“Geri kalmış ülkenin süslü insanlarıyız” derim ben…
Yığınlarca insan “değişim”i ağzımızda sakız yapar ama her nerede değişim için adım atılmak istense direnç gösteririz.
Sıramızı bekleriz!
“Bu avanta, bu ayrıcalık, bu fırsatçılık düzeninde sıra bize de gelsin” diye.
…
Hep bir “mağdurlar” hali.
İllaki alacaklıyız sistemden…
“Haklarımız” var ama “sorumluluklarımız” yok.
...
Peki niye?
Zehir bu!
Ganimet zehri…
Yağma virüsü...
Geleni üleşme paraziti…
…
Sokağa çıktı muhabirlerimiz, rastgele insanlarla konuştu, gördüm ki gün geçtikçe uyananların sayısı artıyor.
Mesele “hükümetleri” değiştirmek değil.
“O gitsin, bu gelsin”le olmuyor.
Kafalar değişmeli, zihniyet…
“Barış gelmeli” diyorlar, “Bu köhnelik bitmeli” diyorlar, “Pek çok ezber bozulmalı…”
Yoksa!
“Yersizlik, yurtsuzluk ve erime”dir bunun bedeli!
Bu bedeli ödüyoruz birlikte…
Kütüphane
Sosyal belediyecilikte sanırım ülke yarımızın en iyilerinden biridir, Lefkoşa Belediyesi. Ancak altyapı, temizlik, kent disiplini ve standartlar açısından da en biçarelerden…
Çok kültürlülük adımlarında ve sosyal yaklaşımlarda ne kadar ileriyse; döküntü yolları, işgal altındaki kaldırımları, temizliğiyle de geridedir.
Eğriye eğri, doğruya doğru derim, ayrımsız…
Nihayetinde başşehir, kolay değil!
Üzerinden “buldozer” gibi geçmiştir “ulusalcı” dostlar…
* * *
Şimdi yeni bir uygulamanın müjdesi verildi: Sokak Kütüphanesi.
Çok güzel bir düşünce, umarım, hak ettiği değeri bulur.
Yine Lefkoşa Belediyesi’nin yakın zamanda hayatımıza kattığı “kedi evleri”ne tam anlamıyla hayran kalmıştım.
Biz de gazetemize istedik, sağ olsunlar, gönderdiler.
Kedilerimiz nasıl da sevdi, anlatamam.
* * *
Sokak kütüphanesi demişken, bir hatırlatma yapalım ki, kimsenin de hakkını yemeyelim.
Elbette Avrupa’da gördük, imrendik…
Buralarda Tufan hocanın projesiydi, ilk…
“Kütüphanecik” demişti, o dönem, henüz parti genel sekreteriydi.
İlki de Lefkoşa’da bir parkın karşısına yerleştirilmişti.
Sonra Dipkarpaz’a…
Şöyle duyurmuştu Tufan Erhürman:
“Kutuların anahtarı filan yok. Dileyen, dilediği zaman açıp, içinden bir kitap alıp okuyabiliyor. Kitabı çok beğenirse iade etmeyebiliyor. Ama prensip, iade edilmeyen kitabın yerine başka bir kitap bırakmak.”
* * *
Peki sonra?
İşte mesele de bu ya!
Yapmak yetmiyor.
Çok daha önemlisi işlerlik, süreklilik, denetim, korumak ve sahiplenmek…
Anahtar burada!
Özür dilemesini de bilmek
Önce yanlışını yaptı, sonra doğrusunu ve geriye hem medya, hem okur adına kocaman bir ders kaldı.
Hani “hatayı kabul etmek en önemli erdemdir” derler ya, gerçekten de öyle...
Çoğunlukla sözde kalır.
Bravo Kıbrıs Postası’na...
Utanmazın biri “yanlış bilgilerle” ortaya çıkmış, tümüyle yalan bir senaryo yazmış, güneydeki üniversiteyi kötülemişti.
Kıbrıs Postası’nı yanılttı, gazete de yeterince araştırmadan bu habere yer verdi.
Ve daha acısı hazırda bekleyen bilmemne.com’cu nice kopyacı bu yalanı çoğalttı.
Öyle de gerçekler eninde sonunda ortaya çıkıyor.
Gazete hiç evelemedi, gevelemedi, özür diledi.
“Söz konusu haber ile ilgili gazetecilik kurallarının işletilmesi bağlamında eksik davrandığımızı ve bunun neticesinde okuyucularımızı yanılttığımızı üzülerek kabul eder ve gerek University of Nicosia’dan, gerekse de okuyuculardan özür dileriz” gibi çok samimi bir açıklama yaptı.
Keşke, her yanlışın ardından, böylesi bir alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gösterebilse herkes…
Kıbrıs’ta “Türkiye yurttaşı” sayısı kaçtır?
Pek dikkat çekmedi, konuşulmadı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne muhalefetçe bir “soru önergesi” sunulmuş:
“Yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının sayısı nedir” diye.
Umut Erdem’in haberinden okudum, Hürriyet’te.
TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da bu soruyu yanıtlamış.
152 ülkeden rakamlar paylaşılmış.
Kıbrıs yok!
Ne kuzey var, ne güney!
Ne KC ne de KKTC!
Almanya’da 2 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı varmış örneğin, Fransa’da 700 bin… Ekvador’da dahi 100 varmış, Etiyopya’da 2 bin… Amerika’da 300 bin örneğin!
152 ülkede 5 milyon!
Peki Kıbrıs?
Yok!
Rakam mı bilinmiyor acaba yoksa yurt dışı mı kabul edilmiyor, merak ettim. Ya da buralı nüfustan fazla diye çekinmişler mi acaba?
Polise bu kez tebrik
Kimi zaman çok eleştirdiğimiz polise bir tebrik gönderelim.
Bu olağanüstü iklim koşullarında, telefon mesajları ile yapılan bilgilendirme son derece olumlu oldu.
Teşekkürler…