Ödül AŞIK ÜLKER
Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu Başkanı Hasan Karaokçu, uyuşturucu kullanımında ciddi artış olduğunu vurgulayarak, geçmiş yıllarda esrar en yüksekken, şimdi bonzainin daha yüksek olduğunu, esrarda düşüş olduğunu belirtti. Karaokçu, bonzai kullanımındaki artışın nedeninin kolay bulunabilmesi ve ucuz olması olduğunu söyledi.
“Gençler arasında madde kullanımı önemli bir sorun” diyen Karaokçu, Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu’nun konuyla ilgili destek programları hazırladığını, 2014’ün sonlarında kurulan komisyondan 200’ün üzerinde kişinin yararlandığını belirtti. Karaokçu, “‘Bir çocuğu bile kurtardılar mı, açıklasınlar’ gibi yaklaşımlara da cevabım, bu işin reklamı olmaz. Kimse bizden yardımcı olduğumuz, kurtulan kişileri deşifre etmemizi beklemesin. Çok çok başarılı olan gençler var. Bizim derdimiz bu çocukları kurtarmaktır” dedi.
Hasan Karaokçu, Denetimli Serbestlik Yasası’yla hedeflerinin gençleri kurtarmak olduğunu belirterek, 90’a yakın kişinin mahkeme kararıyla denetimli serbestlikten yararlandırıldığını kaydetti. Karaokçu, denetimli serbestliğin amacının söz konusu kişileri toplum içinde rehabilite ederek kazanmak olduğunu ifade etti.
“Denetimli Serbestlik Yasası konusunda direnç ortaya koyanların toplumu ikna edebildiğine inanmıyorum” diyen Karaokçu, “Toplumun artık yarım, bir gramla yakalanan çocukların cezevine atılmasına tahammülü yoktur. Bugüne kadar yakalanıp, siciline işlenen, cezaevine atılanlardan toplumun kazandığı bir kişi gösterilsin. Yakalanıyor, deşifre ediliyor, gazetelerde, sosyal medyada fotoğrafları çıkıyor, mahkemeye çıkarılıyor, siciline işleniyor, cezaevine atılıyor. Cezaevinden çıktıktan sonra okulundan atılıyor, kimse iş vermiyor. Bu kişilere ve ailelerine bu kadar büyük travmalar yaşatmaya kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.
Üç yönlü uyuşturucu trafiği...
Soru: Uyuşturucu hemen her gün basında yer alıyor. Kuzey Kıbrıs uyuşturucu trafiğinin neresindedir?
Karaokçu: Olaya üç yönlü bakmak lazım. Birincisi, zaman zaman uluslararası uyuşturucu ticareti yapan kesimler Kıbrıs’ın kuzeyini, güneyini geçiş noktası olarak kullanabilmektedir. Bununla ilgili olarak dönem dönem, çok ciddi operasyonların yapıldığını, ciddi miktarda uyuşturucu yakalandığını görüyoruz. Belki sürekli akan bir güzergah değil ama Kıbrıs’ın zaman zaman uluslararası uyuşturucu ticaretinin geçiş noktası olduğu bilinen bir gerçektir. Olaya o açıdan baktığımızda, bu ülkede yaşayan insanlar her zaman böyle bir riskle karşı karşıyadır.
İkincisi, iç piyasaya yönelik uyuşturucu ticareti yapan bir kesim var. Bu işi yapan kesimlerin uyuşturucu sağlama noktalarının hem kuzey, hem de güney olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle esrar, eroin ve extacy türü uyuşturucuların büyük oranda Türkiye kaynaklı olarak ülkeye geldiğini söyleyebiliriz. 10-15 sene öncesine baktığımızda, Güneydoğu’da “ottur günahı yoktur” bakışıyla esrar alt bir kültürdü. Ülkemize çalışmak için veya yaşamını burada sürdürmek için gelip esrar ya da eroin kullanan bir kısım kişinin , önceleri kendi içeceklerini getirdiklerinden, sonrasında satış işine de girdiklerinden bahsedebiliriz. Şu anda en ciddi sıkıntımız olarak görülen bonzai konusunda ise %90’ın üzerinde Güney’den gelmektedir. Yine cannabisin bazı türevlerinin de Güney’den akışı olduğunu söyleyebiliriz.
