Şu bizim Spor Şuraları

Sadece, “dostlar alışverişte görsün” örneği, her üç yılda bir düzenlenen Spor Şuraları’nın 11’incisinini altı ay gecikmeli olarak, 28-29-30 Mayıs 2013 günleri arasında yapılacağı öğrenildi. Bizim, sevgili Kıral’ın yaptığı hab

 

 

 

Sadece, “dostlar alışverişte görsün” örneği, her üç yılda bir düzenlenen Spor Şuraları’nın 11’incisinini altı ay gecikmeli olarak, 28-29-30 Mayıs 2013 günleri arasında yapılacağı öğrenildi. Bizim, sevgili Kıral’ın yaptığı habere göre, en son 2009 Kasım ayında yapılan Spor Şurası Genel Sekreterliği’ne Spor Dairesi görevlilerinden Sertaç Bozatlı, yardımcılıklarına da Serhat Deniz ile Mustafa Sütçü getirildi.

Yıllar önce, benim de görevli olarak katıldığım 1984 yılındaki Spor Şurası’ndan tam 29 yıl geçti. Çok büyük heyecanlara katıldığımız o şurada, bugün aramızdan ayrılan eski Spor Bakanlarından sevgili dostum merhum Salih Miroğlu ile aynı komisyondaydık.

Anımsıyorum da, o günlerde Kuzey Kıbrıs’ta demokratik düzen olduğunu düşünerek, büyük bir heyecanla katkı koymaya çalıştığımız komisyonda ürettiğimiz karar suretinin nasıl bir paçavra gibi, dürülüp, bükülüp yüzümüze fırlatıldığını unutamıyorum. Sevgili Salih ile benim çok moralim bozulmuştu.

Ne var ki, Salih bugün gibi o günlerde de bu faşist düzenin baş mimarı olan Ulusal Birlik Partisi’nin bu düşüncesini içine sindirmiş ve bu partiye intisap ederek, bakan seviyesine kadar yükselmişti. Neyse, toprağı bol olsun. Yine de iyi bir arkadaştı.

Evet, o şuradan sonra, ağır aksak da olsa bu şuralar devam etti. Komisyonlar kuruldu, kararlar üretildi. Bu karalar, uygulanmaları için Spor Bakanlarına tavsiye edildi.

Ancak, ben bugüne kadar Spor Şuraları’nda üretilen hiçbir kararın devlet veya Spor Bakanları tarafından ciddiye alınıp, uygulandığını görmedim. Hala daha ne iş yaptığını bir türlü çözemediğim sadece, siyasal iktidarların partizanlığını belgeleyen bazıları Spor Bakanı, bazıları da Spor Şurası’nda seçilen Genel Yönetim Kurulu seçimindeki “kim seçilecek?”, kim rant sağlayacak kavgasını ibretle izledik.

Sevgili Kıral’ın haberine göre, 2009 Spor Şurası’nda hiçbir zaman uygulanmayan üç ana başlık şunlardı:

1-Sporda Finans Komisyonu: Sponsorluk, Spor Fonu ve Federasyonların Bütçesi;

2-Sporda Eğitim ve Sağlık Komisyonu: Okul sporları, spor okulları, yönetici, antrenör, hakem ve sporcu eğitimi, sporcu, antrenör, hakem sağlığı ve güvenliği, psikolojik danışmanlık;

3-Sporda Dış İlişkiler Komisyonu: Dış İlişkilerde İdari Yapılanma, Alternatif Turizmde Spor ve Sporda Tesisler.”

 

4 ANA BAŞLIK KONUSU ÜZERİNDE DURULUYOR

 

Mayıs ayında gerçekleşecek olan Spor Şurası’nda görüşülmesi için genel sekreterlik, 4 ana konu üzerinde çalışmalar yaptıkları gelen bilgiler arasında bulunurken, yapılacak olan Spor Şurası’ndan çıkacak olan kararların ülkemizde uygulanabilir olmasına dikkat edecekleri belirtildi.

Genel sekreterlik şu ana kadar ülkemizde faaliyet gösteren 32 spor federasyonuna yapılması ön görülen şura ile ilgili alınan kararları gönderdi ve şuraya katılacak olan temsilci isimlerini talep etti.

Eee kardeşim, madem bu şuralarda çıkan kararları uygulamayacaksınız; neden boş yere bu şuraları yapıyorsunuz, biliyor musunuz, komik oluyorsunuz beyler…

 


Çözümsüzlüğün acı bedeli

 

 

Geçtiğimiz günlerde, Kuzey Kıbrıs’ın yüz akı 100-200 m. KKTC şampiyonu ve Türkiye Atletizm Milli Takımı’nın sporcularından Yiğitcan Hekimoğlu ile yarın Kıbrıs medyasının bir numaralı hafta sonu dergisi olan “ADRES’te” yayınlanacak olan bir söyleşi yaptım.

Ailesinde başta annesi  Aynur Hekimoğlu’nun, Yiğitcan’ın ve değerli antrenörü Celal Keleş’in gayretleriyle nasıl bir yerlere gelmeye çalışmasına tanık oldum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bile tanımadığı de facto KKTC’nin kuruluşu ile birlikte tüm dünyanın haklı olarak uyguladığı spor ambargosunun sonucunda yaşanan izolasyonu iliklerimize kadar hissederken, Yiğitcan’ların nasıl heba olduklarına tanık olduk.

Bireysel sporlardan olan atletizmin aracılığıyla, bir çözüm ile kurulacak Kıbrıs Federal Cumhuriyeti varken, Türkiye Cumhuriyeti bayrağı altında yarışan bu atletler veya sporcular Yiğitcan ile sınırlı değil.

Atletizmde, bazı statükocuların kabul etmemesine rağmen, 1984 Los Angeles, 1988 Seul Olimpiyatları’nda çekiç atmada Büyük Britanya adına olimpiyatta yarışan Fatma Whitebread’ten sonra, Türkiye adına 2012 Londra Olimpyatları’nda 4x400 m. koşan ikinci Kıbrıslı Türk atlet Melis Redif, üç adımda Mehmet Baykent, tenisin süper starı olmaya aday Eliz Maloney, Türkiye Tekerlekli Sandalye Süper Ligi’nde harikalar yaratan KKTC Turkcell Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, hepsi Kıbrıslı Türk sporcular.

Bu sporcuların hiçbiri, birer mensubu oldukları Kıbrıslı Türkler adına pistlerde yer alamadılar. İşte, bu nedenle, Kıbrıs’ta çözüm şart.

 


Devlet katkısı transfere, altyapı hikaye

 

Gün geldi çattı; dünyadan izole edilmiş sporumuzun güya lokomotifi olan futbola ikinci taksit olan “Devlet Havuz Katkısı”ndan 1 milyon yüz bin Türk Lirası 18 Şubat 2013 Pazartesi günü Futbol Federasyonu aracılığıyla kulüplere veriliyor.

Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu arasında imzalanan protokole göre verilmesi gereken 2 milyon 500 bin Türk Lirası protokolde yer alan başta “bu para altyapılara harcanır” koşullarına rağmen ne Futbol Federasyonu, ne de kulüpler bu koşulu takıyor.

Aldıkları paraları sadece, transferde kullanan bu kulüpler sonra da zor durumda kalınca, “devlet bize para vermiyor” diye feryat, figan ediyorlar.

Eee, böyle başa böyle tıraş.   

 

 

 

 

Arşiv Haberleri