Belediyelerimizin 2013’teki toplam geliri 300 milyon civarında iken giderleri 350 milyon dolaylarında olmuş. Gelirlerin 130 milyondan fazlası devlet katkısı. Gelirlerin giderleri karşılayamaması bir yana, sosyal sigorta, ihtiyat sandığı ve KIBTEK’e ciddi borçlar var. Sadece bankalara olan borçlar 50 milyonun üzerinde. Altyapı yatırımlarına neredeyse hiç pay ayrılamazken, bu alandaki ihtiyaç çok büyük oranda Türkiye tarafından karşılanmakta (2013’te 18 milyon).
Maliye kamu borçları ve diğer yapısal sorunlarla cebelleşirken belediyelerimizin mali sürdürülebilirliğini sağlamamız hiç de kolay olmayacak. 5-10 yıllık stratejik planlamalarla bunun altından kalkabiliriz ancak. Diğer yandan belediyelerimizin idari ve mali yönden yapısal gelişme kaydedebilmeleri büyük oranda üstlendikleri hizmetleri etkin şekilde yönetebilmelerine bağlı…
Etkin yönetim için bir hizmet alanındaki giderlerin o alandaki gelirlerden karşılanabilmesi, o hizmetin yurttaşlara uygun maliyetlerle sunulması, yatırım ihtiyaçlarının zamanında giderilebilmesi, idame, bakım, onarım gibi konularda zafiyet yaşanmaması gerekiyor.
Sokak aydınlatmaları tecrübesi gösteriyor ki belediyelerimiz vereceklerine ilişkin ilkesel tavırlar karşısında bocalıyor. KIBTEK’in alacaklarıyla ilgili kararlı bir tutum sergilemesinin ardından devlet kanun gücünde kararnamelerle tahsilât yetkisini belediyelerden alıp KIBTEK’e devretmek durumunda kalmıştı. Belediyeler geçmişte sundukları hizmetlerin karşılığını yurttaşlardan tahsil ettiği halde KIBTEK’e gerekli ödemeler yapılmadığından bugün KIBTEK belediyelerden bu alandaki alacaklarını yurttaşlarımızdan (yeniden) tahsil ediyor. Bu hizmet için katmerli bir ödeme yaptığımız halde ne bakım ve onarım ne de yeni yatırımlarla hizmetlerin kalitesinin artırılması söz konusu olabiliyor. Beceriksizliğin bedelini halk ödüyor.
Su konusunu da ele alırken siyasiler için en kolayı birtakım hassasiyetler üzerinden siyasi söylevlerde bulunmaktır. Zor olan ise bilgi saklamadan konuyu tartışmak ve bu alanda etkin bir yönetim sağlamayı gerçek manada hedeflemektir.
Su Dairesi’nin başarıyla belediyelerin depolarına kadar ulaştırabileceği suyun kullanıcılara etkin dağıtımı için bugünkünden yüksek olmayacak bir fiyatlandırmaya gidilmesi, hizmet kalitesini artırmak için altyapıların güçlendirilmesi, işletme, tahsilât, bakım, onarım gibi faaliyetlerin yeni teknolojilerle desteklenmesi gerekiyor.
Pek çok belediyemiz hali hazırda yetersiz olan gelirlerinin önemli kısmını su hizmetlerinden elde ediyor. Örneğin LTB’nin özkaynaklarının yüzde 20’ye yakını su gelirleridir. Bu gelirden mahrum bırakılmaları halinde çoğu belediyemizin anında çökeceği aşikârdır. Bu gerçeği göz ardı etmeden, yerinden yönetim ilkesine de zeval getirmeyecek biçimde su hizmetlerinin etkin yönetimini sağlamanın arayışı içinde olmamız şarttır.
Hiçbir yatırım yapmaksızın etkin su yönetimini fi tarihine erteleyerek aynen sokak aydınlatmalarındaki gibi rezilliğin diz boyunu aşmasını beklemek alternatiflerimizden bir tanesidir.
Bir diğer alternatifimiz günün gerçeklerini tehdit gibi algılayıp panik halinde su hizmetlerini “kaptırmamak” için sadece tahsilâtları etkinleştirmek adına hummalı bir çalışma içerisine girmektir.
En ideal alternatif ise 370 km. olan kanalizasyon altyapımıza 1600 km. daha eklemenin, su şebekelerinin eksiklerini belirli bir sürede tamamlamanın ve tahsilât oranlarını artırmak için akıllı sayaç sistemine geçmenin yöntemlerini ciddiyetle ve bir bütünlük içerisinde ele almamız, su kaynaklarımızın her damlasına sahip çıkmamızdır. Tüm bu yatırımların finansman bedeli 500 milyona yakındır ve mevcut koşullarımızda Türkiye’nin altyapı yatırımları için sağladığı yıllık 18 milyon tutarındaki katkılarla en erken 25 yılda öngörülen hedefe ulaşılabileceği görülmektedir.
Günümüzde ülkelerin eğitimdeki başarısını belirleyen PISA gibi uluslararası değerlendirme programları 15 yaşındaki çocukların finansal okuryazarlık düzeylerini de ölçmektedir. Bu çağda artık sadece duygulara hitap ederek ülkemizi yönetemeyeceğimizi bilebilmeliyiz. Suyun yönetiminde belediyelerimizin etkili bir role sahip olması bizim için ne kadar önemliyse, meselenin finansal boyutunu gözeterek bir planlama yapmamız da o denli zaruridir.