Hayâl kurmak müthiş birşey...
Kendi duygusal ve sezgisel varlığınızın yazarı olmak !..
Birden çok seviyesi olan gerçeklikte, her seviyeden esinlenmek...
Kağıt üzerinde kalmamak yani...
HAYÂL...
Bu yüzdendir ki, mevcut sosyal düzeni aşan bir toplum fikri hep "ütopya"lar üzerine kurulur.
İnsan hayatını reforme etmenin en önemli yoludur hayâl !
Sınırları rasyonalite, ideal ve prensiplerle aşarken, diğer yandan da toplumsal vaatlere felsefi prensiplerle yer açmaya çalışmak;
Yaşam deneyimi ile demokratik toplumu, felsefeyle yeniden ve yeniden tanımlamak...
Fakat;
Hayâlin ilk basamağını teşkil eden düşünceler, eğer sizin kültürünüzün dışından ödünç alınmış düşüncelerse; ne yazık ki, siz başka bir kültürün zihinsel temellerini ödünç almışsınız demektir...
Bu da kağıt üzerinde yargılı kalmayı gerektirir...
Hayatın gerçeklerinin sizin mantığınızın çok ilerisinde yer almasının başlıca sebebidir bu...
SOSYALİST HAYÂL GÜCÜNÜ SEFERBER EDER...
Sosyalist ile "sosyalist" arasındaki fark da bu noktada çıkıyor:
Birincisi, yani sosyalist, sosyalizme razı ve sosyalizmi hayâl ederken, düşünce biçimi eyleminden önce gelir ve onu belirler... Dolayısıyla siyasi felsefesi de toplumsal varoluş koşullarından önce gelir ve onları belirler...
İkincisi ise, yani "sosyalist", kağıt üstünde dominant kültürün zihinsel söylemlerini kullanıp, kendine göre kendi sosyalizmini(!) icat etmeye çaba gösterir...
Sosyalist, halk ile birlikte siyasal hayâl gücünü seferber eder ve Anayasa ve Yasalar yaratır...
"Sosyalist" ise Anayasa ve Yasalar ile halkı yaratır...!
Gelecekte sosyalizm olanaklıdır; ama hayâl edebilirseniz...