Solo habercilik!

Serhat İncirli

Aman sakın yanlış anlaşılmasın… 
Kimseye, gazetecilik ya da habercilik dersi verecek değiliz ama bir yığın insan, son günlerde yaşanan iki olayla ilgili olarak, “özel yaşamdır, neden yazıyorsunuz, neden yorum yapıyorsunuz?” diye resmen saldırıyor… 

-*-*-

Ufak bir hatırlatma yapmak arzusundayım… 
Haberin değerlendirildiği kriterler vardır… 
Bazen bunlara “haberin kriterleri” falan da denir…
Bir olay olduğu zaman, bu kriterler ışığında “haber değeri” olup olmadığına bakılır… 
Mesela, “yeni bir şey mi?”…
Yani daha önce hiç olmayan veya 80 senede bir görülen bir şey mi?
Olağandışı mı?
İlginç mi?
Önemli mi?
Ve insanlarla “ilgili” mi?

-*-*-

Kişinin mevkisi ve makamına bakılmaksızın, “solo” seks çalışması yapması; sadece kendini ilgilendirir…
Haber değeri yoktur…
Ama bir kişi, toplumun çok önemli bir ferdiyse; yaptığı şey ilginç, yeni, olağandışıysa “haber”dir…
Özel hayatın gizliliği mi?
E kendisi gizlemedi özel hayatını, biz niye gizleyelim ki?

-*-*-

Kale duvarı üzerinde sevişme konusu…
Efendim, kadın veya erkek; ister karşı cins, ister aynı cins; seks özgürlüklerine selam dururum…
Ama sen bunu gizleme gereği duymaz ve çıkıp, kale üzerinde yaparsan, evet bu bir haberdir…
İlginçtir, yeni bir şeydir, olağan dışıdır…
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Haaa alay ediliyor, dalga geçiliyor falan eleştirisi de var…
Evet, isteyen üzülecek, isteyen gülecek, dileyen ağlayacak, hatta kişilerle alay da edilecek, dalga da geçilecektir…
Çünkü burası da Kıbrıs’tır yani! 

-*-*-

Kıbrıs demişken aklıma takıldı…
Bizde son günlerin en popüler konusu, siyasetin seksle buluşması ve olası yeni video beklentileri…
Güney’de ise Pandora belgeleri…
Rus oligarkların paralarının aklanması…
Anastasiadis’in kendi adıyla anılan eski hukuk bürosunun adının bu karanlık kara para işlerinde anılıyor olması…

-*-*-

Geçenlerde Rum bir gazeteci bizim yetkililerin “solo seks” çalışması ile ilgili dalga geçer sorular sormuştu…
Dün aradım, “… e sizinki de kara paracı” dedim!
İntikamımız alınmış oldu!

-*-*-

Yeni demek istediğim şudur; aman lütfen bizimkilerin başka videosu falan yayınlanmasın sakın!
Bırakın Rum dostlarımızı, Dünya’ya rezil oluyoruz da…
Hele, “solo çalışma” ötesi, “grup çalışmalarından” söz ediliyor!
Aman, lütfen!

-*-*-

İstihbarat birimleri, değerli MİT üyeleri ve varsa diğerleri; lütfen yani; varsa böyle durumlar, aman engelleyin, durdurun…
Nasıl gözünüzden kaçtıysa, ki o da ayrı bir mesele!
Yoksa acaba elinizden isteyerek ve bilerek mi çıkardınız?
Hani “işte KKTC böyle tanıtılır!” babında!
Neyse!
“Solo çalışma ila tanıtamadık yeterince, bir de grubu verelim; KKTC kesin bu kez tanınır” diye düşünüyorsanız, vazgeçin!
Lütfen!
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Ne yapın biliyor musunuz?
Siyasetten de mastürbasyonu engelleyin mesela!

-*-*-

Nasıl mı?
Mesela, Anadolu’yu karış karış gezen “Evliya”lık mertebesine ermiş kişiye, “… KKTC sonsuza dek yaşatılacak” dedirtmeyin…
Bu resmen solo çalışmasıdır!
Bunu söyleyen, siyasi anlamda mastürbasyon yapmaktadır…
Çünkü sadece kendisi inanmaktadır hatta kendisi bile inanmamakta, başka şansı olmadığı için kendi kendini tatmin etmektedir…
Zevkten değil, abazalıktan solo durumu!
Aynen budur yani!
1983’ten beri hep tek başımıza mutluluk!
Kendi kendimize bayram kutlamalar!
Tamamen “solo” çalışma!
Hatta gösteri yapan uçak bile, “solo”…
O da ne biçim bir rastlantıysa!


Koskoca bir yıl neden harcandı?

Aklıma bir konu geldiğinde veya bir olaya tanık olduğumda, ajandama not alırım…
Daha sonra gerekirse, o konuyla ilgili bir yazı yazarım…
Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) 11’nci Olağanüstü Kurultayı 31 Ekim 2020’de yapılmıştı…
Tam bir sene geçti… 

-*-*-

Ve benim notlarımda şunlar var:
6 bin 801 oy kullanıldı. Faiz Sucuoğlu 2 bin 706, Hasan Taçoy 2 bin 102, Nazım Çavuşoğlu 691, Dursun Oğuz 688 ve Ünal Üstel 575 oy aldı. 39 oy geçersiz sayıldı. 
İkinci turda Faiz bey ile Hasan yarışacak.    

-*-*-

Ve notlarım şu şekilde devam ediyor:
“… Hasan kesin çekilir… 
Faiz bey başbakan olur…
Mevcut hükümet devam eder…
Mevcut hükümetin devamı da şarttır…
Bir yıl içinde UBP olağan genel kurulunu da yapar…
Şu anda yeni bir hükümet kurulmamalıdır…
Çünkü bakan, müsteşar, müdür, kelle alma, ziyaretler gereksiz yere çok ciddi zaman kaybıdır…
Tebriklerle, selfie çektirmelerle kaybedilecek zaman lüksü bulunmamaktadır.
Bütçe geciktirilmemelidir…
Salgın süreci devam etmektedir…
Ekonomiyle ilgili yapılması gerekenler elzemdir…

-*-*-

Evet notlarım bunlar…

-*-*-

Şimdi sormak istiyorum: Ne değişti?
Bir sene neden boşa gitti?
Neden?
Evet, sizce neden?
Gerçekten biz toplum olarak bu kadar mı “evrodo” yuz?
Yoksa dibelik “guello” muyuz?

-*-*-

Bu bir senede sadece her şey daha kötüye gitti!
Peki neden?
Kimin yüzünden?
Aynı iki adam yarışıyor… 

-*-*-

Nasıl dediniz?
Kim?
Nasıl nasıl?

-*-*-

Vay Türkiye düşmanları sizi!!!


Bir sene önce ikisi, ikinci turda yarışacaktı… “Durun” dediler… Ülkeyi darmadağın ettikten sonra, aynı iki kişiyi şimdi yeniden yarıştırıyorlar… Biz mi? E vallahi heyecanla takip ediyoruz; başka videolar falan bekliyoruz… Neden? Çünkü ya “UYUYORUZ”, ya “UYUTULUYORUZ!”…