Bayramdan sonraki ilk mesai günü bugün.
Kamu için ilk mesai günü tabii çünkü özel sektörde bayramda çalışmaya devam etmek isteyenler gibi zorunlu olarak çalışmak durumunda kalanlar da vardı.
Bir yandan bayramda çalışanları görünce üzülürken diğer yandan bayram günlerinde alışveriş, restoran ve otel gibi yerlerde para akışının devam etmesi ekonomi açısından da olumlu diye düşünülür.
Yani herkesin tatil yapması, her yerin kapanması gibi bir durum söz konusu olamaz.
Birileri çalışırken birileri tatil yapacak, eğlenecek… Birileri para kazanırken birileri o parayı ödeyecek.
Ne kadar kapitalist bir söylem olarak görünse de içinde yaşadığımız sistem böyle yürümek zorunda.
Kaldı ki birileri eğlenirken çalışmak zorunda kalanların da eğlenecekleri zamanları ve olanakları hazırlayabilmenin çarelerini bulabilelim.
***
İki senedir evlerde kapalı kalan, kucaklaşmayı unutan, işlerini kaybeden, işyerlerini kapatmak zorunda kalan insanlarımız pandeminin etkilerinin azalmasıyla yeniden hayata tutunabilmenin yollarını arıyorlar.
Tabii ki bizim memleketteki olanaksızlıkların içinde çareyi ne kadar yakalayabilirsek o kadar tutunabileceğiz hayata…
***
Hayata yeniden dönüşün görüntülerini gördüğümüzde seviniyoruz… Bayramın ikinci günü Yeşilırmak (Limnidi)’taydım. Çilek zamanının son ayının bayram günlerine denk gelmesiyle Yeşilırmak panayır yeri gibiydi. Yolların yoğunluğundan arabalar zorlukla ilerlerken, çilek tarlaları insanlarla dolu, bölgedeki restoranlar ise müşteri yoğunluğuna zorlukla hizmet verme telaşındaydı.
Zamana yayılan bir süreçte hizmet alıyor, yemeğinizi beklerken canınız sıkılabiliyor ama iki seneden sonra insanların para kazandığını görmek, ilişkilerin yoğunlaştığını izlemek keyfiyle toleranslı olabiliyorsunuz.
Neredeyse yerinizden kalkıp yardım etmek bile isteyebilirsiniz o canlılığın devamını sağlayabilmek için…
Çilek tarlaları ha keza…
Geçtiğimiz yıl gittiğimde tarlalar boş, insan yok, çilek üreticileri otellerin de kapalı olması nedeniyle ellerinde kalan çilekleri için üzülüyor, maliyetlerini karşılayamadıkları için örneğin bu yılı düşünüyorlardı.
Bu yıl tarlaya girip toplayacağınız çilekleri koyacağınız kap için sizden 60 TL istiyorlar, oysa geçtiğimiz yıl 30 TL’ydi.
İtiraz etseniz de fahiş oranda artan mazotun parasını hatırlatıyorlar size… Karşı çıkamıyorsunuz, iniyorsunuz tarlaya… Geçmiş iki sene aklınıza geliyor, “destek şart” diyorsunuz.
“Destek şart” tamam da toplumun genelini de düşünüyorsunuz o arada… Herkese “destek şart.”
Peki ama nasıl?
Var/yok hükümetle topluma destek nasıl sağlanabilir ki!
Kendilerini düşünmekten başka gaileleri olmayan insanların toplumun galesini düşünmeye vakitleri olmadığını, zaten niyetleri de olmadığını biliyoruz zaten.
***
Şimdi ne olacak?
Bayram bitti, Tatar hükümeti kurmak için yeniden görevlendirme yapacak mı, yapacaksa yeniden Sucuoğlu’na mı görev verecek, başka bir UBP vekiline mi, CTP Genel Başkanı Erhürman’a mı yoksa erken seçim hükümeti modeli mi arayacak?
Tatar böyle bir şey yapar mı yoksa gelecek talimatları mı bekleyecek?
Birileri birilerini mi işaret edecek Tatar’a?
Ankara’da yeni bir model, yeni bir strateji mi belirlendi bu bayram süresinde? Bugünden itibaren her ne olacaksa bu, bu süreci mi yaşayacağız?
Dün itibarıyla bunu bilemiyorduk, bugün öğrenir miyiz göreceğiz ama bayram günlerinde bir şeyleri dinledim UBP’ye yakın kesimlerden… Tayyip Erdoğan’ın UBP içine müdahalesinden rahatsızmışlar. O kadar ki neredeyse UBP dışındaki partileri ve çevreleri suçlayacaklar…
Neden? Buna karşı durmadıkları için… Neredeyse utanacaktım! duyarsız kaldık diye!..
Oysa ki örneğin UBP Kurultayı’nın iptal edildiği, adayların geri çektirildiği, Sucuoğlu’nun o dönemde Başkan olmasının engellendiği süreçte sadece bir kişi bile olsa UBP içinde tepki koyanı görememiş, duyamamıştık.
UBP’ye de, Sucuoğlu’na da UBP dışındaki partiler, özellikle CTP, TDP gibi partiler demokrasi adına sahip çıkmışlardı.
Biz de yazmış, çizmiştik, eleştirmiş ve tepki koyulmasını istemiştik.
Şimdi son gelişmelerle birlikte bu müdahale fark edilmişse UBP içinde, hiç yoktan iyidir.
Geç kalınmış olsa bile.