‘Kara haber’ vermekten bıktık artık.
Yıl bitmeden, trafiğe verdiğimiz kurban sayısı 30’a ulaştı. Benzer şekilde yaşanıyor kazalar. Sürücüler hatalı. Devlet sorumsuz. Trafikte işler iyiye gitmiyor.
Bu kadar kaza, bu kadar ölüm…
Peki ama sorumlu kim?
O yok ortada!..
Ciklos raporuna dair mecliste yapılan tartışmalar manzarayı özetliyor. Top sürekli elden ele dolaşıyor. Ama kimse ‘sorumlu benim’ deyip, gereğini yapmıyor.
Sonuç: Yola çıkmayın. Çıkarsanız da vedalaşın. Çünkü eve dönemeyebilirsiniz!
Devletimiz bize bunu diyor özetle…
Neden?
Altyapıya ayıracak para yok.
İhale çıkacak yetki yok.
Çıkılan ihaleyi kontrole cesareti yok.
Adı ‘devlet’ sadece!..
**
Sizi bilmem ama ben gerçekten bıktım.
Artık karşı şeride geçip de bariyersizlikten dolayı doğrudan suçsuz insanların bulunduğu otomobilleri biçenlerin kurbanlarını yazmaktan, söylemekten kahroluyorum her seferinde…
Cinayetleri ve tecavüzleri, tacizleri ve hırsızlıkları, soygun ve yüzsüzlükleri dile getirmek azap haline döndü artık…
Çünkü kimse teşhisi koyamıyor. Teşhisi koyanlara ‘kötü niyetli’ gözüyle bakılıyor. Sorumlu yok orta yerde. Kimse ‘bende’ demiyor.
‘Bu işlerin sonu nereye varacak acaba’ diye merak içinde herkes…
‘Kader’ bellenmiş yaşananlar…
Değiştirmek için bir hareket yok.
Kokuşmuş, insan odaklı olmayan, bir avuç rantçı hariç kimseyi mutlu etmeyen bir model ‘kader’ bellenmiş.
‘Hükmi karakuşi’ yaşıyoruz.
Ve her gün bir şekilde ölüyoruz.
Sorumlusu kim?
Kimse!..
**
Defalarca yazdım. Tekrar yazayım. Bir daha yazar mıyım bilmem. Çünkü bıktım, usandım. Kabak tadı veriyor artık her şey. Çünkü üstüne alan yok.
Ama neyse, bir daha yazmış olayım: KKTC bir an önce lağvedilmelidir. Kapısı kapatılmalı, kilidi de denizin dibine atılmalıdır.
Kapatıldıktan sonra doğrudan TC’nin Mersin vilayetine bağlanmalıdır. Bir de Kaymakam yeter. Zaten ‘ilçe’ seviyesinde olacak.
Neden mi Mersin?
E zaten adresimiz orada… Hem yatırım hibe fonları da Mersin Valiliği’nden çıkıyor.
‘Mersin 10 Turkey’, tamamdır.
Bize faydası ne mi olacak bu işin?
Çok faydası olacak.
Birincisi, seçme-seçilme işleri olmayacak artık. Öyle ‘kendi kendimizi yöneteceğiz’ diye birbirimizi yeyip tüketmekten vazgeçeceğiz, ister istemez.
İkincisi, kimden hesap soracağımızı da bileceğiz. Bir icraattan mı şikayet var? Gideceğiz Kaymakamlık binasının önüne, protesto etmeye…
Yollar mı bozuk? Kaymakam hesap versin!
Şimdi kimse hesap vermiyor.
Memleket bitti, kimse de çıkıp ‘benim yüzümden’ demiyor.
Yardım Heyeti ‘gerçek iktidar’ ama, sessiz, sedasız yürütüyor işlerini…
Görünürdeki ‘hükümet’ de laf ola orada duruyor.
O yüzden bağlanalım artık da bitsin bu ıstırap…