Sesinin yollarını tıkardı kimi sorular...
Susardı !..
O 'suskunlar' parmak uçlarına birikirdi usulca...
Sözcükler ekerdi evrene...
Sevdalar büyütürdü, gözlerindeki limana sığınan...
Bir umut edinirdi kendine...
Çocuksu...
Yol, sokak aklında tutamayan...
Kaybolurdu kendi sokaklarında, gönüllü...
* * *
Üryan bir gün doğumu, yutkunurdu maviyi...
Susardı!..
Sesler çiğ gibi boşalırdı bedenine....
Çığ gibi büyürdü imgeler...
Kayıp bir aşka şiirler yazardı...
Kaybolurdu 'telaşların' peşinde...
* * *
'Kurulmuş suskunun saati'...
Kırılırdı elbet...
Ahmet Telli yanılmış olamazdı...
Ve kibrit çakılmış karanlıklarda, tutuşurdu kelimeler...
Bir alev yükselirdi, yıldızların koynuna...
Sözcüklerin molozuyla yanardı gece...
Uyurdu...
Susarak...
Sessizce...
Unutamazdı...
* * *
"Sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar,
çözülüp gider(ken) çocuk gölgelerinde yazın..."
Gülümserdi Akgün Akova'ya...
Ve susardı yine...
Kirpiklerinde gizlenirken aşk...
Özenle korurdu lirik bir 'serçe'yi!
Avuçlarından beslenen...
* * *
Susardı!..
Bir yolculuk başlardı...
Kimseler duymadan...
Parmaklarının ucunda...
Sırılsıklam...