Üçüncüsü de son yıllarda buraya okumak için gelen özellikle Afrika kökenli öğrencilerin içinden bazı grupların da uyuşturucu satışına girmesiyle, bazı Afrika ülkelerinden de ülkeye uyuşturucu girişi olduğunu görüyoruz. 10 sene önce üniversite içinde içici gruplar varken, şimdi satıcı gruplar oluşmaya başladı. Yaklaşık 100 bin öğrenci gibi bir potansiyel var. Bu da riskler oluşturmaya başladı, hem ülkemize çocuğunu gönderen aileler tedirgin olmaya başladı, hem de içe yönelik bir risk olmaya başladı. Bana göre bu çalışılması gereken bir konudur, bizim özellikle üniversitelerdeki madde kullanımıyla ilgili bir yaygınlık araştırması ve bu yaygınlık araştırması sonucunda da bütünlüklü bir proje çıkarıp, nasıl bir yaklaşım sergileyebileceğimiz konusunda YÖDAK ve YDÜ ile bir çalışmamız var.
-----------
“Arzın önlenmesinde yeterli derecede başarılı olmadık”
Soru: Polisin narkotik şubesinin çalışmalarını ve imkanlarını nasıl değerlendirirsiniz?
Karaokçu: Bu ülkede uyuşturucu sorununun geldiği noktaya baktığımızda, bana göre birinci öncelik olan arzın önlenmesi konusunda yeterli derecede başarılı olamadık. Yeterince başarılı olabilseydik, bugün bu noktada olmazdık. Tabi ki polisin de kendine göre sıkıntıları var. özellikle teknik donanım ve yasal altyapı açısından yıllardan beridir istekleri var. Bunlar dönem dönem gündeme geldi, dönem dönem geri çekildi.
Uyuşturucu ticareti yapan kesimler organize çalışır ve bütün dünyada her zaman polisten bir adım önde olmaya bakarlar. Bunun için bütün dünyanın kullandığı bazı yasalar var ki bence de bunlar gereklidir. Bunlar teknik takip, muhbir kullanma ve kontrollü teslimat yasalarıdır. Şu anki mevcut yasalara göre, polis bir malın ülkeye girişinden haberdar olursa, buna müdahale etmek zorundadır. Oysa Kontrollü Teslimat Yasası’yla mal takip edilir ve kime geldiği de tespit edilir. Biz komisyon olarak özellikle bu üç yasa ile ilgili bir çalışma başlattık, polis de kendi hazırladıkları yasaları gönderdi. Üzerinde çalışılması gereken noktalar var, örneğin teknik takip insanların özgürlüklerine, anayasal haklarına aykırı mıdır, değil midir, hangi noktaya kadar bunun kullanılabileceği konusunda ciddi tartışmalar var.
Üniversitelerden de destek alarak bu üç yasayı en iyi şekilde düzenlemeyi amaçlıyoruz. Bu yasaların geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Ortadoğu ve Avrupa’daki gelişmelere baktığımızda, sadece uyuşturucu değil, organize terör gruplarına müdahale etme açısından da bu yasaların önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun için de Organize Suçlar Yasası gündeme getirilmesi gereklidir.
“Dünyada madde bağımlılığında %85 ayaktan tedavi öngörülmektedir”
Soru: Mayıs 2016’da geçen Denetimli Serbestlik Yasası’yla ilgili de tartışmalar devam ediyor. Altyapının hazır olmadığı, yasadaki miktarların çok olduğu gibi eleştiriler var. Siz bu yasanın geçmesinden yanaydınız. Bu eleştirilerle ilgili ne söylemek istersiniz?
