Kıbrıs Cumhuriyeti Sözcüsü Nikos Hristodulidis “Mont Pelerin görüşmelerinin olumlu sonuçlanmama nedeninin, daha önce Kıbrıs’taki görüşmelerde olduğu gibi, masadaki çok net anlaşmazlık olduğunu” söyledi.
“Çözüm anahtarını Ankara’da” gören ancak Türkiye’den, “çözümü arzuladığı söyleminin ötesinde bir eylem görmediklerini” iddia eden Hristodulidis, Kıbrıs’taki fiili durumun çözüm kabul edilemeyeceğini belirterek “Türk askerinin çekilme işleminin bir gün içerisinde tamamlanmasının mümkün olmadığını” vurguladı.
“Hedefimiz, planımız tek ve net”
Hristodulidis, hedef ve planlarının tek ve net olduğuna dikkat çekerek, bunu; “işgale son vermek ve vatanı birleştirmek” olduğunu savundu, “En azından siyasi partilerden işgal bölgelerimizi unutalım ve/veya müzakereler dışında farklı bir yöntem izleyelim şeklinde bir yaklaşım işitmedim” ifadesini kullandı.
Güney Kıbrıs’ın 2004’te AB’ye tam üye olduğunu, Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunduktan sonra da böyle olacağını söyleyen Hristodulidis, AB üyeliği sıfatının, çözüm planının çerçeve ve içeriğini kaçınılmaz olarak etkilediğini vurguladı.
Hristodulidis, Kıbrıs sorununun çözümü çerçevesinde, AB üyesi bir ülkede “işgal ordusu kalmasının öngörülemeyeceğini, Nikos Anastasiadis’in Güvenlik ile ilgili önerisinde de bunun net olduğunu ve bu yaklaşımlarının uluslararası toplumdan muhataplarınca olumlu karşılandığını söyledi.
Kıbrıs’ta 40 bin civarında Türk askeri bulunduğunu bu sayıda askerin çekilmesinin bir gün içerisinde tamamlanamayacağını söyleyen Sözcü, bu ölçüde askerin çekilmesi için gereken süreye dair “askeri makamlar tarafından bir inceleme/değerlendirme hazırlandığını” belirtti.
“Lefkoşa’daki müzakerelerde de yaşandı”
“Mont Pelerin görüşmelerinden sonra Sayın Akıncı’nın, anlaşma için gerekli tavrı göstereceğine güvenebilir misiniz? Kıbrıs Türk tarafıyla ilgili bir güvenilirlik meselesi var mı?” sorusu üzerine Hristodulidis şunları söyledi:
“Müzakere masasında her taraf, her lider kendi toplumu için daha iyi olanın peşindedir. Akıncı da bunu yaptı, biz de. Mont Pelerin’deki müzakereler müzakere masasındaki çok net anlaşmazlık nedeniyle olumlu sonuca varmadı. Bu tür anlaşmazlıklar geçmişte de Lefkoşa’daki müzakerelerde de ortaya çıkmıştı. Bu tür gelişmeler, bu tür durumlar Kıbrıs sorunu gibi zor bir müzakere çerçevesinde olasıdır. Samimi olmak isterim; İsviçre’deki sonuç nedeniyle bir hayal kırıklığı var ancak vardığımız sonuç, oraya gitmeden önce olasılıklardan biriydi.”
Hristodulidis “Hala Akıncı ile aynı vizyonu paylaşıyor musunuz?” sorusuna karşılık “Mevcut fiili durumun Kıbrıs sorununa çözüm olamayacağından kimsenin kuşkusu yoktur sanırım. Şöyle söyleyeyim, liderlerin hiçbiri bunu bir seçenek görmüyor.”
“Mont Pelerin II’deki kaza çözümden sonra olsa, sizce akıbetimiz ne olurdu? Kritik konularda Türk çıkarları mevzu bahis olursa, böyle bir şeyin yeniden olmayacağına garanti verebilir misiniz?” sorusuna karşılık da sözlerine “daha önce de dediğim gibi, Mont Pelerin’de bir kaza olmadı. İki lider arasında yakınlaşmayla veya anlaşmayla sonuçlanmayan bir konudaki bir müzakere idi” ifadesiyle başlayan Hristodulidis şu cevabı verdi:
“Sorunuzun ikinci kısmı ise müzakere masasında görüşülmekte olan şu iki yöne bağlı bir konudur: a) çözümün ilk günü ve Kıbrıs halkının tamamının çözümden ilk günden itibaren faydalanması gereği, b) ana kriteri Kıbrıs halkının çıkarı olacak, etkin karar alma. Her iki konuda da ileri düzeyde istişare içerisindeyiz ve bu tür haklı endişeleri göğüsleyeceğimizden emin olduğum nihai sonucu görmeyi bekliyoruz.”
Müzakereler Mont Pelerin’de koptuğu yerden
Hristodulidis’e, Anastasiadis’in müzakere masasına dönmeye hangi şartlar altında hazır olacağı soruldu. Sözlerine “Yeni şartlar söz konusu değil, uzlaşılanlara riayet edilmesi gerek” diyerek başlayan Hristodulidis, şunları ekledi: “Basın toplantısında da söylediği gibi başkan Anastasiadis diyaloğa, Mont Pelerin’de koptuğu yerden devam etmeye hazırdır. Yani, ilgili anlaşmaya varılması ve devamında haritalarda da uzlaşılması için toprak kriterleri diyaloğuna devam etmeye hazırdır. Böyle bir gelişmeyi, çok taraflı konferansın yapılma tarihinin ilanı izleyecek. Bunun paralelinde a) bütün başlıklarda askıda bulunan konularda yakınlaşma sağlanması ve b) 6 Başlığa doğrudan tabi olmayan ancak halkın önüne boşluğu, yapıcı belirsizliği bulunmayan bir plan koyma çabamızda belirleyici olacak bütün konulardaki –çözümün ilk günü, çözümün ekonomik boyutu, v.b.- istişarelerin güçlendirilmesi için çalışmamız önemlidir.”
