SON KALE DÜŞERKEN…. İZLİYORUZ….

Karpaz’da yapılan yol çalışmaları ve bu çalışmaların yarattığı tahribat bu ülkenin kaderi haline gelmiş bir katliamın acı bir başka hikayesi aslında. Bugüne kadar yapılan neredeyse bütün yol projelerinde aynı tablo yaşandı. Proje, bölgenin doğal y

 

 

Karpaz’da yapılan yol çalışmaları ve bu çalışmaların yarattığı tahribat bu ülkenin kaderi haline gelmiş bir katliamın acı bir başka hikayesi aslında.

Bugüne kadar yapılan neredeyse bütün yol projelerinde aynı tablo yaşandı.

Proje, bölgenin doğal yapısını hiç bilmeden ve bunu tamamen göz ardı ederek, Türkiye’de hazırlanır, çünkü parası Türkiye tarafından verilmiştir.

Çalışmalar Türkiyeli şirketler tarafından yürütülür, çünkü Türkiye yerli şirketlere yeterince güvenmemektedir.

Bütün bunlar yapılırken hiçbir ilgili kurumdan gerekli izinler talep edilmez.

Ne Şehir Planlama Dairesi izni ne de ÇED raporu aranır.

 Ama devletin bütün üst düzey yetkilileri sıraya dizilip keser o kırmızı kurdeleyi.

O kırmızı kurdelenin ardında saklanan ise, bir kez daha geri gelmeyecek ağır bir doğa tahribatıdır. Binlerce ağaç, birçok endemik bitki ve gözden uzak kalmış binlerce yıllık tarihi eserler...

Karpaz örneğinde yaşanan da aynen buna benzer bir durum. Yol projesini yerli taşeron bir firmanın yapmasından, şimdilik kesilen ağaçların bini bulmamasından başka çok büyük bir farkı yok.

Ancak Karpaz’ın başka bir özelliği, bakir doğa açısından elde kalan son kale olması. Şimdi o kalenin adım adım yıkılışını izliyoruz yıllardır.

Adım adım parsellenen ve yerle bir edilen bütün el değmemiş doğal güzellikler bir tarafa, Karpaz ile ilgili çıkarılmış bütün yasalar, doğal koruma bölgesi ilan edilmesi, dahası Natura 2000 kapsamına alınma çalışmaları da bu son kalenin yıkılmasının önüne geçemiyor.

Siyasi ve ekonomik güç, her şeyin karşısında duruyor.

Bölge halkının öfkesi ise farklı.

Yıllardır unutulmuş bir bölgeye hapsedilip yüzlerine bakmayan devlete öfkeli bölge halkı, yaşanan bu hareketliliklerden bir kazanç sağlayabilme umudu taşıyor.

Bilerek yanlış motive edilip, pompalanan yanlış umutlarla, yıllardır yaşadıkları toprakların zenginliğinin sonsuza kadar yok oluşuna alkış tutar hale getiriliyorlar.

Ama bölge halkının istediği iş ve imkan, bu yatırımlar ve yağmalarla gelmiyor, işte.

Bütün bu katliamların ardından temel kazancı sağlayan çok daha büyük ve güçlü olanlar oluyor. Kaldı ki, bölgeye yakın yapılan turizm yatırımlarında da bölge halkı aradığını bulamadı.

 Bundan sonra bulabileceği de malum.

Ama bütün bu tartışmalar çok kolay düşüyor gündemden.

Kolay unutuyoruz.

Ve muhtemelen 5 ile 10 yıl sonra bugünü yine çoktan unutmuş olarak, belki bir turizm yatırımında tatil yapacağız keyifle, belki de inşa edilecek sitelerden birinden aldığımız evin keyfini sürerken hiç düşünmeyeceğiz yok olup giden değerleri.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri