Surlariçi’ne ‘yeni bir umut, yeni nefes olsun’ diye…

Surlariçi’ne ‘yeni bir umut, yeni nefes olsun’ diye…

 

 

Didem MENTEŞ

Ülkemizin başarılı mimarlarından ayrıca Tarihi Binalar Koruma Uzmanı Çise Tunççağ, Lefkoşa Surlariçi’nde yıkılmaya yüz tutmuş binalara yeniden hayat vererek farklı konseptler yaratıyor. Bunlardan biri de 11 adet burçtan oluşmuş olan Surlariçi bölgesinin merkez noktasında olan ‘Bibliotheque’…

Ülkemizde korunması ve yaşatılması gereken birçok tarihi ve kültür mirası bulunuyor. Özellikle Başkent Lefkoşa’da bulunan yapılar bu binaların başını çekiyor. Surlariçi’nde son yıllarda yıkılmaya yüz tutmuş binalar bazı işletme sahipleri tarafından yeniden yaşam bulurken, kimi binalar da dernek ve sivil toplum örgütleri tarafından çeşitli amaçlar için kullanılıyor. Eski binalara hayat veren işletmecilerin yanı sıra bu binaların projelerini üstlenen mimarlar da kariyerleri açısından iyi bir referans sağlıyor. Bu fırsatı yakalayanlardan biri de Yüksek Mimar Çise Tunççağ… Yüksek mimar olması yanında farklı olarak Tarihi Binalar Koruma Uzmanı olarak görev yapıyor Tunççağ… Genç yaşında ülkedeki birçok başarılı projede imzası bulunurken, en son projesi ise eğlence hayatına hızlı ve kaliteli bir şekilde giriş yapan ‘Bibliotheque’ oldu. Bandabuliya (Belediye Pazarı)’nın hemen yan sokağında bulunan ve harabe bir halden muhteşem bir eğlence merkezine dönüştürülen Bibliotheque, Cybross Ltd’in yatırımıyla, Çise Tunççağ ve mimar Buse Işık’ın imzasıyla Surlariçi’ne ‘yeni bir nefes…” oldu.

MİMARLIK VE İÇ TASARIM BİR ARADA…

Farklı konseptiyle gençlerin ilgi odağı olan ‘Bibliotheque’de görüştüğümüz Çise Tunççağ, hem Surlariçi’ne yeni bir umut ve nefes kazandırdığı için hem de kaliteli bir işe imza atmasını ADRES Kıbrıs okuyucularıyla paylaştı. 2007 yılında DAÜ’yü bitiren ve ardından Tarihi Binaları Koruma Uzmanı Mimar Özge Ö. Eminoğlu’nun yanında bir yıl çalışan Çise Tunççağ, birçok tarihi binayı düzenleme ve restore projelerinde yer aldığını aktardı. Bu çalışmalardan keyif alması üzerine İngiltere’ye giden ve bir yıl Tarihi Binaları Koruma üzerine master yaptığını söyleyen Tunççağ, ülkeye döner dönmez kendisini farklı proje çalışmalarında bulduğunu dile getiriyor. Mimar Tunççağ, bu projenin tamamlanması ardından Live In Mimarlık ve Tasarım Ofisi’ni hizmete koyarak hem mimarlık çalışmalarını hem de iç mekan tasarımlarına farklılık yaratmak adına çeşitli ürünlerin satışını yapıyor.

SURLARİÇİ’NE YENİ BİR NEFES…

Liman Otel ve Malpas Casino gibi bazı projelerin inşaatlarında imzası bulunan Tunççağ, genç yaşında oldukça iyi işlere imza atmış durumda. Uzmanlığı bakımından Surlariçi’ni canlandırmayı kendine hedef koyan Yüksek Mimar Çise Tunççağ, ‘Yeni bir umut, yeni bir nefes olsun diye’ çıktığı yolda yavaşça ilerliyor. Projeleri arasında en son olarak Bibliotheque isimli eğlence merkezi geliyor… Tunççağ, Cybroos Ltd. yatırımıyla harabe bir halden muhteşem bir eğlence merkezine dönüştürülen Bibliotheque’in projesini 2 yıldır sürdürdüklerini ve projenin inşaat, elektrik ve mekanik mühendislerinin de bulunduğu ve projenin son döneminde İç mimar Batu Palmer’in de katkı koyduğu geniş çaplı profesyonel bir ekiple yürütüldüğünü belirtti. Projeye bölge esnafından sokaktaki çocuklara kadar herkesin büyük emek harcadığını söyleyerek, işletme sahipleri Erdoğan Şeniz, Yücem Şeniz ve Çetin Şeniz’e kendilerine güvenerek böylesine güzel bir proje imkanı verdikleri için teşekkür etti.

“11 ADET BURCUN MERKEZ NOKTASI”

Çukurova Ajansı’nın da sağladığı alınan hibe doğrultusunda eski binaya hayat verdiklerini aktaran Çise Tunççağ, hibe konusunda da koordinatörlüğü yürüttüğünü ifade etti. İç tasarımında tarihin yapı ve dokusunun yanında modern yaşamın renklerinin sunulduğunu belirten Tunççağ, “binanın Bandabuliya tarafına bakan Güney cephesinin köşesi, Güney tarafı da dahil olmak üzere 11 adet burçtan oluşmuş olan Lefkoşa Surlariçi bölgesinin merkez noktası olmasıdır. Dolayısıyla binamız tüm mimari değerlerinin ve içerisinde oluşacak olan fonksiyonların yanı sıra, henüz tarafımızdan hiçbir müdahale yapılmaya başlanmadan dahi yalnızca bu sebepten dolayı bile ziyaret edilmeye değecek bir öneme sahiptir” dedi.