Karaokçu: Yasadaki miktarlar kesinlikle çok değildir. Türkiye ve bütün Avrupa’daki yasalar incelenip miktarlar belirlendi.
Denetimli Serbestlik Yasası konusunda direnç ortaya koyanların toplumu ikna edebildiğine inanmıyorum. Toplumun artık yarım, bir gramla yakalanan çocukların cezevine atılmasına tahammülü yoktur. Bugüne kadar yakalanıp, siciline işlenen, cezaevine atılanlardan toplumun kazandığı bir kişi gösterilsin. Yakalanıyor, deşifre ediliyor, gazetelerde, sosyal medyada fotoğrafları çıkıyor, mahkemeye çıkarılıyor, siciline işleniyor, cezaevine atılıyor. Cezaevinden çıktıktan sonra okulundan atılıyor, kimse iş vermiyor. Bu kişilere ve ailelerine bu kadar büyük travmalar yaşatmaya kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. Artık dünyada madde bağımlılığında %85 ayaktan tedavi öngörülmektedir. Yatılı tedaviye çok ağır bağımlılar alınır. Bu yasayla hedefimiz en başta gençlerimizi kurtarmaktır.
-----------
“Herkesin görevi bu yasaya saygı duymak”
Bu yasayı geçiren meclistir. Eğer demokrasiye inanan bir toplumsak, bu yasa Cumhurbaşkanlığı’ndan geri dönmesine rağmen, iki defa oy birliğiyle meclisten geçti. Herkesin görevi bu yasaya saygı duymak, bu yasanın uygulanması için kendilerine düşen görevi en iyi şekilde yapmaktır. Uygulama başladı, işlevsellik açısından bazı sıkıntılar var. Bunun daha işlevsel olması için bazı çalışmalar var.
“90’a yakın kişi denetimli serbestlikten yararlandırıldı”
Soru: Bugüne kadar kaç kişi denetimli serbestlikten yararlandı?
Karaokçu: Yasa Mayıs 2016’da geçti ancak Denetimli Serbestlik Kurulu’nun üyelerinin oluşması Ağustos 2016’yı buldu. 90’a yakın kişi mahkeme kararıyla denetimli serbestlikten yararlandırıldı.
“AMATEM kurma çalışmamız var”
Soru: Türkiye’de denetimli serbestlikten yararlananların sadece %1’i tekrar suç işlemiş. Bu konuda ülkemizde durum nedir, elinizde bir veri var mı?
Karaokçu: Süre çok kısa olduğu için yeniden suç işleme konusunda elimizde çok net bir sayı yok. Bazı geri dönüşler olduğunu biliyoruz ancak komisyonun destek programına katılanlardan bu süreçten çok mutlu olanlar da var. Çünkü bu süreç sonrasında işlerine, okullarına geri döndüler yani denetimli serbestliğin amacı olan bu kişilerin toplum içinde rehabilite edilerek kazanma amacına ulaşılmıştır. Ağır bağımlı olmayan bir genci 6 ay rehabilite merkezine kapatmakla birşey kazanamazsınız. Zaten yatılı rehabilitasyon merkezleri dünyanın pek çok yerinde kaldırıldı. Barış, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin arkasına iki katlı bir AMATEM kurma çalışmamız var. Mimari proje tamamlandı. Bu bina tamamlanana kadar da burada görev alacak kişilerin eğitimlerini vermeye başladık.
