Gazetecilik mesleğini anlatmak için kullanılan, beğendiğim özlü sözlerden biri şudur: “Doktorlar hatalarını gömerler, avukatlar asarlar, gazeteciler ise baş sayfaya koyarlar.” Son günlerde bazı Kıbrıs Türk gazeteleri için bunu “sürmanşete koyarlar” diye düzeltmek lazım belki de.
Birkaç gün önce bir gazeteci arkadaşım, bir gazetenin sürmanşetinin, Lefkoşa Türk Belediyesi için başlayan seçim kampanyası sürecinde Cumhuriyetçi Türk Partisi’ne (CTP) satıldığını, sürmanşete konulacak haberin Parti’den geldiğini ileri sürdüğünde açıkçası çok şaşırmıştım. Gazeteci arkadaşımın ismini verecek değilim. Nitekim, Afrika gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, 22 Kasım tarihli yazısında, bazı gazetelerin sürmanşetlerinde bir gariplik olduğunu yazınca ve üstelik, “yanıtlar belki” diyerek adımı da zikredince gazetelerin birinci sayfalarına yeniden bakma gereği duydum.
Yenidüzen yayın ilkeleri
Yenidüzen gazetesi, herkesin de bildiği gibi 1975 yılında CTP yayın organı olarak yayın yaşamına başladı. 2000’li yıllardan itibaren ise parti gazetesi kimliğinden fikir gazetesi diyebileceğimiz bir yayıncılık anlayışına evrildi. Gazetenin bugünkü editöryal yönetimi, parti gazeteciliği yapmadıklarını göstermek için ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler, Yenidüzen’in CTP yayın organı olduğu şeklindeki yaygın kanaati değiştirmenin pek kolay olmadığını da belirtmek gerekir. Geçen haftaki değerlendirmemde de belirttiğim gibi, ben gazetenin avukatı değilim. Hatalı gördüğüm uygulamaları eleştirmek gibi bir görevim var. Gazetenin yayın politikası, gazetenin web sayfasında ilan edilmiş olan, “yayın ilkeleri” çerçevesinde belirlenmiştir. Ben, değerlendirme ve eleştirilerimi bu yayın ilkeleri ışığında yapmaya özen gösteriyorum. Bu ilkeleri aynı zamanda “editöryal bağımsızlığın ilanı” olarak da görüyorum.
Sadece Yenidüzen değil
Önce, Şener Levent’in yazısından bir bölüm: “Günlük gazeteleri tarıyoruz. Birbirlerine amma da benziyorlar ha. Aynı haber. Aynı başlık. Aynı resim. Ve sayfada, hem de baş sayfada aynı yer… Sürmanşette. Her gün Kadri Fellahoğlu... Gelin, Yenidüzen okur temsilcisi Süleyman İrvan Bey’e soralım. Yanıtlar belki. Nedir bu? Bir haber mi? Yoksa ‘gizli’ bir reklam mı?”
Geriye dönük olarak Kıbrıs Türk gazetelerinin birinci sayfalarına yeniden bakınca, bazı gazetelerin sürmanşetlerinde CTP kaynaklı benzer haberler verdiklerini gördüm. Ayrıntıya girmeme ve örneklememe gerek yok sanırım.
Bir gazetenin sürmanşet dediğimiz alana reklam alması yadırganacak bir uygulama değil, ancak haber formatına bürünmüş reklam alması veya sipariş haber yayımlaması gazetecilik etiği açısından sorunludur. Bir gazetenin siyasal kampanya döneminde bir adayı açıkça desteklemesi, o adaya daha fazla yer vermesi “taraflılık” eleştirisine yol açsa da, Anglo-Amerikan gazeteciliğinde bunun çok örneği vardır. Sorun, bir adayın desteklenmesinde değil, yayımlanacak haberlerin nerede ve nasıl yayımlanacağına bir partinin karar vermesine izin verilmesinde yatmaktadır.
Haberin, editöryal bağımsızlık anlayışı gereği, gazetede ne şekilde değerlendirileceğine yazı işlerinin karar vermesi gerekir. Eğer iddia edilenler doğruysa, bu tarz bir uygulama, editöryal bağımsızlık anlayışıyla çelişmektedir.
Yenidüzen Yazı İşleri Müdürü Cenk Mutluyakalı’nın yanıtı
Bu söylentiden rahatsız olduğum için, Yazı İşleri Müdürü Cenk Mutluyakalı’ya bir e-posta göndererek, Yenidüzen’in sürmanşetlerinin CTP’den gelen haberlerle belirlenip belirlenmediğini sordum. İşte yanıtı:
“Süleyman hocam, mümkün mü… Elbette, CTP dahil, partiler, gazetelerin herhangi bir sayfası/köşesi için reklam anlaşması yapabilirler. Ancak; bu alan, reklam olduğu açıklıkla belli olacak şekilde kullanılır ki, kimi gazetelerle böyle bir anlaşma olduğunu görüyorum, farklı adaylar için… YENİDÜZEN’in bugünkü 23 Mart tarihli surmanşetinde ‘tavuk eti korkusu’ haberi ve ‘beyaz bir tavuk’ fotoğrafı var ki, sanırım, seçimlerde aday değildir (!) Bir gün önceki sürmanşet, üzücü, üç ölümlü kazadır, Türkiye’yle yapılan “protokol” haberidir… Daha bir gün önce, 7 belediye başkanın istifası ve güneydeki gelişmelere dair haberler vardır. Doğrusu, sadece tahminim odur ki, gazetelerimiz, kendileriyle reklam anlaşması konusunda daha ağırlıklı olan partilere, belki içgüdüsel olarak bir ‘teşekkür’ anlamında, haberlerine daha geniş yer verebilirler… Biz, seçim sayfalarımızda, tüm adayların haberlerine, her gün, ayrımsız yer veriyoruz. Ön sayfa düzenlemeleri de tümüyle editoryal tercihimizdir ki, kimi günler, o günkü gelişmelere göre hiç seçim haberi kullanmadığımız da oluyor. Ayrıca, YENİDÜZEN, siyasette ‘taraf’ bir gazetedir ancak çok seslilik, ifade özgürlüğü ve fırsat eşitliğini, gazetenin bütünü içinde önemsemektedir.”
