Son Mohikan ölünceye  kadar bu kavga sürecek!

Serhat İncirli

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ile görüştü…  Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki (KKTC) orman yangınlarının söndürülmesi için İsrail'in verdiği desteğe teşekkür etti…
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki yangının söndürülmesi için İsrail iki uçak gönderme kararı aldı. Teşekkür ediyoruz” dedi…

-*-*-

Bakan Çavuşoğlu şu gerçeği atladı: İsrail, bu yardımı, “KKTC’ye değil”, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yaptı…
Aslında bizden gizlenen ya da gizlenmek istenen esas gerçek buradadır…
Çünkü İsrail’den gelen o iki uçakla alakalı resmi talebin, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından yapıldığını, İsrail’in Lefkoşa Büyükelçisi Oren Anolik açıkladı… 

-*-*-

Haaa Bakan Çavuşoğlu’nun atladığı ya da “bize atlattırdığı” bir gerçek daha var; Türkiye, tarihin hiçbir döneminde, İsrail’den ya da başka bir ülkeden, “KKTC’yi tanıyın” talebinde de bulunmadı…

-*-*-

“İsrail’den neden böyle bir talepte bulunsun?” diye soru soranlar olursa diye şunu belirteyim; çünkü Türkiye, İsrail – Filistin sorununda, iki devletli çözümü açıkça destekliyor da ondan…

-*-*-

Bu arada Fuat Oktay KKTC’deydi…
Omorfo’ya gitti…
Orada bir binaya girişi sırasında; “KKTC Bakanlar Kurulu” olarak da zaman zaman adlandırılan “El pençe divan karşılama ve bir sonraki kabine oluşumunda yer kapma” ekipleri tarafından karşılandı.
Ne acı, ne aciz bir görüntüydü o…

-*-*-

Neyse, bina girişinde bir de grup vardı…
15 kişi kadar…
“Kıbrıs’ın …. si Fuat Oktay” diye slogan attılar…
“…si” harfleri ile biten o kelimeyi anlamak için çok uğraştım.
Önce, “Kıbrıs’ın valisi Fuat Oktay” dediklerini sandım…
Kulaklık taktım, bir daha dinledim, “Kıbrıs’ın abisi Fuat Oktay” diye anladım.
Eve geldim, meğer öyle değilmiş, “Kıbrıs’ın hamisi Fuat Oktay” demiş arkadaşlar…

-*-*-

Abi, vali, hami…
Abi, “büyük erkek kardeş” demek; geleneklerimizde, önemli görevi olan ve saygın biri…
Hami, Trabzonspor’un efsane futbolcusuydu “isim” olarak… Ama buradaki anlamı, “… destek olan, gözeten, kollayan, koruyan, koruyucu kişi” demek…
Vali; Türk İdare Hukuku’nda, “bir ilde işleri hükümet adına yöneten en yetkili yönetici”…
“Abiyse saygı duyarım…”.
“Hamiyse teşekkür ederim”.
“Valiyse bilemem.”
Ama bence vali değil. Valilik görevini “Büyükelçi” yapıyor sanırım…

-*-*-

Ancak söylemek istediğim ya da en çok anlatmak istediğim nedir biliyor musunuz?
Fuat Oktay gerçekten abi, vali ya da hamiyse; KKTC’nin “egemen ve de eşit bağımsız bir devlet” olmadığıdır…

-*-*-

Ve haliyle çok basit iki örnek vererek konuyu anlatmaya çalışıyorum ama gerek Türkiye Dışişleri’nin her türlü temasında ya da gündeminde; gerekse Fuat Oktay’ın “endamında”; “eşit ve egemen bir ayrı devlet” kokusu sezilmemektedir…

-*-*-

Ersin Tatar’a da dedirtiyorlar; dün de dedirttiler…
“Efendim, KKTC bağımsız, egemen ve eşit bir devlettir… En az Kıbrıs Cumhuriyeti kadar…”
E hani?
Nerede egemendir?
İsrail ile kim temas kurmuştur?
Çavuşoğlu neden “tanıyın” dememiştir?
Fuat Oktay neden “dost bir ülkeden gelen konuk” değil de, “abi, hami ya da vali”dir?

-*-*-

Kimse, kimseyi kandırmasın!
Kimse de, Kıbrıs Türk toplumunu Ersin Tatar sanmasın!

-*-*-

Siz, bizi yok etmek ve tek çıkarınız olan statükonun devamı için her şeyi yapmakta elbette serbestsiniz…
Ama son Kıbrıslı Türk, tıpkı Mohikanlar gibi tükeninceye kadar, bilesiniz ve bileceksiniz ki, Kıbrıs’ta kalıcı çözüm ve barış kavgası devam edecektir.


Tek destekçisi Kıbrıslı düşmanı troller

Girne’den Taşucu’na denizin üzerinden yürüyerek geçse; “yüzme bilmiyor” diyecekler!

-*-*-

Hz. Musa olup, asasıyla Girne kıyısından dokunup, Anamur’a kadar denizi yarsa ve KKTC ile TC’yi “karadan” bir birine bağlamayı başarsa; “bu da bir şey mi?” diye yorumlayacaklar… 

-*-*-

O kadara çok pot kırdı ki!
O kadar çok hata yaptı ki!

-*-*-

Önce “lider” olamadı…
Sonra, iki ya da üç Türkiyeli memurun “kuklası” olmanın önüne geçemedi.

-*-*-

Partisinden kopamadı. 
Herkesi kucaklayamadı.
“Benden olmayanlar” yarattı ve onlara saldırmayı maharet bildi.

-*-*-

Çözüm istemedi.
Müzakerelerden uzaklaştıkça “işsiz” de kaldı ve “Cumhurbaşkanlığı”nın seviyesini yerle bir etti.

-*-*-

Son derece kötü ekonomik bir sistemin ve çaresizliğin içinde, sahte bir Anavatan siyaseti güttü ve o siyaset hamasi nutuk ve gösteriş amaçlı şaklabanlıkları hiç aşamadı.

-*-*-

Vatandaş, her şeyi apaçık gördü ve söylenenlerin boş hamasi nutuklar olduğunu rahat anladı.

-*-*-

Bundan sonra ağzıyla kuş tutsa; osuruğuyla tsunami yaratsa, işeyerek yangın söndürse; bu ülkede kimse kendisine saygı duymaz, duymayacak.

-*-*-

O kadar ki; genelde medya ama özelde sosyal medya, bırakın Kıbrıs Cumhuriyeti’nden havadan yardım uçaklarını göndermelerini istemekteki gecikme ya da karadan yardım teklifini reddetmesini eleştirmeyi; gülümsemesinden bile rahatsız… 
Ve aynı sosyal medyadaki destekçileri; Kıbrıslı düşmanı trollerden başkası olmayınca, kendi toplumunun açık nefreti daha da büyüyor… 

Binlerce dönüm yeşil alan kapkara oldu… Küresel ısınma tehlikesinden söz ediliyor… Birleşmiş Milletler Çevre Programı geçtiğimiz Şubat ayında, büyük yangınlar çıkabileceği uyarısında bulunan bir rapor yayınladı… Raporda, "Gezegenin ısınması, güzelim manzaraları yanık teneke kutulara dönüştürüyor" denmekteydi… Tedbir mi? KKTC’de mi? Mevcut hükümet ve sözde liderimizle mi? Benim hiç umudum ya da ümidim yoktur… Bizans entrikaları yangın tedbirini içermiyor… Bunların tek yapabildiği hamaset… Fotoğraf: Tak – Hüseyin Sayıl