Sporu hiç bırakmayın!

Serhat İncirli

Çok başarılı bir sporcu olmadım ama çok iyi bir sporcuydum!

İyi bir sporcu nedir?

Başarılı sporcu nedir?

Farklı şeyler mi?

Elbette farklıdır!

Başarılı sporcu, kazanan sporcudur, bu işi çok iyi bir şekilde yapandır, yldızdır falan…

İyi sporcu ise illa ki “başarılı” değildir ama sporu layıkıyla yapandır…

Asla vazgeçmeyendir, dozunu bilendir.

-*-*-

Neyse fazla ayrıntıda bouğulmanın bir anlamı yok…

Spor, sürekli olmalıdır…

İnsan yaşamının her anında, her yaşında, mutlaka ve mutlaka olması gereken bir zorunluluktur spor…

-*-*-

Yapabildiğiniz kadar!

Yürüyebildiğinz kadar!

Koşabildiğiniz kadar!

Yüzebildiğiniz kadar!

Futbol, basketbol, voleybol, tenis, şu, bu oynayabildiğiniz kadar!

-*-*-

Ve spor, insan sağlığının en önemli parçasıdır…

Elbette bunu ben söylemiyorum!

Uzmanların, bilimsel araştırmaların söyledikleridir bunlar veya açıkladıklarıdır…

-*-*-

30 yaşıma kadar çok yoğun ve çok disiplinli bir spor hayatım oldu…

Dediğim gibi “çok başarılı” olmadım ama “çok iyi” spor yaptım!

Voleybol oynadım, basketbol oynadım, hatta ayıptır söylemesi biraz yüzdüm ve az futbolculuğum da oldu…

-*-*-

30 yaşında el kırıldı, kol kırıldı, ayak kırıldı, Londra’ydı, işti, çocuklarım olmuştu derken spordan uzaklaşma dönemi başladı…

-*-*-

Alkol, hızlı ve hazır gıdalar, meyhaneler, mezeler derken, 90’lı kilolardan 140’lı kilolara varan bir yolculuk da ortaya çıktı…

-*-*-

Hayat çok keyifliydi!

Nerede şam, orada akşamdı!

Bir yandan yoğun çalışan biriydim ama öte yandan akşamları hep dolu bir Londralı, akabinde de Kıbrıslı olmuştum!

-*-*-

Londra’nın pubları, Kıbrıs’ın meyhaneleri, önce tip 2 şekerle tanıştım, sonra obezitenin kolesterol, tansiyon benzeri sorunlarıyla…

-*-*-

İngiltere’de ilaçlarım bedavaydı…

KKTC’de parayla…

-*-*-

İngiltere’de doktorlarım vardı, KKTC’de sorunlarım başladı…

Güney’de bir süre hastaneye gitmeye çalştım…

Sigortaydı, yatırım sıkıntılarıydı, bizim hastanelerde yoğunluktu, üşengeçlikti, ihmaldi derken; şu anda ilaçlarımın geldiği fiyatı ödemekte zorlanır haldeyim…

Çok pahalı!

Dün yüzde 40 fiyat artışı oldu!

-*-*-

Gerçekten, mesela yeni nesil bir şeker hapı kullanıyorum, 30 tanesini 600 TL’ye alıyordum iki yıl önce, sanırım bin 200 TL’yi geçti fiyatı…

Toplamda üç farklı şeker, bir kolesterol ve bir de tansiyon hapını sürekli almam lazım…

-*-*-

2008’de Londra’dan geldiğimde ayda 100 TL civarında olan aylık ilaç giderim, şimdilerde 2 bin TL’ye dayandı…

-*-*-

Yardımcı bazı vitaminler alırdım, onlardan vazgeçtim…

Şimdi, öteki hapları da bırakmanın düşüncesine kapıldım…

Ama çok düzenli bir hap kullanıcısıyım, bırakmak da çok zor, kompleks haline gelecek…

Bırakamam…

-*-*-

Tekrar spora asıldım…

“Kıç korkusu”ndan!

