Çok da büyük bir “sürpriz”i yok aslında seçimin...
Büyük bir “ders”i var...
Ve aslında bu “ders” belki son 10 yıldır var da ısrarla anlaşılmıyor.
***
İkinci tura Eroğlu ile birlikte ya Akıncı ya Siber kalacaktı...
Sokağın nabzı sandığa yansıdı...
İlla ki ‘sürpriz’ varsa, hiçbir siyasi parti desteği olmadan ve adeta ‘sıfır örgütlenme’ ile Özersay’ın çıkışı oldu!.
***
Partilerin ‘sandık siyaseti’ çöktü.
Salt ‘seçim başarısı’ üzerine kilitlenmiş anlayışlar sürerse, bu çöküşün altında çokları kalacak...
Partilerin ‘sürer’ anlayışındaki ‘örgütlülük’ de avantaj olmaktan çıkıyor, bir ‘bariyer’e dönüşüyor giderek.
Böylece ‘parti etiketsiz’ çıkışlar çok daha kabul görüyor.
Çünkü ‘sürer siyaset’ içerisinde ‘örgütlü yapı’ dedikleri ‘arka bahçenin çitleri’ görevi yapıyor.
‘Örgüt’ adeta ‘örtü’ye dönüşüyor.
Tüm farklılıkları reddediyor, her eleştiri ‘saldırı’ gibi algılanıyor, dışarıdan ‘akıl’ aranmıyor!..
Örgüt, ya ‘didişme’ ya da ‘menfaat paylaşımı’ alanını anlatıyor.
‘Toplumsallık’tan uzaklaşan bir ‘biat’ kültürü geliştiriyor, böylesi bir ‘parti’ ve ‘örgütlülük’ yapısı.
Ve ilkesel temelde ortak mücadele yerine ‘örgüt’ün kendisini ‘mutlaklaştıran’ bir sonuç yaratılıyor.
***
Ufuk Uras ‘Başka Bir Siyaset Mümkün’ kitabında şunu der:
“(...) Sol şapkasını önüne koyarak düşünmeli, söyledikleri ile gerçekleşenleri karşılaştırmalı, aradaki nedenlerin farklarını kavramaya çalışmalı ve örgütlenme modelini tepeden tırnağa gözden geçirmelidir.
...
Gördük ki, lafla değil fiilen çalışma ve yaşama alanlarında gelişmeyen bir örgütlenme modeli solun fazla işine yaramıyor.
...
Parti binalarında laf yarıştırmayı, içe dönük kapalı devre bir solculuğu bırakıp yüzümüzü dışı dönmek zorundayız. Bunu başardığımız anda dışımızda koskoca bir dünyanın olduğunu göreceğiz...”
Tam da bunu anlayabilmektir mesele...
Umarım bu ‘ders’ alınır artık...