Suyu teslim etmek, müzakerelerde elimizi zayıflatır

Özyiğit, “Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın bilerek kapatıldığını, Ercan Havaalanı ile DAÜ'de üniversite öncesi kurumların devredildiğini, telefonun elden çıkarılmaya çalışıldığını, şimdi de tüm yerel su kaynaklarının özele devretme çalışması yapıldığını” savu

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Kıbrıs müzakerelerinde dönüşümlü başkanlığın görüşüldüğü bir dönemde, Kıbrıs Türk halkının kurumlarının tek tek elden çıkarılmasının, müzakere masasında Kıbrıs Türk tarafının elinin zayıflamasına neden olabileceği gibi, toplumun geleceği açısından da son derece tehlikeli bir durum yaratabileceğini söyledi.

Özyiğit, “Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın bilerek kapatıldığını, Ercan Havaalanı ile DAÜ'de üniversite öncesi kurumların devredildiğini, telefonun elden çıkarılmaya çalışıldığını, şimdi de tüm yerel su kaynaklarının özele devretme çalışması yapıldığını” savunarak, "Böylesi bir durumda insana sormazlar mı; suyunu, elektriğini, okullarını, havalimanlarını yönetemezken, hangi hakla dönüşümlü başkanlığı istiyorsunuz? Müzakere masasında dönüşümlü başkanlık gibi Kıbrıslı Türklerin gelecekteki siyasal varlığı için önemli konularda ısrar edebilmek için, kendi kurumlarımızı yönetmemiz hayati derecede önemlidir" dedi.

Su yönetiminin bu açıdan da önemli olduğuna vurgu yapan Özyiğit, su yönetiminin ülke kurumlarınca yapılmasının Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetmesinin doğal bir sonucu olarak algılanması gerektiğini vurguladı.

"Teslimiyet metni"
Konuşmasında su konusuna da değinen Özyiğit, TDP olarak suyun Geçitköy barajında merkezi yönetim tarafından satın alınıp, yerel yönetimlere satılması, tahsilatın da yerel yönetimler tarafından yapılması gerektiğini kaydetti.

Özyiğit, “tüm su kaynaklarını özele devredecek olan, fiyatı özelin belirleyeceği, devletin sadece seyirci konumda kalacağı, anlaşmazlık durumunda özel şirkete hiçbir yaptırımın uygulanmamasını” öngördüğünü belirttiği TC ile KKTC hükümetleri arasında uzlaşıldığı bahsedilen anlaşma metnini “teslimiyet metni” olarak niteledi. Özyiğit, "Biz bu anlaşmayı dayatma olarak görüyor, imza atacakları protesto ediyor ve tüm kesimleri direnişe çağırıyoruz" dedi.

Burhan: “Tekelleşme getirecek"

TDP MYK üyesi Mehmet Burhan da, toplantıda katılımcılara TC ile KKTC hükümetleri arasında uzlaşıldığı bahsedilen anlaşma metninin içeriği hakkında bilgi verdi.

Burhan, anlaşmayla birlikte, “KKTC Su İşleri Dairesi'nin, suyu Güzelyalı'dan özel şirkete devretmek kaydıyla TC'den satın alacağını, suyun belediyelerin depolarına kadar, TC Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yönetileceğini, KKTC'nin sadece denetim yetkisi olacağını, tüm içme suyu, yağmur suları ve atık sular (kanalizasyon) işletmesinin özel şirkette olacağını, tüm fiyatların şirket tarafından belirleneceğini, tüm ülkede tek tarife sistemi uygulanacağını, enerji santrali kurulması durumunda maliyetin yüzde 50'sinin faturalara yansıtılacağını, yerel su kullanımına artık ruhsat verilmeyeceğini, özel şirket yükümlülüklerini yerine getirmediği durumlarda kesin bir yaptırım olmayacağını, uyuşmazlıklarda ilk olarak İstanbul Tahkim Merkezi'ne başvuru yapılabileceğini” aktardı. Sözleşmeye bakıldığında suyun yönetiminin gerçekte KKTC'ye verilmediğini sadece kelime oyunu olduğunu savunan Burhan, "Su ve su kaynaklarının teslim edilmesi kabul edilemez, bu anlaşma imzalanma bir yana, görüşülemez bile" dedi.

Burhan, ülkenin suya ihtiyaç duyduğunu ancak yerel su kaynaklarının da devredilmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek, bunun tekelleşme getireceği uyarısında bulundu.

(TAK)

Siyaset Haberleri