Hemen her gün yürüyordum, bir haftadır havalar yürüyüşe engel…

Sabah iş var, akşam sıcak ve yorgunluk…

-*-*-

Her gün bisikletle en az 10 kilometre sürüşüm var…

Ondan vazgeçmedim…

Sıcak dindiği anda çıkıp, 10 kilometre sürüş yapıyorum, psikolojik olarak rahatlıyorum, yiyeceğimi de dikkatli tüketmeye çalışıyorum…

-*-*-

Alkolü çok azalttım sayılır ama buldum mu götürüyorum!

Satın almak mı?

En ucuzu almak zorundayız, kalite düştü!

Et tüketimi neredeyse 5’te bir azaldı…

Azalattım!

Hem sağlık hem bütçe ile alakalı…

-*-*-

Ottu, salataydı, az şekeri olan meyvelerdi falan, idare ediyorum…

Börek, çörek, tatlı sıfır!

-*-*-

Ve Perşembe akşamı Gönyeli’de, daha önce de maç yaptığımız Meclis takımı ile futbol maçı yapacaktık…

CTP eski genel sekreterlerinden merhum Naci Talat anısına futbol turnuvası düzenlendi…

Bu turnuvanın final maçı öncesi, basın mensupları ile vekiller ve Meclis çalışanlarından oluşan ekip maça çıktık…

-*-*-

Kilo 120’nin başlarında…

Evet yürüyüştü, bisikletti ,ciğerlerde nefes belki daha sağlam…

Ama yaş 56…

Kafa “tamamdır, bu top senindir” diyor; ayaklar “otur be ihtiyar şişko yerine” pozisyonunda, kımıldamıyor…

-*-*-

Çok zor!

Bir devre oynadım!

“Götüm çıktı!”…

Tam ifade bu!

Kıçımın sol tarafında bir ağrı oluştu!

-*-*-

Doktora sordum, “ısınmadın, kas sıkışması” dedi…

Biri mide, ikisi ağrı kesici ve kas gevşetici tavsiye etti…

“Bu hapları da inşallah ölene kadar içmem” dedim…

“Ağrı geçene kadar iç” dedi…

“Haftaya ara, gel, göreyim” diye ekledi…

-*-*-

Gittim, aldım, cebimdeki para bitti!

-*-*-

Diyeceğim o ki; keşke sporu hiç bırakmasaydım…

Siz bırakmayın…

Asla ihmal etmeyin…

Yapabildiğinizi yapın…

Doktorunuzla mutlaka istişare edin, yürüyün, koşun, yüzün…

Yapabildiğiniz kadar…

-*-*-

Yediğinize ve içtiğinize ne olur dikkat edin!

Ne doktor vizitesi ödenebiliyor, ne ilaç alınabiliyor!

Zaten alkol çok pahalı!

Et alınamıyor, ne bileyim, “tamamen kesin” demek de bir Kıbrıslıya yakışmıyor!

-*-*-

Size çok sağlıklı bir sağlık hizmeti verecek “devlet” de yok ortada!

Nüfus yoğun!

Sistem, sistem değil!

-*-*-

Allah tamamen düşürmesin!

Düşünün; düşsem, bana sağlık hizmeti verecek olan ya İngiltere, ya Kıbrıs Cumhuriyeti!

KKTC mi?

KKTC’nin yaşlısına, hastasına, engellisine bakamadığı bilinen bir gerçek!

-*-*-

Neyse, siyaset yok bugün!

Sağlık var!

Sağlıklı olmak var!

-*-*-

Tekrar etmek istiyorum; doktor değilim…

Mutlaka kendi doktorunuzla, doktorlarınızla konuşun…

Yediğinize, içtiğinize dikkat edin…

Sporu asla bırakmayın!

Düşmeyin!

Düşerseniz, yandınız!

Gerçi duayla, bayrakla ve rüşvetle bu işi iyi götürenler yok değil ya neyse!

Mutlu hafta sonları dilerim…

Başınızı ağrıttıysam özür dilerim!

Meclis takımı ve basin mensupları, Naci Talat anı futbol turnuvası finali öncesi karşılaştık… Sağda ayakta ben… Ayaktakiler soldan üçüncü sevgili Sami Özuslu… Sami, bu kez basın takımında değil, meclis takımında oynadı… Normal süre 2 – 2 bitti… Penaltılarda Meclis kazandı… Çok keyifliydi ama bizim kaçladaki ağrı, bildiğiniz gibi değil… Sevgi ve kardeşliktir spor… bu arada bunu da belirtmiş olalım…