Büyük ümitler ve umutlarla başlayan KTFF ile KOP arasındaki görüşmeler, hala daha ülke futbolunun önünü açacak nitelikte herhangi bir açılım yapılmadan durağanlığını sürdürüyor.
FIFA başkanı sayın Joseph Sepp Blatter’in himayelerinde atılan imzalar, Kıbrıs Türk futbolunun gelişmesini, kalkınmasını içermesine rağmen, maalesef bir arpa boyu ilerlemeden yerinde saymaya devam ediyor.
Rum yetkililer, her fırsatta, Zürih’te atılan imzalara sadık kalınması şeklinde beyanatlar verirken, imzalanan metne, bugüne kadar bağlı kalınmadığına vurgu yapıyorlar.
Aslında Zürh’te atılan imzalarda sonra, ülke futbolunda gözle görülür önemli değişiklikler olmadı. Bırakın olmasını, ülke futbolunda önünü açacak her hangi bir girişim de yapılmadı veya yapılamadı. Sadece yüzeysel açıdan temas ve toplantıların dışında, futbolcu, kulüp ve milli takımımızı içeren elle tutulan hiç bir adım atılmadı.
Futbolun oynanmadığı dönemlerde, her iki federasyonun da daha etkili görüşmeler yapması gerekirken, her ikisinin de yaz uykusuna yattığını görüyoruz. Metine atılan imzalardan sonra, ilgili maddelerin altının doldurulması için hangi adımlar atıldığını bilen varsa bizlere de anlatsın.
Görüşmelerin başlatılmasında önemli görev üstlenen Champagne de, uzun bir süredir ortalarda yok. O da kendi işinin yani FIFA başkanlığının peşine düşmüş, Kıbrıs futbolundaki çözüm girişimini rafa kaldırmışa benziyor.
Bu konuda kendisine hak vermemek mümkün değildir. Bir yandan dünya futbolunun patronluğuna soyunacaksınız, dünya futbolunda ileri gelen ülkelerle görüşüp oy istemek için lobiler oluşturacaksınız, (tabi bu bağlamda KOP başkanının da oyuna ihtiyacınız olacak) diğer yandan da Kıbrıs’taki sorunla ilgili çözüm üreteceksiniz. Bu tabiatın kanununa da aykırı bir durumdur.
İmzaların atıldığı ilk günleri hatırlıyorum da, her iki tarafın heyecanı ve samimiyeti dünya spor kamuoyunu bile ayağa kaldırmıştı. FIFA’nın resmi internet sitesinde günlerce bu imzalara yer verilmiş, atılan adımların olumlu olduğu konusunda çeşitli yorumlar yapılmıştı...
Bugün bakıyorum da her iki tarafta da, ilk zamanlarda yaşanan sıcak ilişkilerden uzaklaşmış. Rum tarafı (KOP) sezon sonu yapılan ödül töreni gecesine KTFF başkanını ve yetkililerini davet etmemiş. Bırakın davet etmeyi, konuşmasının içerisinde federasyonlar arasında yaşanan ilişkinin hangi noktada olduğundan bile söz etmemiş. Hadi gizlilik ilkesine riayet edip bir şey söylememiş olduğunu kabul edelim. O zaman neden davet etmemiş? Bu davranış, iki federasyon arasında net bir ilerlemenin olmadığını göstermiyor mu?
Zaman her şeyin ilacıdır derler ya, iki yıl önce başlatılan ve “spora siyaseti katmayacağız” sloganı ile yola çıkan her iki başkan, bugün siyasetin baskılarına boyun eğmek zorunda kalmışlardır.
Belli ki bu ülkede siyasilerin istemediği hiç bir şey sonuca bağlanamaz. Sadece umut pompalanır, sırtlar sıvazlanır, günün heyecanına göre demeçler verilir, herkesin duymak istediği şeyler söylenir, fakat Kbrıs sporu için sonuç değişmez ve herşey eskisi gibi devam etmeye mahkum kalır.
Yaşanan bu olaylar, sadece kurumlar ve kişiler arasında yaşanan kırgınlıklar ve tartışmalara sebebiyet verir. Bunun sonucu olarak de ülke sporu yara almış olur.
Bakınız, bugün Sertoğlu ile Denktaş arasında yaşanan huzursuzluğun nedeni, Futbol Federasyonu’nun metnin onayı ile ilgili kulüpleri olağanüstü genel kurula çağırdığında, Sayın Denktaş, bu metne hayır denilmesi için kulüplere çağrıda bulunmuştu. Ancak külüpler, hep birlikte sürece destek beyan edince aralarına bir soğukluk girmişti. Bugünkü huzursuzluğun sebebi bu değil midir?
Maalesef ülkemizin gerçekleri bunlar. Doğru dürüst bir spor politikamız olmadığı sürece, her federasyon başına buyruk hareket ettiği sürece, ne kadar özerk bir kurum olduklarını iddia etseler de, tamamen siyasilere bağlı kuruluşlar oldukları gerçeği net ve kesindir. Bütün bu gerçekler ortada dururken millete umut pompalamanın ve macera aramanın bir alemi yoktur.
Herkes şunu kesin olarak bilmelidir ki, Uluslararası Hukuk’un dışında olduğumuz sürece, yapacağımız bütün girişimler sonuçsuz kalacaktır. Kıbrısta bir çözüme ulaşılmadığı sürece, tıpkı KTFF’nun yaşadıkları gibi, umut ve ümitle başlayan tüm girişimler, saman alevi gibi parlayıp, süreç içerisinde sönmeye mahkumdurlar.