Türkiye bu uygulamaya 2008 yılında başladı ve ciddi bir deneyim kazandı. Türkiye’de şu anda yakalanan madde bağımlıları mahkemeye çıkarılmaz, deşifre edilmez. Yakalananlar direkt olarak savcı karşısına çıkar ve oradan da denetimli serbestlik kuruluna gönderilir. Gençler, özellikle bonzaide, tedaviye karşı bir direnç gösterir, ikna etmek çok zordur. Bu yasa sayesinde mecburi bir tedavi süreci öngörülür. Denetimli serbestliğe giren bir kişi tedaviyi kabul etmek zorundadır. Özelde veya devlette bir psikiyatrist kontrolünde olmak zorundadır. Psikiyatrist her ay kurula rapor sunar, 15 günde bir kan ve idrar tahlili yapılır, ayrıca haftada bir ispat-ı vücut yaparlar. Ayrıca bu konuda bir eğitim alırlar.
“Denetimli serbestlikte amaç toplum içinde rehabilite edip kazanmak”
Denetimli serbestlikte amaç bu kişileri toplum içinde rehabilite edip kazanmaktır. Sormamız gereken sorular şunlardır: “Biz bu gençleri içimize almaya hazır mıyız, değil miyiz? Yoksa onları hala daha cezaevine koyup, toplum dışına atarak insanlık suçu işlemeye mi devam edeceğiz?”
Toplum dışına atınca bu kişileri uyuşturucu tacirlerinin kucağına iterseniz, onlar da bunları kullanır, daha çok bağımlı yapar, sonra satışta kullanır . Daha sonra da “her içici bir satıcıdır” derler. Hayır, bu çocukları sistem bu hale getirdi, biz bu hale getirdik. Denetimli serbestlik hayati öneme sahiptir.
“Madde bağımlıları ülkedeki uyuşturucu sorunun en son halkasıdır”
Soru: Devlet Laboratuvarı’nda çıkan yangın sonrasında uyuşturucu konusunda tahlillerle ilgili sıkıntı ortaya çıktı. Bu süreci nasıl geçiriyorsunuz?
Karaokçu: Şu anda uyuşturucuyla ilgili tahliller yapılmıyor. Sadece denetimli serbestlik konusunda değil, tüm uyuşturucu konularında bu sıkıntı var. Denetimli serbestlik sürecindeki kişilerle ilgili olarak Denetimli Serbestlik Kurulu her 15 günde bir kayıtlarını yaptırmalarını istiyor. Sağlık Bakanı Faiz Sucuoğlu ile konuyu görüştüm. Bize verilen bilgi bu konunun en az 3-4 ayda halledilebileceğini söyledi. “Devlet Laboratuvarı yandı, denetimli serbestlik olmasın” yaklaşımını anlayamıyorum. Bizim hedefimiz bu kişiler midir yoksa ülkeye uyuşturucu girişini durdurmak mıdır? Neden hala herkes bu ülkede uyuşturucu ticaretinin diğer boyutlarına bakmayıp da madde bağımlıları üzerine yükleniyor. Madde bağımlıları ülkedeki uyuşturucu sorunun en son halkasıdır.
Soru: Sicil affı konusu ne aşamadadır?
Karaokçu: Denetimli Serbestlik Yasası’nda sicil affı var. Denetimli serbestlikten yararlanan ve süreci tamamlayanlar o suçu işlemiş sayılmaz ve siciline işlemez. Bu da bu yasanın verdiği çok büyük avantajlardan biridir.
“Medyada yapılan saldırılarla ilgili hukuki süreç başlatmayı düşünüyoruz”
Soru: Deşifre edilme konusu sizin yıllardan beri dile getirdiğiniz bir konudur. Uyuşturucu ile mücadele dendiği zaman da akla gelen ilk isimlerdensiniz ancak geçtiğimiz haftalarda oğlunuzun bir uyuşturucu konusuna adı karıştı. Deşifre olayını aile olarak siz de yaşadınız. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
Karaokçu: Bu konuyla ilgili konuda devam eden bir yargı süreci var, bu yüzden çok fazla konuşmak istemiyorum. Medyada yapılan saldırılarla ilgili hukuki bir süreç başlatmayı düşünüyoruz.
