CTP'liler...
Yok yok 'sesleniş'im vekile, başkana, sekretere, merkez yönetime, parti meclisi üyesine falan değil...
'Apoletsiz' partiliye !..
Çok daha geniş bir çoğunluğa yani...
‘Temsil’ edilenin doğrudan kendisine...
Çünkü ‘sahiplenin’ dedikleriniz giderek ‘sahip’leştikçe...
Biliniz ki anahtar sizde !..
***
Son dönemlerde partinin 'seçilmişler’i çok fazla konuşuyor...
Hiç seçici davranmadan, "yeridir, saatidir" gözetmeden, o program senin, bu mikrofon benim, ‘laf ishali’ fena gidiyor...
TV, radyo, gazete, sosyal medya, kahve, meydan, cadde, köşe....
'Polemik'ten beslenen bir halet-i ruhiye.
İmalı sözler, teoriler, iğnelemeler...
'Ön yargılar' ve ‘güvensizlikler’ diziliyor üst üste, büyüyor, büyüyor...
Sonra 'devriliyor' herkesin üzerine...
***
Hep konuşuyorlar, siz dinliyorsunuz...
Oysa tam tersi olmalı...
Siz konuşmalısınız!
Ve onlar dinlemeli...
***
Bir diğerinin ‘eksiğini’ ya da ‘açığını’ tamamlamak ve ‘takım’ olmak yerine...
‘Yoldaşına karşıtlık’ üzerinden kendini var etme odaklı bir ‘akıl tutulması’ var...
Parti içindeki ‘güç gösterisi’ partinin ‘gücünden’ önemli oluyor git gide!
***
Konuşuyorlar, konuşuyorlar...
Görevde olan, ayrılan, vakt-i zamanında ‘susan’, öne fırlayan, geride kalan, öbekleşen ayrımsız konuşuyor ha bire...
Kendilerini ‘var eden’ hareketi ‘yoksullaştırdıklarını’ hiç düşünmeden...
Konuşuyorlar...
Ve siz dinliyorsunuz!..
“İzin vermeyiniz” onca insanın birbirini kırmasına, dökmesine, ezmesine...
***
Siz konuşunuz, onlar dinlesinler...
Siz eleştiriniz... Siz sorgulayınız...
Ve her kim ki kendi ‘yoldaşına’ çeviriyorsa ‘ok’u , tutunuz o ‘yay’ı...
Hatırlatınız ki "kartalı yaralayan kendi tüyünden yapılmış oktur” gerçekte.
***
"CTP”nin de ötesindedir aslında mesele.
Çünkü bu ülkenin barış yolunda, insan hakları koşusunda, demokrasi soluğunda CTP'ye ihtiyacı vardır...
CTP değil sadece...
Ülke de ‘eksilecektir’...
Eğer birileri bu gidişe ‘dur’ demezse...