İTİRAZIMIZ YOK
Bazı dotlarımız konjonktürel tarzda kaynaşma eğilimindedirler...
Buna bir itirazımız yok!
Kendi medeniyet stratejilerini keşfetmişler, devrimci öznellik (bir yargının kişiye bağlı olarak değer biçilmesi) de dahil olmak üzere, uyguluyorlar!..
Buna da bir itirazımız yok!
GÖRÜNÜRLÜK
Yani siz "parti" ve "devlet dipolomasisi"nin yerine, bir "grup" ya da daha geniş bir "zümre diplomasisi"ni koyarak prosedür dışı yaklaşımlarla kendinize siyasetin dışında bir "görünürlük" üretebilirsiniz...
Elbette mümkündür ve olabilir...
Bu da yepyeni bir kamusal alan demektir...
Oluşan bu kamusal alana hükmetmeye de kalkabilirsiniz !..
Bu da olabilir...!
Mümkündür ki, tam da bu noktada değişimin yeni yüzü de ortaya çıkabilir...
SİYASETİN MUADİLİ YOKTUR
Lâkin, yaratılan bu kamusal alanı sistem değişimi haline dönüştürecek bir hamle durumuna sokabilmek için, yine de siyasete ihtiyaç duyulur...
Dolayısıyla siyasetin muadili yoktur!..
Demokratik her modelin tesisi pek çok engelle karşılaşır.
Siyasi çoğulculuk fikrinin yerleşmesi, bu yüzden pek de kolay olmaz.
Ama bu oluşturulmaya çalışılan görünür mecradan birileri çıkıp da siyaseti "kullanım dışı" ilân edemez!..
Her kulvarda barışcıl siyaset tarzını ortaya koyan bir siyasetçiye, bu birileri, bu siyasetçi kendi fikirlerinin fanatiği olmadığından dolayı "ırkçı", "şovenist" gibi yaftalar yapıştırıp istismar edemez...
EVRENSEL STATÜ
"İlerleme" de evet/hayır paradoksuyla devindikçe ve dürtülerin seçimleriyle, kendi sosyal programını/dilini yaratır...
Ben dinleri teşkilatlandırmaya gelmedim!
Bu benim işim değil!..
Benim işim "ileride" bir dil üretip, önce bunu CTP içerisinde bir sirkülasyona sokmak ; sonra da hem partime hem de ülkeme diğer alanlarda partimde var olduğu gibi bu konuda da "evrensel" bir statü kazandırabilmektir...
Yani benim misyonum;
Kaosun içinden tasarımlar yaratabilecek şemayı çıkartmaktır...
Kaosa sebep olabilecek yaklaşımlara yol açmak değil!..
Son kertede;
Materyalizm bir "Polyannacılık" sahası değil, bilgi ve düşünce sahasıdır...