Bu yazının amacı yabancıların kötülenmesi, ötekileştirilmesi veya etiketlenmesi değildir.
Aksine, farklılıkları zenginlik sayan bir yapıda yaşamanın gerekliliğine inanan bir birey olarak, mevcut durumun analiz edilmesine katkı koymayı amaçlamaktadır.
Şehirlerin gelişiminde, çok kültürlülük önem taşır. Bu yüzden ülkemize gelen her bir birey değerlidir.
Bir ada ülkesi olarak, servis alanlarında hizmet vererek artı değer yaratmamız mümkündür. Servis sunmak elzem önem taşırken, nerden tutsak elimizde kalan ülkemizde, yükseköğretimin hali içler acısıdır.
Buradaki sıkıntı, eğitimin bir meta gibi görülüp, ‘yükseköğretim sektörü’ altında, nitelik değil niceliğe önem vererek, bir nevi bakkal usulü kafa hesabı yapan bir çalışma modeli oluşmasıdır.
Bu anlayışla ne kalite sağlamamız ne de 1990’larda yerli bireylere alternatif istihdam alanı yaratmak için teşvik edilen yükseköğrenim faaliyetlerinin, gelişerek dünyada kabul gören seviyeye ulaşması mümkün değildir. Yükseköğrenimde doğru tespitlerle doğru adımların atılması elzem önem taşımaktadır.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, ülkeye gelen yabancı bireylerin, toplumsal kural, değer ve normlara uyum sağlayıp, sağlayamadığıdır. Yükseköğretim, mezun adayının katma değer üretmesi, aldığı eğitimle dinamik iş yaşantısında, emeğinin karşılığını alacağı bir konum almasına basamak olmalıdır.
Aşağıda belirtilen rakamlar ve ülke isimleri 2015 – 2022 yılları arasında suça karışan yabancı bireylerle ilgili Polis Genel Müdürlüğü’nden talep ettiğim bilgi doğrultusunda aktarılmıştır;
01 Ocak 2015’ten 17 Mayıs 2022’ye kadar yabancı uyruklu bireylerin 7,598 kez suç işlediği belirtilmiştir.
Birinci grafikte görebileceğiniz gibi işlenen suç sayısı her geçen yıl artmaktadır. COVID-19 pandemisi sebebiyle sokağa çıkma yasağı uygulanmasına rağmen, 2020 yılında işlenen suç sayısı bir önceki yılın neredeyse iki katıdır.
Bu suçların kaçının ekonomik sebeplerden dolayı yapıldığı daha ayrıntılı incelenmelidir.
“Sahte vaatlerle kandırılıp ülkemize getirilen hatırı sayıda birey, ekonomik zorluklar çekerek suça yönelmektedir.”
2021 yılında yabancı izinli bireyler tarafından ortalama günde 6 kez suç işlenmiştir. 2022 yılının ilk 5 buçuk ayında işlenen suç sayısı 2015’ten fazla, 2016 senesine neredeyse denktir.
Son 8 senede ülkedeki yabancı nüfusun arttığı malumunuzdur. Bu artışın suç oranı artışına da etkisi olabilmekle beraber, yabancı uyruklu bireylerin bir bölümünün ülkeye uyum sağlamadığı ve/veya ülkeye başka sebeplerle geldiği açıktır.
Ülkeye giriş sağlamadan, yasal mevzuat ile ilgili bilgi sağlanması, farkında olmadan yapılan suçların azalmasına katkı sağlayabilir.
Uyruklara göre dağılımlara bakıldığı zaman, 138 farklı milletten bireyin suç işlediği ortaya çıkmaktadır. Kayıt altına alınan 7,598 suçun, 2,647’sinde suç işleyen kişinin adadaki yasal statüsü belirtilmemiştir.
Adadaki yasal statüsü belirtilen 4,591 suçun, 2,364’ü (%51’i) öğrenci izinli bireyler tarafından işlenmiştir. 1,002 (%22) vaka izinsiz bireyler, 623 (%14) vaka ise çalışma izinli kişiler tarafından işlenmiştir. 1,002 vakanın, hangi izin türüyle adaya gelip, izinsiz konuma düştüğünün detaylı araştırması yapılmalıdır.
Suçların %51’ini oluşturan öğrenci izinleri önemle incelenmelidir.
