Maliye Bakanlığı önünde basın açıklaması yapan Sendikal Platform, Hayat Pahalılığı ödeneklerinden yapılan ve Anayasa Mahkemesi kararıyla geri iadesi yapılması gereken %2’lik kesintinin hala ödenmediğini belirterek, hükümetin suç işlemeye devam ettiğini dile getirdi.
Platform, hukuk yolunu kullanarak suç duyurusunda bulunacağını ifade etti.
Kamu görevlileri ve öğretmenlerin itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını belirten Platform, Amcaoğlu’nun “toplumsal fayda” argümanını kullanarak çalışanlardan fedakarlık talep etmesine ilişkin açıklamasında ise “Kendisine sormak istiyoruz. Okul, Hastane ihtiyacı had safhada iken okuldan çok cami yaptırılması, öğretmen, hemşire ve diğer personel eksiklikleri giderilmezken 152 adet imam istihdam edilmesi “toplumsal fayda” gereği mi?” ifadelerine yer verdi.
Bakan ve hükümet yetkililerine seslenen Platform, “Kıbrıs Türk Toplumunu yok oluşa sürükleyen politikalarınız karşısında sendikalarımız halkımızın ve çalışanların haklarını korumak için sonuna kadar mücadele edecektir.” dedi.
Yapılan açıklamada ayrıntılarıyla şunlar ifade edildi:
“Ülkemizin bugün içinde bulunduğu statükonun kurulmasında ve sürdürülmesinde en büyük pay sahibi olan UBP ortak değiştirerek yeniden sahneye çıkmıştır. AKP’nin talimatı ile kurulan UBP-HP Hükümeti, AKP’nin hazırlamış olduğu senaryoda kendilerine verilen rolü en iyi şekilde oynama gayreti içine girmişlerdir.
Dilenci edebiyatı yaparak TC’den para alma konusunda en becerikli kendileri olduğu iddiası ile yola çıkanlar dört aydan sonra paranın geldiğini müjdelerken bu para karşılığında imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü ve Eğitim Mutabakat Zaptı ile Kıbrıslı Türklerin elinde kalan ne varsa almak için tüm performanslarını ortaya koymuşlardır.
UBP-HP Hükümetinin ilk icraatı Anayasa Mahkemesinin kararına rağmen çalışanların ve emeklilerin hayat pahalılığı ödeneklerinden %2’lik kesinti yapmak olmuştur. UBP’nin Hükümette olduğu Ersin Tatar’ın da Maliye Bakanı olduğu 2011 yılında yine çalışanların ve emeklilerin hayat pahalılığı ödeneklerinin %14.72’lik kısmı gasp edilmişti. Aynı hükümet döneminde emeklilerin maaşlarından vergi alınması için yasa değişikliği yapılmış, Anayasa Mahkemesi kararı ile durdurulmasına rağmen emeklilerin alacakları bir sonraki hükümet döneminde ödenmişti. Şimdi yine Anayasa Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararına ve İyi İdare Yasasının yargı kararlarının 30 gün içinde uygulanmasını emretmesine rağmen yapılan hayat pahalılığı kesintileri ödenmeyerek, suç işlenmeye devam edilmektedir. Bu konuda Sendikal Platform olarak hukuk yolunu kullanarak suç duyurusunda bulunacağımızı belirtiriz.
Aradan yıllar geçse de, UBP’li hükümetlerin ortakları değişse de en önemli özellikleri olan hak budama yasa/tüzük tanımama alışkanlığı hiç değişmemiştir.
UBP-HP Hükümetinin Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu göreve geldiği günden beri verdiği her demeçte sürekli olarak çalışanların haklarına saldırmaktadır. Özellikle kamu görevlilerini ve öğretmenleri itibarsızlaştırma misyonunu kendine görev edinmiştir.
Çalışanların ek mesaileri, tahsisatları, öğretmenlerin hazırlık ödenekleri üzerinden demagoji yaparak kendini haklı göstermeye çalışmaktadır. Sn. Amcaoğlu devletin asli görevlerini yerine getirmemesinin sorumluluğunu üzerinden atma gayreti içerisine girmiştir. Yıllardır UBP’li hükümetlerin uyguladığı nüfus politikaları neticesinde ülkemiz sorma gir hanına dönmüş, okullar, hastaneler yollar nüfusa yetmez olmuştur. Şimdi de okul yapma sorumluluğunu çalışanlara yüklemeye çalışmak tam bir aymazlık örneğidir.
Sn. Amcaoğlu son günlerde “toplumsal fayda” argümanını kullanarak çalışanlardan fedakarlık talep ediyor. Kendisine sormak istiyoruz. Okul, Hastane ihtiyacı had safhada iken okuldan çok cami yaptırılması, öğretmen, hemşire ve diğer personel eksiklikleri giderilmezken 152 adet imam istihdam edilmesi “toplumsal fayda” gereği mi? Eski UBP milletvekilini ve Genel Sekreter yardımcısını üst düzey maaşla “Üst Düzey Sözleşmeli Personel” olarak devlete istihdam etmek toplumsal fayda gereği mi? Sn. Bakan ilgili Bakanlar Kurulu kararlarına imza atarken toplumsal faydayı düşünerek mi davranmıştır. Çalışanların yasal haklarını gasp ederek okul yapmak marifet değil.
Okul yapmak için gerekli kaynağı bulmak isterse önce devlet teşvikleri ile servet sahibi olan hatta dünya zenginler listesine girenlerden vergi alsınlar, elektrik borçlarını tahsil etsinler, siyasi partilerin katkılarından kesinti yapsınlar, makam arabaları ile düğün, festival gezmekten vazgeçsinler.
Sn. Bakana ve hükümet yetkililerine sesleniyoruz!
Toplumun aklı ile daha fazla dalga geçmeyin!
Kıbrıs Türk Toplumunu yok oluşa sürükleyen politikalarınız karşısında sendikalarımız halkımızın ve çalışanların haklarını korumak için sonuna kadar mücadele edecektir.”