Biz göreve geldiğimizde Basın Konseyi, Gazeteciler Birliği, Gazeteciler Cemiyeti, Medya Etik Kurulu, Yayın Yüksek Kurulu ile bu kişilerin deşifre edilmemesi konusunda ortak mutabakat imzaladık. Ancak maalesef bu konuda basınımızda gerekli duyarlılığı göremedik. Bu konuda en ciddi, en istikrarlı, en etik yayın yapan Yenidüzen Gazetesi’dir.
Uyuşturucuyla mücadele konusunda yüzleşmezsek, kabul etmezsek çözüm üretemeyiz. Biz toplumu birçok alanda yüzleştirdik. Şimdi bana göre yüzleşme sırası medyadadır, zamanı geldi de geçti bile. Yüzlerce genç bu şekilde deşifre edildi. Herkes hata yapabilir ama kimseyi cezasını çektiği bir suçtan dolayı ömür boyu mahkum etmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu anayasaya da, insan haklarına da aykırıdır. 2017’de medyayla ilgili bir çalışma yapma planımız vardır.Bunu medya örgütleri veya üniversitelerle gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.
Soru: Uçucu Maddelerin Zararlarından İnsan Sağlığının Korunmasına Dair Yasa çıktıktan sonra, daha önceleri özellikle küçük yaşlar için tehlike olan bali konusunda son durum nedir?
Karaokçu: Yasa geçtikten sonra, 18 yaşından küçüklere bali satmanın çok ciddi para cezası var. Bali ithalatında da ciddi düşüş oldu.
-----------
“200’ün üzerinde kişi komisyondan yararlandı”
Soru: 2014’ün sonlarında kurulan komisyona bugüne kadar kaç kişi başvurdu?
Karaokçu: 200’ün üzerinde kişi komisyondan yararlandı. Başbakanımız sayın Hüseyin Özgürgün’ün bina ve personel konusunda verdiği destek sonrası komisyonun kadrosu güçlendi. Biz de bu çerçevede bir destek programı hazırladık . Bize başvuran madde bağımlısı kişileri ve aileleri destek programına alıyoruz. Bize 227 64 42’den ulaşabilirler. En büyük hedeflerimizden biri de ALO Danışmanlık ve Destek Hattı kurulmasıdır. Bu konuda da çalışmalarımız var.
“Bir görevimiz de önlemek”
Soru: Komisyonun sadece sanatsal etkinlikler yaptığı şeklinde eleştiriler de var. Komisyon neler yaptı?
Karaokçu: Uyuşturucu ile mücadele konusunda çok büyük şeyler yaptığımızı hiçbir zaman söylemedim. Her zaman yolun başında olduğumuzu söylüyorum ama komisyonun hiçbirşey yapmadığı yönündeki eleştiriler de çok acımasızdır. Yarım adım olsun attığımıza inanıyorum. Toplumun farkındalık ve bilinç düzeyini yükseltmek için sosyokültürel etkinliklere ağırlık verdik çünkü “uyuşturucu konusunda ailelere yönelik bir konferans vereceğiz” deseniz, kimse gelmez. Biz sanatsal etkinliklerle çok olumlu dönüşler aldık. Destek verdiğimiz çocuklar bu etkinliklerin birebir içindedir. Bizim bir görevimiz de önlemektir. Hiç bu illete bulaşmamış çocukları da güçlendirmemiz lazım. Bu etkinlikler o amaca yöneliktir. Bu etkinliklerden de toplumun büyük bir kesiminden çok olumlu dönüşler aldığımızı söyleyebilirim.
