Toplumcu Kurtuluş Partisi Yeni Güçler (TKP) Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, hükümet partilerinin “koltuk savaşına tutuştuğu için” erken genel seçim tarihini 3 Nisan 2022 olarak belirlediklerini kaydederek, sözünü tutmayan siyasi anlayışlardan ülke yararına iş yapmasının beklenemeyeceğini söyledi.
TKP Yeni Güçler’den yapılan açıklamaya göre, Gıynık Web TV'de Gün Sonu programında konuşan Çakıcı, hükümet partilerinin erken seçim konusundaki tutumuyla ilgili açıklamalarda bulundu. UBP-YDP-DP hükümetinin erken seçim hükümeti olarak yola çıktığını kaydeden Çakıcı, “Ekim 2021'de seçime gideceğiz” sözünün ülke olarak çok zor bir süreçten geçerken unutulduğunu belirtti.
Çakıcı, hükümet partilerinin erken genel seçim için 3 Nisan 2022 tarihinde uzlaşması talebini yorumlarken, verilen tarihin 5 yıllık dönemin son yılı olduğunu, böyle olunca da erken seçim olarak yorumlanamayacağını ve koltuk için her türlü manipülasyonun yapıldığını öne sürdü.
Hükümetin verdiği tarihin doğru olmadığını söyleyen Çakıcı, 3 Nisan 2022’de seçime gidilmesi halinde seçim yasaklarının şubatta başlaması ve bütçenin açılmasının da gecikmesi anlamına geleceğini haziranda da yerel seçim olacağı için 6 ay boyunca seçim yasakları nedeniyle ülkede hiçbir icraat yapılamayacağını ifade etti.
Mehmet Çakıcı, hükümet partilerinin kurultay hesapları içerisine girdiğini belirterek, UBP ve YDP içerisinde yaşananların buna en güzel örnek olduğunu savundu.
Başbakan Ersan Saner'in kurultayda seçilmiş kişi olmak için koronavirüs sürecinde ülke sorunlarıyla ilgilenmek yerine, kurultay nedeniyle kafasının yoğun olacağını belirten Çakıcı, sonraki süreçte ise seçim telaşına girileceğini, böylece ülkenin bir yıl daha kaos içerisinde olacağı görüşünü ifade etti.
Hükümet partilerinin koltuk savaşına tutuştuğu için erken genel seçimden kaçtığını ifade eden Çakıcı, sözünü tutmayan siyasilerden herhangi bir toplumsal yarar beklemenin ölü gözünden yaş beklemek olduğunu, bu siyasi anlayışlardan ülke yararına iş yapmasının beklenemeyeceğini söyledi.
Çakıcı, Halkın siyasilere olan güveninin kaybolmasının en büyük nedenini, yıllardır alışıla gelmiş düzen içerisinde verilen sözlerin yerine getirilmemesine bağlayarak, halkın da bu tür anlayışlara artık izin vermemesi gerektiğini kaydetti.