Biyologlar Derneği, su baskınlarının suçlusunun dereler değil plansız, kontrolsüz ve aşırı yapılaşma olduğuna dikkat çekti.
Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, kışa hazırlık çerçevesinde derelerin temizlenmesi çalışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada, esas sorunun derelerin içindeki kamışlar ve diğer canlılar değil, dere yataklarının yapılaşmayla daraltılması, yapılan yanlış köprüler ve derelere dökülen çöp ve molozlar olduğunu bunları ortadan kaldırmadan sadece derelerin içini dozerlerle sıyırmanın soruna çözüm olmayacağını savundu.
Sarpten, “Tüm bu gerçekler dikkate alınmadan sadece iş makineleriyle dere yataklarındaki kamışları sökerek ve dereler içerisindeki canlı yaşamı yok ederek kışa hazırlanmak ne kadar gerçekçidir? Buna rağmen, şimdilerde neredeyse tüm belediyeler ve kaymakamlıklar derelerde ‘temizlik adı altında çalışmalar yapmaktadır. Alt yapı gereksinimlerinin karşılamaz noktaya geldiği ülkemizde son sürat betonlaşmaya devam ederek su baskınlarının ve sel felaketlerinin suçlusu olarak dereleri görmek en hafif tabirle saflıktır” ifadelerini kullandı.
Geçen yıl yaşanan su baskınlarından ders alınmadığına işaret eden Sarpten, ülkede, planlı kentleşmenin sağlanamadığı, alt yapı için yeterli kaynakların ayrılmadığı ve en önemlisi de doğaya gereken önemin verilmediğinin yadsınamaz bir gerçeklik olduğunu belirtti.
Sarpten, “Böyle bir ortamda, kendi yerel çevre sorunlarımızı çözmek şöyle dursun iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve en azından değişen yağış rejimlerine karşı gerekli önlemleri alarak su baskınlarının önlenmesini sağlamak olası değildir. Hal böyle olunca, yaklaşan kış mevsimi öncesinde bu yıl da ciddi su baskınları yaşayacağımızı söylemek için kahin olmaya gerek yoktur” görüşünü ifade etti.
Sarpten, bir yandan yıllardır yapılmayan imar planları hazırlanmaya çalışılırken diğer yandan plansız, kontrolsüz ve aşırı yapılaşma hızla ülkenin geleceğini yok etmeye devam ettiğini, kalkınma kisvesi altında doğal alanların alabildiğine tahrip edildiğini, arazilerin betonarme yapılarla doldurulduğunu, tüm bunlar yapılırken çevre unsurunun görmezden gelindiğini kaydetti.
Foto :arşiv