Stroncilolu “kayıp” yakını aileyle vedalaştıktan sonra Sinde’den bir başka okurum ve bir akrabasıyla buluşmaya gidiyoruz… Bu okurumun akrabası, bir okurumun yardımlarıyla Lisili altı “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanların ve iki başka “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanların bulunmasını sağlamıştı… Bugün onunla tekrar buluşmaya gidiyoruz. “Pallirodi” denen bir bölgede bir kuyu gösteriyor bize ve bu kuyuya bazı “kayıp” Kıbrıslırum çobanların gömülmüş olabileceğini anlatıyor.
Bu “kayıp” Kıbrıslırum çobanlarla ilgili olarak son birkaç yıldır araştırma yapmaktaydık ve rahmetli okurumuz Şevket Dayı bize Kondea (Türkmenköy) dışında iki kuyu göstererek, “kayıp” çobanların bu kuyulardan birine gömülmüş olabileceğini anlatmıştı… Şevket Dayı Baf’ın Hulu köyünde doğmuş, üç kez göçmen olmuş, sonuçta kendini Lisi’de (Akdoğan) bulmuştu… Bu bölgeden olmadığı halde, bu bölgenin “kayıpları”yla ilgili araştırmalarımıza, Sindeli bir okurumuz yardımlarıyla katkıda bulunmaya çalışmıştı.
Şevket Dayı’nın anlattıklarına göre beş-altı tane Kıbrıslırum çoban, sürüleriyle birlikte bölgeden ayrılmaya çalışırken, bazı Sindeli Kıbrıslıtürkler onları yakalamıştı – okurlarıma göre toplam 900 civarında koyunları vardı. İki ya da üç çoban bu bölgede öldürülerek bir kuyuya gömülmüş, iki ya da üç çoban ise Sindeli bir Kıbrıslıtürk’ün yardımlarıyla hayatta kalarak güneye geçmeyi başarmışlardı. Çobanları öldürenler, bu Kıbrıslırum çobanlara ait 900 koyunu da kendi aralarında taksim etmişlerdi.
Şimdi Sinde dışındaki bu kuyunun başında, şahidimiz bize hikayeyi hatırlatıyor: Çobanlar öldürülüp bu kuyuya atıldıktan kısa bir süre sonra, bir Kıbrıslıtürk çoban davarını suvarmaya gelmiş buraya fakat kuyudan çektiği su o kadar pis kokuyormuş ki, koyunları içmemiş. Köylüleri ona bu kuyuya öldürülen çobanların atılmış olduğunu, bu yüzden kuyuda çok pis bir koku olduğunu izah etmişler… Bu kuyu, daha önce göstermiş olduğumuz Strufos adlı bir diğer “kayıp” şahsın gömülü olduğu söylenen kuyudan da çok uzak değil… “Kayıp çobanlar”la ilgili araştırmalarımızı sürdüreceğiz…
Ancak yaşlı adam ve kuzeni bize bir başka olası gömü yeri daha göstermek istiyor. Sinde dışında “Kırk dönüm” denen bölgeye gidiyoruz – Lüzinyan döneminden beridir Sinde’yi Lefkoşa’ya bağlayan eski toprak yola giriyoruz… Artık bu yol pek kullanılmıyor.
Yaşlı adam bize bir başka kuyu göstererek bildiklerini paylaşıyor: 1974’te savaştan kaçmaya çalışan iki Kıbrıslırum asker, bu bölgede saklanıyormuş, sonra bazı Kıbrıslıtürkler onların saklandığı yeri bulmuşlar, onları bu arazide öldürmüşler, sonra da bu kuyuya attıkları anlatılıyormuş…
Sindeli yaşlı adama ve kuzenine bu iyi yürekli, merhametli, insancıl hareketlerinden ötürü sonsuz teşekkürler ediyoruz – hiç tanımamış oldukları, hiç bilmedikleri “kayıp” insanların akibetinin araştırılması, onlardan geride kalanların bulunarak ailelerine gömülmek üzere iade edilmeleri için yardımcı olmaya çalışıyorlar.
Mesarya’dan bir cesaret ve insanlık örneği daha diye düşünüyorum – barbarlıkla insanlık arasındaki sonsuz mücadele hala devam ediyor bu topraklarda ve “kötülük” yerine insanlığı seçen okurlarım, bu güzel ama acılı topraklarda ellerinden gelen yardımı yapmaya çalışıyorlar… Tüm bu okurlarıma sonsuz teşekkürler…