Anastasiadis, 1’inci Mont Pelerin’de müzakereleri neden kesti
Gazetenin “Mont Pelerin 1’de iki taraf –hükümetin de kabul ettiği gibi- Toprak’ta anlaşmaya çok yakın olduğuna göre Başkan Anastasiadis neden Yunanistan’a ve Kıbrıs’taki siyasi güçlere bilgi vermek için müzakereleri kesti de bilgilendirmeyi telefonla yapmadı?” sorusu üzerine Hristodulidis görüşme tarihlerinin 7-11 Kasım olarak planlandığını ve planlandığı gibi de yapıldığını belirterek şöyle devam etti: “Müzakerelerin kesilmesinin, Toprak’ta bir sonuca varılması konusunda kaçırılmış bir fırsat olduğu söylenemez. Çünkü Kıbrıs Rum idaresi altında geri dönecek Kıbrıslı Rum göçmen sayısında anlaşma olmamıştı. Kıbrıs Türk tarafından bazı niyetler ortaya çıktı ancak bunlar, sonuca varmak için yeterli değildi. Aynı zamanda, söylemem gerekir ki, Başkan Anastasiadis bir yandan, temsil etmediği Yunan hükümetinin çok taraflı bir konferansa hazır olacağından emin olmalıydı çünkü kriterlerde uzlaşılıp haritalar sunulduğunda çoklu konferansın tarihi de verilecekti. Dolayısıyla Yunanistan’la istişare etmesi zaruriydi. Diğer yandan da, siyasi liderliğe söz verdiği gibi davrandı.”
Mont Pelerin başarısızlığının nedenlerinden biri Güzelyurt
Anastasiadis’in geçen Çarşamba günü TV kanalları aracılığıyla düzenlediği basın toplantısında Mont Pelerin başarısızlığının ana nedenlerinden birinin de Güzelyurt’un geri verilmemesi olduğu imasında bulunduğu hatırlatılarak Hristodulidis’e müzakerelerin, nihai haritada Güzelyurt iade edilmeden sonlanmasının mümkün olup olmayacağı soruldu. Hristodulidis, Anastasiadis’in basın toplantısındaki açıklamalarının çok net olduğuna işaret etti, şunları ekledi:
“Müzakereleri daha da zorlaştırabilecek detaylar vermekten kaçındı, doğru da yaptı. Ancak aynı zamanda Mont Pelerin’de olumlu sonuca varılmamasının ana nedenlerini de ortaya koydu ve böylece sorunuza açık ve net cevap vermiş oldu.”
Haravgi, Hristodulidis’le yaptığı söyleşiyi “Diyaloğun Devam Etmesi için Türkiye’nin Katkısına İhtiyaç Var” başlığıyla aktardı.
“Toprağı güvenlik/garantilere bağlama yaklaşımıydı”
Prosedürün çökmediğini ısrarla belirten Hristodulidis “gerçekte, 2’nci Mont Pelerin görüşmesinde Kıbrıs Türk tarafının Toprak konusu Güvenlik ve Garantiler ile bağlanmaya çalıştığını” söyledi.
Hristodulidis Kıbrıs sorunundaki sorumlulukları konusunda Türkiye ile Yunanistan’ı aynı kefeye koymanın “büyük bir yanlış olduğunu” savundu ve özetle şunları söyledi:
“Mont Pelerin’den olumlu sonuç çıkmamasının ana nedenini önceki sorunuzda açıklamıştım. Ana neden, Kıbrıs Türk tarafının Toprağı Güvenlik ve Garantiler’e bağlama yaklaşımıydı. Müzakerelerin ikinci aşamasının ilk günü (20 Kasım) Yunanistan’la olan şuydu: Kıbrıs Türk tarafı Yunanistan’ın çok taraflı bir konferansa, Toprak konusunda bir sonuca varılması ve uzlaşıldığı gibi böyle bir konferansın gerçekleştirilme tarihinin belirlenmesi halinde katılma niyetine dair endişelerini ortaya koydu.
“Türkiye’nin tavrı soru işareti yaratıyor”
Kıbrıslı Rum Lider Anastasiadis’in II. Mont Pelerin görüşmesinin ilk günü diğer şeyler yanında, Kıbrıs Türk bankalarının değerlendirilmesiyle ilgili incelemelerde yaşanan gecikme konusunu da gündeme getirdiğini söyleyen Hristodulidis sözlerine şöyle devam etti:
“Böyle bir şeyin ilerlemesine, işgal bölgelerindeki sözde ‘hükümetin’ koyduğu engeller herkesin malumudur. Türkiye’nin, bir yandan alenen Sayın Akıncı’nın çabalarını desteklediğini söylerken, bir yandan sözde hükümetin bu konuda işbirliği yapmamasına izin verme tavrı soru işareti yaratıyor.”
(TAK)