Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet, su sorununa bütünsel bir perspektifle adanın tümünün sorunu olarak bakıp, ortak çözüm arayışları üretmek gerektiğini belirtti.
Ülkedeki nüfusun sürekli ve plansız artışının doğrudan su tüketimini olumsuz yönde etkilediğini kaydeden Necdet, Su Yönetimi Yasası ve su kaynaklarının yönetim planın gerekli olduğunu ifade etti.
“Plansızlığın kanıtı ise Türkiye’den Su Temin Projesi çerçevesinde 2050 yılına kadar 38 milyon metreküpe ulaşması planlanan içme ve kullanma suyu tüketim miktarına 2023 yılı sonu itibari ile ulaşılmış olmasıdır” diyen Necdet, bu sonucun acilen nüfus ve tarım politikalarının oluşturulması gerektiğini gösterdiğini kaydetti.
“İnsanoğlunun verdiği tahribat büyük”
Mehmet Necdet, Dünya Su Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, bu yılki temanın “Barış için Su” olarak belirlendiğini belirtti.
Necdet mesajında, tüm canlıların ortak kullandığı, yaşamsal öneme sahip olan suyun, döngüsel çevrimi nedeni ile yenilenebilir bir kaynak olarak nitelendirilse de tükenebilir ve sınırlı bir kaynak olduğunu kaydetti.
“Bu yaşamsal döngüye insanoğlunun verdiği tahribat büyüktür” diyen Necdet, insan nüfusunun hızla artmasıyla birlikte kısıtlı yüzey ve yeraltı sularının bilinçsiz, aşırı ve plansız kullanımının her bir bireye kullanıma elverişli suyun sağlanmasını zora soktuğunu ifade etti.
“Nüfusun sürekli ve plansız artışı doğrudan su tüketimini olumsuz yönde etkilemektedir”
Ülkedeki nüfusun sürekli ve plansız artışının doğrudan su tüketimini olumsuz yönde etkilediğine işaret eden Necdet, “Planlama için gerekli olan nüfus bilgisi bile ne yazık ki resmi olarak açıklanamamaktadır” ifadelerini kullandı.
Necdet mesajında şunları kaydetti:
“Plansızlığın kanıtı ise Türkiye’den Su Temin Projesi çerçevesinde 2050 yılına kadar 38 milyon metreküpe ulaşması planlanan içme ve kullanma suyu tüketim miktarına 2023 yılı sonu itibari ile ulaşılmış olmasıdır. Bu sonuç bizlere acilen ülkemizde nüfus ve tarım politikalarının oluşturulmasının şart olduğunu göstermektedir. Bu amaçla Su yönetimi yasası ve su kaynaklarının yönetim planı gereklidir. İnsan nüfusunun artması suya olan talebi artırmasının yanı sıra su kaynaklarının kirliliğine de neden olmaktadır. Kullanımdan sonra atık suya dönüşen evsel atık suların, hastane ve endüstriyel atık suların uygun yöntemler ile arıtıldıktan ve kullanılabilir su standartları elde edildikten sonra önemli bir alternatif su kaynağı olarak kullanılabilmektedir. Ülkemiz genelinde bu anlayışın acilen yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır.”
“Yoğun yapılaşma deniz için büyük risk”
İskele sahilinde kanalizasyon altyapısı olmayan alanlardaki yoğun yapılaşmanın deniz için büyük risk oluşturduğunu belirten Necdet, Girne kıyı şeridindeki yoğun yapılaşmaya bağlı olarak deniz kirlendiğini, kanalizasyon ve arıtma tesislerinin olmayışının, olanların da yetersizliğinin büyük bir sorun olduğunu kaydetti.
Necdet, şu ifadeleri kullandı:
“Atık suların toplanması ve iletimi için eksik altyapı çalışmalarının tamamlanması ve uygun teknikler ile geri kazandırılması, arıtılmış atık suların seçili tarım ve rekreasyon amaçlarında kullanılması zorunlu ve ülkemiz adına büyük önem arz etmektedir. Taşıma su ile değirmen dönmeyeceği de gün gibi aşikardır. Adamızın ortak sorunu olan, su sorununa bütünsel bir perspektifte adanın tümünün sorunu olarak bakıp ortak çözüm arayışları üretmemiz kaçınılmazdır. Adamızın da içinde yer aldığı coğrafik alan küresel iklim krizinin etkisi altındadır. Yağışlar oldukça dengesizdir. Bunun için su yönetim politikaları, su kaynaklarının kullanımı ve korunması konusunda taraflar arasında görüşmeler ve iş birlikleri göz ardı edilmemelidir. 22 Mart 1992’de Birleşmiş Milletler tarafından duyurulan ve kabul edilen; yine odamız tarafından 1997 yılının 22 Mart’ında ilk kez Kıbrıs’ın kuzeyinde kutlanan Dünya Su Günü nün bu yılki teması ‘Barış için Su’ dur. Yüzey ve yeraltında hareket halinde olan sular sınır tanımadan ilerlemektedir.”