Yabancı öğrencilerin muhaceret işlemleri e-devlet sistemi üzerinden, online olarak yapılmaktadır. Derse katılımların düzenli girildiği durumlarda, YÖDAK, üniversiteler, polis ve muhaceret arasında iş birliği yapılması ve ortak bir portal kullanılması, adaya öğrenci sıfatıyla gelen, ancak derslere katılım sağlamayıp, yasa dışı işler ile meşgul olan bireylerin tespit edilmesi için önem arz etmektedir.
Adli birimlere ek bir yoğunluk yaratan bu kesimlerden adli tahsis vergisi adı altında ekstra fon alınması, bu fonun birikeceği havuzun ise deport (ülkede izinsiz olan bir bireyin ülkesine gönderilmesi) işlemleri için kullanılması önemlidir. Ortalama bir deport işlemi 20,000 TL’dir. Okulların çatısının çöktüğü, acil durum hastanesinin gazının bittiği, hastaların ilaç bulamadığı, yolların çukurlarla dolu olduğu ülkemiz bütçesinden çıkan her kuruş değerlidir.
Ülkesine dönemeyecek durumda olan ve deport edilmek için suç işleyen bireylerin, hangi kurum ve kuruluş tarafından ülkeye getirildiği analiz edilmelidir. Sistematik bir şekilde aynı kurum tarafından ülkeye getirilen bireylerde adli bir sorun çıkması, kurum kabul prosedürlerin verimliliğini ve etkinliğini gösterecektir. Kurumlar bireyin sadece adaya gelmesinde değil, ada içi yaşamından da sorumlu olmalıdır. Suç kategorilerine göre, cezai işlem alan bir bireyin izninin iptali, çalışma/öğrenci izinlerinin paravan olarak kullanılmasını önlenmesine yardımcı olacaktır.
Yabancı bireylerin işlediği suçlar analiz edildiğinde, her üç suçtan birinin öğrenci izinli bireyler tarafından işlendiği ortaya çıkmaktadır. Öğrenci izniyle en çok suç işleyen bireylerin ülkesel dağılımına bakarak, doğru politikalar belirlemek zorundayız. Belirlenen ülkelerden, adamıza eğitim görmek için gelen, çok çalışkan ve parlak öğrenciler olmakla beraber, öğrenci vizesinin paravan olarak da kullanıldığı rakamlar tarafından desteklenmektedir.
Belirtilen uyrukların toplam nüfusa göre yoğunluğu önem taşımakla beraber, ilgili bakanlıkların suç dağılımını bilmeleri, izinlerin verilirken daha dikkatli davranılmasını sağlayabilir. Örneğin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışma izinlerini onaylarken ilgili ülke vatandaşlarına ön bilgilendirme formu sağlayabilir.
7598’in vakanın, 3407’si 22-28 yaş grubu, 1109’u ise 19-21 yaş grubu arasındandır.
Suç türlerinin analizi de önem taşımaktadır. Kapsamlı bir şekilde suç türlerinin analizi yapılarak, yol haritası belirlenmeli, ülkeye giriş prosedürlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Ülkeye öğrenci statüsü ile gelen, uyuşturucu, fuhuş ve insan kaçakçılığı mağduru olan bireylerin de olduğu unutulmadan, kralın çıplak, kasırganın yaklaştığının farkında olarak hareket etmemiz gerekmektedir.
‘16 yıldır öğrenci izni ile ülkede paravan hayat süren’ bireyin tespit edilmesi, Uluslararası Öğrencilerin Sesi (VOIS) grubunun araştırmasında ‘Öğrencilerin sadece %16,8’i Kıbrıs’ın kuzeyini başkalarına tavsiye ediyor’ oluşu kırmızı alarmın iki farklı açıdan yansımalarıdır.
Ülkemize gelen her bir bireyin bedensel ve zihinsel sağlığı bizlerin sorumluluğundayken, aynı şekilde onların ülkeye uyum sağlayarak yasa dışı davranmaması da elzem önem taşımaktadır.
Bu yazı, toplumsal barış ve huzur içinde yaşayabilmek adına, mevcut resmin çekilmesine ve ülkemizdeki yabancı nüfusun uyum ve sükûnet içinde yaşayabilmesi için belirlenecek olan yol haritalarına katkı koymak için yazılmıştır.
Daha kapsamlı analiz yapılması için ilave bilgiler talep edilmiş olup, öneri, eleştiri ve tartışmaya açıktır…