ara gerçek: Bu batıştan tek başımıza kurtulma şansımız yok!
Ve ikinci gerçek de şu: Türkiye bizden daha kötü battı!
Ve üçüncü gerçek: Türkiye, bizim batışımıza ekonomik anlamda destek veremez noktadadır.

-*-*-

Sonra siyaset…
İlk siyasi gerçek:  Egemen eşit ayrı ve bağımsız bir devlet şansımız sıfırdır.
İkinci siyasi gerçek: Siyasi bir çözüm üretmemiz lazım.
Üçüncü siyasi gerçek: Eğer sizin saçma sapan iddialarınızla devam edeceksek, ilk ekonomik gerçek gereği, ya göç edeceğiz, ya kavga edeceğiz!
Dördüncü siyasi gerçek: Elbette anında başımız göğe ermeyecek ama AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir parçası olmayı başarırsak, insan gibi yaşama şansımız yükselecek.

-*-*-

“Battık” diyoruz, Cumhurbaşkanı Bursa’da egemenlik filmi çeviriyor… Başbakan yetkisiz…
“Battık, siyasi çözüm şart” diyoruz, iki adet dışişleri bakanımız, “Rumlar çözüm istemiyor” diye tamamen algı ve propaganda amaçlı, ırkçılık, çözümsüzlük, faşizm ve ayrıca iç siyaseti daha da iğrençleştiren görüntü sergiliyor, açıklama yapıyor!

-*-*-

Ekonomik gerçekler ve siyasi gerçekler, dünkü mitingin aşırı kalabalık olmasının sebebidir.
Toplum artık siyaseti yönetenlerin algı oyunlarına ve propagandasına tükürmeye başlamış durumdadır.
Dünkü miting; Türkiye’yi yönetenlerin ve buradaki işbirlikçilerinin tüm Kıbrıs siyasetinin çöktüğünün imzalı belgesidir.

-*-*-

Eğer çöken siyasette ısrar devam ederse, sonunun iyi bitmeyeceği gayet açıktır…
Uzlaşı mı?
Uzlaşının adı federal çözümdür…
Federal Kıbrıs’tır…
11 Şubat 2014’tür… 

-*-*-

Namazla, duayla, ok atmakla ve milliyetçi saçmalıklarla bir yere varılamayacağı nettir…
Toplum, bu saçma siyaseti yemediğini bugün ispat etmiştir…