“Kendi yaptığımız çalışmaların değerini bilmemiz lazım”
Uyuşturucu ile mücadele lise müfredatına girdi. Sayın Kemal Dürüst’ün Eğitim Bakanlığı döneminde çok ciddi bir çalışma yaptık ve Sayın Özdemir Berova döneminde de bir lisede pilot uygulama başladı, Eylül 2017’de de bütün liselerde okutulacak. İlkokul ve ortaokullarla ilgili de çalışma yürütülüyor. Eylül 2017’den itibaren ilkokul ve ortaokullarda da müfredata girmesini hedefliyoruz. Bunu başardığımızda çocuklar okul öncesinden liseye kadar uyuşturucu ile mücadele konusunda ciddi bir eğitim sürecine girmiş olacak. Dünyada ender ülkelerde bu yapılmıştır. Kendi yaptığımız çalışmaların değerini bilmemiz lazım.
Bu süreçte uyuşturucu ile mücadele ve bağımlılık eğitimi de hazırladık. Bununla ilgili olarak ilk adımı SOS’le attık ve orada çalışan psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları bu eğitimden geçirildi. SOS annelerine ve teyzelere eğitimler verildi. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir ölçme yapılacak. Ayrıca cezaevinden, gardiyanlardan gelen ciddi talebe cevap verdik ve onlara yönelik de bir eğitim çalışması yapmaktayız. Bütün gardiyanlar uyuşturucu ile mücadele konusunda eğitim almış olacak. Bu bizim için çok önemliydi. Cezaevine konan madde bağımlılarının orada yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle zaman zaman sergiledikleri olumsuz tavırlarla ilgili personel ciddi bir eğitimden geçti.
“Bilimsel araştırmalar başlı başına bir değer”
Yaptığımız bilimsel araştırmalar vardır ki bunlar başlı başına bir değerdir. Bu araştırmalar çerçevesinde belirlediğimiz strateji ile ilerliyoruz. İlkokul, ortaokul ve lise seviyesinde madde kullanım yaygınlığı konusunda 2015’te araştırmalar yaptık. Yapılan çalışmalar sonucunda ilkokul öğrencileri arasında hayat boyu psikoaktif madde kullanım sıklığı %1.2 olarak bulunurken, bu oran ortaokul öğrencileri arasında yapılan çalışmada %5.8, lise çalışmasında ise %10.0 olarak saptanmıştır. Bu bulgular geçmiş çalışmalar ile karşılaştırıldığında psikoaktif madde kullanımının ilkokul çağlarından itibaren başlayarak giderek yükseldiğini ortaya koymuştur.
-----------
“İlkokul 5’inci sınıflarda %1.2 bonzai ve bali, %10.9 sigara ve %23.5 alkol”
İlkokul seviyesinde yaptığımız çalışma ülkemizde bir ilktir. 2533 ilkokul 5 öğrencisi üzerinde yapıldı. Bu çalışmada bizim beklediğimiz ancak toplum için sürpriz olan sonuçlar çıktı. İlkokul 5’inci sınıflarda %1.2 bonzai ve bali, %10.9 sigara ve %23.5 alkol deneme oranı çıktı. Bu araştırmada risk faktörlerini de çocuklara sorduk. Alkol ve sigarayla ilgili olarak çocuklar anne-babayı yani ev içine dikkat çekti. Bu da bizi süratle bir aile eğitim programı hazırlamaya itti. Bu konuda Prof. Dr. Mehmet Çakıcı ve ekibi ciddi bir çalışma yürütüyor.
“Gençler arasında madde kullanımı önemli bir sorun”
Soru: Ortaokul ve liselerde yapılan çalışmadan ne gibi sonuçlar çıktı?
Karaokçu: Ortaokul ve liselerde Sayın Çakıcı’nın 96 yılından beri yaptığı çalışmaların bir devamı niteliğinde oldu. 96’dan bugüne baktığımız zaman uyuşturucu kullanımında ciddi artış olduğunu gördük. Geçmiş yıllarda esrar en yüksek görünürken, şimdi bonzainin daha yüksek olduğu, esrarda bir düşüş olduğu görüldü. Son iki yılda maalesef 13-14 çocuğumuzu bonzaiden kaybettiğimizi söyleyebiliz.
