Yeni yılın ilk yazısında tabii ki ‘mutluluk’ dilemek gibi bir gereklilik hissederken bu gerekliliğin ve nezaketin gerçekten ‘gerçek’ olması gibi de bir umut barındırırız içimizde her zaman…
Özel günlerde iyi dileklerimiz vardır ama o iyi dileklerin çoğu zaman havada kaldığını hissederiz. Gerçekleşmeleri için elimizden bir şey gelmesini o kadar arzularız ki zaman zaman…
Siyasi konularda da aynı şey geçerli.
Barış dileriz yeni yıllarda…
“Bir sene daha geçti ama bu yıl barışın yılı olsun” dileklerimiz her yıl tekrarlanır.
Bazen siyasilerin yaptıkları açıklamalar içleri karartırken bazen de umutlandırır.
Bizim buradaki siyasilerin elbette ki yapacakları çok şey vardır Kıbrıs’ta barış için ama tek başına barışı sağlamak da mümkün değil.
Tarafların o barışta buluşmaları lâzım.
Eski yılın son günlerinde Kudret Özersay’ın bazı açıklamaları oldu bir TV programında;
“Federasyon için ben 15 yılımı verdim. Kötü bir model değildir. Eğer bugün Kıbrıs’ta federasyonun şartları yoksa ve bunda ısrarcı davranıyorsanız statükonun devamına hizmet edersiniz. (…) Federasyon karşıtı değilim. Sadece o noktaya gidiş için belli aşamalardan geçmek gerekiyor” dedi.
Yani bu cümlelerden statüko yanlısı olmadığı anlaşılabilir. Ancak “kötü bir model değildir” dediği Federasyonun dışında statükonun devamını sağlamayacak başka ne gibi bir model önerdiğini, bunun izahını yapabildiğini ben duymadım.
***
Yönetim konusunda da açıklama yaptı Özersay ve “Bu insanlar bu kavgayı, kendi kendimizi yönetmekten vazgeçelim, bağlanalım da bizi başkası yönetsin diye vermedi. (…) Türkiye en zor zamanlarımızda yanımızda olan tek devlettir, müttefikimiz ve stratejik ortağımızdır ama bu ve ilişkimizin tarihsel derinliği ‘Bizi Türkiye yönetsin’ dememizi gerektirmez” de dedi.
Az önce yukarıda Federasyona bakışını da anımsattık Özersay’ın ve bu modele alternatif ne önerdiğini de sorguladık. Yönetim konusunda da aynı şey geçerli. Statükonun devam etmesini de istemeyen! Özersay’ın, Federasyon dışında, çözümün zorlanması dışında yönetimin bizde olmasını sağlayacak bir modeli önermesi de gerekiyor.
Çünkü “kötü bir model değil” denen Federasyon’dan ve “ilişkimizin tarihsel derinliği ‘bizi Türkiye yönetsin! dememizi gerektirmez cümlelerinden hareketle her iki konuda da farklı açılımlar beklerim ben Özersay’dan…
Çözümün modeli ne olacak, çözüm için verilmeyen mücadele sonunda biz yönetimimizi nasıl sağlayacağız?
Mali protokol adı altında Türkiye ile imzalanan ama yine de o protokollere rağmen paranın gelmesi için beklenen ‘icazet’ten kurtulamamak, bizim kendi yönetimimizi sağlar mı!
Sözler havada kalmamalı, niyetler gerçekse uğraş verilmeli.