“GEÇMİŞ ÖZÜYLE KORUNUYOR”

AB’de tarihi eserler konusunda gözetimlerde bulunan Tunççağ, 1930’lara ait bu binanın yapılarını özünü koruyarak yapmanın kendisi için bir görev olduğunu ifade etti. “Hiçbir parçayı heba etmemeye çalıştık” diyen Tunççağ, "1930’lu yılları korurken 2014 yılını da ilerisi için korumak istediğini bu nedenle birçok uygulama işlemlerinde titizlikle davrandıklarını aktardı. Tunççağ, “Tarihi taş yapıya uygun olabilmesi için binanın birçok yerinde doğal bir malzeme olan ahşabı kullanırken bunun yanında taş ve ahşaba tezat bir şekilde mekanda doluluk boşluk oranı ile birlikte şeffaflığı sağlamak adına mekanın bir çok yerinde camı da kullanmayı tercih ettik. Binamızı modernize ederek ama mevcuda da saygı duyarak böyle bir kompleks bina oluşturduk. Binamızın neresinde oturursanız oturun merkez odak noktası olan alanını her yerden görme imkanı sağlayabilmek icin sende katları özellikle ‘U’ şeklinde tasarladık” dedi. Tunççağ, “Projenin içeriği ve fonksiyonları gereği, örneğin; mutfak ve servis alanları, restoran-bar-kütüphane alanları, canlı müziğin mümkün olabileceği sahne alanı, çeşitli zamanlarda atölye çalışmalarının yapılabileceği kültürel ve sanatsal aktivitelerin mümkün olabileceği alanlar gibi yapmış olduğumuz alternatifli mimari çalışmaların sonucunda, mekan içerisinde hem fiziksel hem de görsel geçişi sağlamayı öngördük” dedi.

“HEM FİZİKSEL HEM DE GÖRSEL GEÇİŞİ SAĞLADIK”

Tunççağ, şöyle devam etti: “Mekan içerisinde hem fiziksel hem de görsel geçişi sağlamayı öngördüğümüz doğrultuda yığma duvar ve kolonlarıyla dönemin tarihini, kültürünü, sosyal ve ekonomik hayatını simgeleyen dönemin yapı malzeme ile tekniklerinin yanında, mevcut tarihi doku ve karaktere saygı duyarak fakat aynı zamanda hep aynı malzemeleri kullanmak yerine, yıllar sonra bakıldığında kendi yapılmış olduğu dönemi ve çağı simgeleyebilmesi adına günümüzün teknolojisi ve imkanlarını kullanarak çelik güçlendirme sistemi kullanıldı. Ayrıca taş dokuların yanında kullanıp, hiçbir şekilde kaplanıp gizlenmeden, aksine dönemler arası farkı vurgulamak istercesine, mat siyaha boyanmış olan çelik kolon ve kirişler ile geçmişin aynası önünde çağdan ve aykırı duruşuyla geleceğe de ışık tutan bir tutum sergilendi. Ayrıca havalandırma, ısıtma ve soğutma sistemi kanalları, elektrik tesisatı boruları düzenlenmiş ve yine binanın strüktür olarak nasıl çalıştığı çelik elemanlar ile net bir şekilde sergilendiği gibi havalandırma sisteminin mat siyaha boyanan kanalları da elektrik boruları da hiçbir şekilde gizlenmek istemeden mekan içerisinde ziyaretçilere çağımızı temsilen sergilenmektedir.”

“SURLARİÇİ’NDEKİ YAPILAR HAK ETTİĞİ GÖRSÜN DİYE”

Tunççağ, gelecek için geçmişin izlerine ihtiyaç duyulduğu bilinciyle, dünyada tarihimize ve kültür mirasımıza saygı duyarak ve aynı zamanda günümüzün de bir gün geçmiş olacağını bilip, geleceğe de ışık tutmaya çalışarak, tasarlamış oldukları binanın tüm Surlariçi’ndeki değerlere hak ettikleri değerin gösterilebilmesini umut ettiğini söyledi.

İLERİKİ PROJELER

Çise Tunççağ, ileriki projelerinden de söz ederek, Büyükhan’nın arka kısmında bulunan ‘Lefkoşa Yer Bilimler Müzesi’ni hayata geçirmek olduğunu aktardı. Lefkoşa Yer Bilimler Müzesi’nin proje sahibinin Maden, Metalurji ve Jeoloji Mühendisleri Odası olduğunu aktaran Tunççağ,  projenin onayını aldıktan ve yasal süreçler tamamlandıktan sonra 6 aylık bir sürede projenin uygulamasını bitirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Tunççağ, eski binalara sahip çıkılması ve yenilenmesi konusunda tüm ilgili kurum ve kuruluşların elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyerek, tarihi bina cephelerindeki bilinçsiz müdahale ve tabela kullanımlarına dikkat çekerek, tarihi binalara gereken önemin verilmesini istedi. Bu binaların doğru şekilde fonksiyonlandırılarak yeniden hayat bulabileceğini söyleyen Tunççağ, eski eserleri korumanın sadece yasalarla ölçülü kalmamasını, gerçeğe dönüştürülmesini istedi.

Dergiler Haberleri