1564 ortaokul öğrencisiyle yapılan çalışmalar gençler arasında madde kullanımının önemli bir sorun olduğunu ortaya çıkardı. Ortaokul öğrencileri arasında hayat boyu en az bir kez sigara kullanımı %8.7 bulunmuştur. Çalışmada gençler arasında hayat boyu en az bir kez alkol kullanımının %36.3 olduğu görülmüştür. Tüm ortaokul gençleri arasında ise diğer psikoaktif madde kullanma oranın %4.9 olduğu saptanmıştır. Bonzai kullanımı son yıllarda en popülerleşen madde olarak karşımıza çıkmaktadır. Yıllara göre okul çalışmalarında gençler arasında esrar kullanımında bir artış eğilimi bulunmaktadır. Buna karşın bu çalışmada esrar kullanım oranının %0.9 olduğu görülmüştür. Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de extacy ve benzer uyarıcı maddelerin kullanımında gençler arasında hızlı bir artış olduğu görülmüştür.
“Bonzai kolay bulunabiliyor ve ucuz”
Soru: Liselerdeki araştırmanın sonuçları nasıl çıktı?
Karaokçu: 1593 lise öğrencisiyle yapılan çalışma lise gençleri arasında madde kullanımının önemli bir sorun haline geldiğini ortaya koydu. Araştırmada lise öğrencileri arasında hayat boyu en az bir kez sigara kullanımı %31 bulunmuştur. Liseli gençler arasında hayat boyu en az bir kez alkol kullanımının %69.7 olduğu görülmüştür. Alkol kullanımında geçmiş çalışmalar ile karşılaştırıldığında benzer bir şekilde alkol kullanma oranlarını yüksek düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Ülkemizin turistik bir ada olması, toplum genelinde alkolün bir eğlence biçimi olarak algılanması ve ailelerin kendi çevrelerinde çocuklarının alkol kullanımına izin vermesi toplum içerisinde alkolün yüksek oranda kullanılmasına yol açmaktadır.
Hayat boyu en az bir kez yasadışı madde kullanımı %5.6 olarak çıkmıştır. Yıllara göre lise gençleri arasında esrar kullanımında bir artış eğilimi bulunmaktadır. Bu çalışmada hayatboyu en az bir kez esrar kullanım oranı %2.9 ile en çok kullanılan yasadışı madde olduğu görülmüştür. Bonzainin de son yıllarda yaygın bir şekilde lise öğrencileri arasında kullanıldığı görülmektedir. Esrardan sonra hayatboyu en az bir kez kullanım açısından bakıldığında en çok kullanılan yasadışı maddenin bonzai olduğu tespit edilmiştir. Bonzai kolay bulunabilmesi ve ucuz olması nedeniyle ülkemizde hızlı bir şekilde yayıldığı görülmektedir. Extacy kullanımı da %2 çıkmıştır.
“Bu işin reklamı olmaz”
Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
Karaokçu: İki yıllık çalışma bize toplumsal önyargılarımızın en büyük sıkıntılarımızın başında olduğunu gösterdi. Bugüne kadar konunun sosyolojik boyutuyla ilgili bir araştırma yapılmamıştı. Toplumun bağımlılara, ailelerine ve sorunun kendisine bakış açısını tespit etmek amacıyla bir tutum araştırması başlattık. Prof. Dr. Mehmet Çakıcı ve ekibi tarafından yapılan araştırmanın arazi çalışmaları tamamlandı. Bunun sonuçlarını da toplumumuzla paylaşacağız.
“Bir çocuğu bile kurtardılar mı, açıklasınlar” gibi yaklaşımlara da cevabım, bu işin reklamı olmaz. Kimse bizden yardımcı olduğumuz, kurtulan kişileri deşifre etmemizi beklemesin. Çok çok başarılı olan gençler var. Bizim derdimiz bu çocukları kurtarmaktır.