Dilara Topcan
İnsan her zaman sorumluluk almalı, hatta yüzde yüz sorumluluğun kendisinde olduğunu kabul etmeli. Bahane olarak başkalarını, kendi dışındaki her şeyi göstermekten de vazgeçmeli. Özellikle diyet ve kilo kaybı konusunda da…
Diyetimizi uygulamamıza ve dolayısıyla da kilo kaybımıza engel olduğunu düşündüğümüz türlü bahaneleri her gün kendi kendimize sunmaya devam ederiz. Bu bahaneler de genellikle ya havanın soğuk olmasıdır, ya bir yakınımızın doğum günü partisidir, ya yemek pişirmeye vaktimiz olmadığıdır, ya da iş yaşamımızdaki dengesizliklerdir. Aslında bunlar gibi daha birçok diyet engeli bahanemiz de cepte hazır beklemektedir… Bu bahaneler sayesinde her geçen gün kilolarımızla başbaşa kalmaya devam eder, bir de üstüne kilolarımızdan şikayet eder de dururuz… Peki çözümün bir tek ‘kendimizde’ olduğunun farkında mıyız? Kendimizi bahanelerle kandırmaktan vazgeçersek ne eşimizin, ne arkadaşlarımızın ne de işimizin kilolu olma halimizle bir ilgisi olmadığını görürürüz. Kısacası bu konudaki tek muhatap ‘kendimiziz’!
KİLO KAYBEDEMEME SEBEBİNİZ YALNIZCA ‘SİZSİNİZ’!
Sorumluluktan bahsetmişken genellikle doğum günü kutlamalarına katıldığımız zaman, ya da herhangi bir davette olduğumuzda bize sunulan yiyecekleri ‘mecburiyetten’ tüketmek durumunda olduğumuz bahanesiyle kilolanma ya da o hafta neden kilo kaybedemediğimiz durumunu açıklamaya çalışırız. Hatta tüm suçun bize ikramı sunanda ve ikram olarak sunulan böreklerde olduğu konusunda kendimizi bile ikna etmeye çalıştığımız olur! Halbuki bu durum ne kadar da mantıksızdır değil mi? Kısacası ne ikram edenin ne de tabaktaki böreklerin bir suçu vardır… Börekleri tüketmişseniz tüm sorumluluk sizdedir. O nedenle suçlayacak ya da suçunuza ortak olacak herhangi bir dış etken aramaktan vazgeçmelisiniz…
AH ŞU TABAKTAKİ BÖREKLER, BULGUR KÖFTELERİ, ZEYTİNLİLER VE HELLİMLİLER…
Zaten suç hep şu tabaktaki börekler, bulgur köfteleri, zeytinliler ve hellimlilerde… Bizim bir suçumuz, günahımız yok. Onlar bu kadar leziz olmasalardı biz de onları tüketmez ve kilolanmazdık değil mi? Halbuki göz görüp, can çekse de ‘irade’ devredeyse zihin öyle bir kontrol altına alınır ki, göz de görmez, can da çekmez olur… Kısacası kontrol yine ‘sizdedir’.
SAĞLIK PROBLEMLERİ…
Evet varolan birçok sağlık problemi de kilolanmaya ya da kilo kaybının yavaşlamasına neden olabilir. Yalnız bu noktada doktor ve diyetisyen işbirliğiyle çözüme ulaşmak yine mümkündür. Bu nedenle herhangi bir sağlık probleminin sizi bu konuda engellemesine izin vermeden önce uzmanlara danışın. Emin olun çok büyük bir oranla kilolarınızı kaybetmek adına bir çözüm ışığı bulabileceksiniz…
DİĞER BİR BAHANEMİZ ‘STRES’…
Kilo verememe sebeplerimizin en önde gelen sebeplerinden biri de yaşadığımız stresi öne sürüyor oluşumuz. Halbuki bu noktada öncelikle ‘Ben stresle başetmeyi bilmiyorum. Alkol ve yemek tüketerek stresimi anlık olarak baskılamaya çalışıyorum’ gerçeğini kendimize itiraf etmemiz gerekiyor…
Evet stresin yemek yeme durumumuzla yakından bir ilişkisi var. Stresli olduğumuz zamanlarda yemek yiyerek daha mutlu oluyor ve stresi anlık olarak baskılıyoruz. Halbuki bu noktada stresi baskılamak yerine nasıl azaltabileceğimiz ve nasıl kontrol altına alabileceğimiz konusu üzerinde durmamız gerekiyor. Bunu başarırsak stresi minimize edebilir, böylelikle stresin neden olabileceği kontrolsüz yemek yeme durumumuzun da önüne geçebiliriz.
BAHANELERDEN BİRİ DE “ARKADAŞLARA AYIP OLUR”…
Arkadaşlara ayıp oluyor, içkili bir mekandayız (haftanın 3-4 günü ickili mekanda olanlar mesela) içmezsem ayıp oluyor, arkadaşları eve davet ettik yağlı ve leziz yemekler hazırlamazsak ayıp olur, arkadaşların doğum günündeyiz pasta tüketmezsek ayıp olur vb. bahanelerle de sık sık karşılaşırız. Yani bir nevi arkadaşlara sorumluluğu yükler, sanki kilolu olma sebebimiz onlarmış gibi gösteririz. Ha tabii bir de ‘ayıp olmasın, kimse üzülmesin’ düşüncemizle ne kadar da başkalarını ve başkalarını üzmemeyi düşünüyor olduğumuzun da altyazı olarak altını çizeriz…
Aslında daha çok size ayıp olmuyor mu? Bu dünyada varlığını yalnızca bu beden içerisinde sürdürebilecek olan size ayıp değil mi? Evet arkadaşlarla olduğunuz zaman x yiyeceği y içeceği tüketecekseniz de en azından bahaneler olmaksızın ‘kendi isteğimle tüketiyorum’ diyebilin ve bu noktada yüzde yüz sorumluluğu alın. Kilo kaybetmek istiyor ve hala çeşitli ortamlarda diyetinizi bozuyorsanız da iradenizi güçlendirmeniz gerektiğiyle yüzleşin…
SEÇİMİMİZİ YAPALIM AMA ŞİKAYETİ DE BİR KENARA BIRAKALIM…
Kilolu kalmayı mı yoksa bir an önce ideal kilonuza kavuşmayı mı seçiyorsunuz? Yalnız seçiminiz ne olursa olsun şikayet de etmeyin. Tabaktaki börekleri tüketmeye devam ediyor, iradenize hakim olmamayı seçiyor, arkadaşlara ayıp olmasın bahanesinin ardına sığınıyorsanız kilolu kalmayı da seçiyorsunuz demektir. Farkındaysanız bu noktada kimsenin size zorladığı falan yok! Tamamen kendi özgür iradenizle seçiminizi uyguluyorsunuz. Bu noktada da kaybedemediğiniz ekstra kilolardan yana dert yanmayı sürdürmeniz de son derece mantıksız olacaktır. Özgür seçiminizi bu noktada kabullenişle yaşamayı seçmeli ve bu seçiminizle kilolu olarak kalıyor olduğunuz gerçeğini de kabul ederek bu konudaki her türlü şikayeti de bir kenara bırakmalısınız…
Hepimiz için sağlıkla ve sevgiyle dolu bir hafta olsun…