Şimdi yeni gündemimiz kamudaki “Hayat Pahalılığı” ödemesi olacak.
“Besmele” niyetine her söylemin başında “asgari ücretliyi de unutmayınız” denecek...
Ve yüksek tondan muhabbet “tümünü isteriz”le bitecek.
* * *
Elbette hayat herkes için pahalı...
Ve kamu çalışanları piyasayı canlandıran en önemli tüketici grubu.
“Alım gücü” korunuyor çünkü...
Esnaf ve tüccar dahi memuru bekliyor, dört gözle...
* * *
Biz gerçekten “fakirleştik” mi?
Biliyorum, bu soru aptalca!
Örneğin Başbakan, Türk Lirası’ndaki değer kaybının Kamu Maliyesi’ne 250 milyon TL gibi bir ek maliyet yarattığını söylemişti.
500 milyonun üzerinde bir kayıp, kur farkından dolayı 250 milyona yakın da gelir artışı olmuştu.
Bu durumda kasada “açık” olmalı!
* * *
Sene sonu % 40 gibi “hayat pahalılığı oranı” beklentisi var.
Sendikalar bu oranda artış istiyor.
Bir anlamda kamu maliyesi için “fakirleşme”yi reddediyor.
Belki de haklılar, bilmiyorum.
Bu talebin iki anlamı olabilir:
1- Kamu maliyesinde epeyce bir para birikti ve bu birikim kamu çalışanına ödenecek.
2- Maliye; yeni vergiler, fonlar, harçlarla “herkesten” toplayarak ek gelir yaratacak ve memura ödeyecek.
* * *
Maliye Bakanı “Temmuz, Ağustos, Eylül’ü ödeyecek kadar para var” diyor, “Ekim, Kasım, Aralık” donuyor.
% 12’yi ilk 6 ayda vermişti.
% 16-19 daha öneriyor.
Sendikalar % 28 bekliyor.
Kamu maliyesinden çek alan 40 bin 967 kişi var...
13’üncü maaş var, bir de...
* * *
İlk basit soru: Bu para nerede?
Ve ikincisi:
“Asgari ücretli ne olacak peki?”
Sosyal Sigorta kayıtlarına göre 51 bin 252 asgari ücretli var.
Öyle görünüyor ki, yeni senede asgari ücret en fazla 3.200 TL olacak.
İşin “besmelesi” bu!
Bilmem anlatabildim mi?