Öncelikle sevgili Cenk Mutluyakalı’ya böylesine açık bir yanıt verdiği için teşekkür ederim. Benim görevim, bir söylenti varsa sorup yazmaktır. Diğer gazeteleri bilemem ama üstelik siyasette “taraf” olduğunu gizlemeyen Yenidüzen’de sürmanşetlerin başka yerlerde belirlendiğini söylemek için kanıta ihtiyaç var.
--------------------------------
Tavuk eti korkusu!
Toplum sağlığıyla ilgili olduğu için, gıda ürünlerine ilişkin olumsuz haberler dikkat çeker. Üstelik bu tür konularda kamu yararı da söz konusudur. Yenidüzen’de Meltem Sonay, bir başka gazetenin (Afrika) manşete taşıdığı bir konuyu ertesi gün detaylı biçimde yeniden işledi ve haberin birinci derece muhataplarıyla görüşerek iyi bir gazetecilik örneği sergiledi. Ancak bazı sorular yanıtsız kaldı.
Önce olayı anlatalım. Afrika gazetesi, 22 Mart tarihli ve “Biz yeriz onlar yemez” başlıklı manşet haberinde, Hacı Ali İşletmeleri’ne ait 4 tır dolusu tavuğun ihraç edildiği Suudi Arabistan’dan geri döndüğü, Arabistan’da yapılan tahlillerde tavukların sağlığa ayıkırı bulunduğu iddiasına yer verdi. Haberin dayandırıldığı bir kaynak yoktu.
Meltem Sonay, 23 Mart tarihli ve “Tavuk eti korkusu!” başlıklı haberinde birçok kaynakla konuşarak haberin doğruluğunu araştırdı. Hacı Ali İşletmeleri Direktörü Okan Hacı Ali, haberin doğru olmadığını, haberde adı geçen Arıç Lojistik isimli tır şirketiyle çalışmadıklarını ifade etti. Arıç Lojistik de gazetelere verdiği tam sayfa ilanda sadece meyve yükü taşıdığını beyan etti. Tarım Bakanlığı Müsteşarı Emirali Deveci, tavuk ihracatında herhangi bir geri dönüş olmadığını söyledi. Gümrük Dairesi Müdür Muavini Çetin Sanıvar da Afrika’da yayımlanan haberin doğru olmadığını ifade etti.
Bu kadar yalanlama yapılan bir haberin doğru olabileceğine ilişkin elimizde bir bilgi yok. Belli ki kaynağı Şener Levent’i yanıltmış görünüyor. Kaynağın açıkça yanılttığı durumlarda gazetecinin görevi o kaynağı açıklamaktır. Ya da haberin doğru olduğuna ilişkin daha ikna edici bilgilerle yeni bir haber yapması gerekecektir. Bu tür haberlerin, firmaların itibarını olumsuz biçimde etkileyeceğini, dolayısıyla kesin emin olunmadıkça haberin yayımlanmasının doğru olmadığını belirtmem gerekir.
Gelelim Meltem Sonay’ın haberine ve yanıtsız kalan sorulara. Birincisi, haberin kaynağı görülen Afrika gazetesine ve dolayısıyla Şener Levent’e ulaşmak ve haberinin arkasında ne kadar durduğunu sormak gerekirdi. İkincisi, gümrükte son günlerde geri dönen herhangi bir ihracat söz konusu muydu? Örneğin haberde adı geçen Arıç Lojistik’in taşıdığı ürünlerde geri dönüş olmuş muydu? Bu soru ilgili şirkete sorulabilirdi. Üçüncüsü, Hacı Ali İşletmeleri Suudi Arabistan’a tavuk ihraç ediyor muydu? İnternette yaptığım kısa bir araştırmada, Suudi Arabistan, 2005 yılında kuş gribini gerekçe göstererek Türkiye’den tavuk eti ithalini yasaklamış ve bu yasağı 2012 yılında kaldırmıştı.
------------------------------------------------
Yaratıcı manşet: Fırtına kırdı, geçti!
Yenidüzen gazetesi zaman zaman, gerçekten beğendiğim, yaratcı manşetlere imza atıyor. Gazetecilikte haber yazmak kadar, habere çarpıcı bir başlık bulmak da maharet istiyor. Bazen bir iki sözcük, anlatılmak istenen her şeyi anlatabiliyor. Tıpkı 23 Mart tarihli manşet habere atılan başlık gibi.
Normalde bu deyiş, “kırdı geçirdi” olarak kullanılır ve daha çok da “gülmekten kırdı geçirdi” olarak yazılır. Başlıkla ilgili tek sorun, haberin yayımlandığı gün fırtınanın henüz tam anlamıyla geçmemiş olmasında.