Üçüncü haftayı geride bıraktık.
İlk iki haftayı golsüz maçlarla geçmiştim.
Nihayet, yeni sezonun ilk gollerini önceki gün Girne 20 Temmuz Stadı'nda oynanan Doğan-Hamitköy maçında gördüm.
Golü gördüm görmesine de maçı izlerken, gözlerim yoruldu.
Stadın çevresinde reklam "tabellalarından" zaman zaman topun nerede olduğunu bile göremiyor insan.
Kulüplere yardım amaçlı takılan bu reklam "tabellacıklarının" yarattığı renk cümbüşü, sahanın yeşili ve oyuncuların forma renkleri ile birleşince maç izlemek bir işkence.
Yerleri değişmesi şart.
Kale arkalarına alınırsa teballalar, futbolun görselliği daha "net" olacak.
***
Doğan'ın yenilenmiş ve gençleştirilmiş kadrosu ileriye dönük bir yatırım.
Zamana ihtiyacı olan bir ekip kuruldu.
Ancak, bu ekibin zamandan çok, oyun sistemi oynama konusunda çalışması gerekir.
Özellikle defansının.
Üç maçta kalesinde 9 gol gören Doğan'ın, maç başına 3 gol yeme ortalaması hiçte küçümsenecek bir durum değil.
Teknik heyetin bu sorun üzerinde çalışması gerekir.
Aksi takdirde, sarı-lacivertliler sıkıntılı bir sezon geçirir.
***
Sankida Şampiyonlar Ligi'ndeyiz.
Ya da Dünya Kupası.
Maçların görüntülerini alamıyor kanallar.
İzleyemiyor kamuoyu.
Nedir ama paylaşamadığımız.
Topu topu toplasanız naklen yayın ve lig sponsorluğunun parası 150 bin TL'yi geçmez.
Futbol Federasyonu, bu konuda elini taşın altına koymalıdır.
***
Zidane ve Fenerbahçe
Bir gün Real Madrid, Fenerbahçe'yle maç yapmak için İstanbul'a gelecekmiş. Binmişler uçağa, Real Madrid'li oyuncular çok üzgün. Zidane sormuş:
- Ne o çocuklar yüzünüzden düşen bin parça?
Raul demiş ki:
- Ya abi Fenerbahçe'yle oynamayı hiç istemiyoruz.
Stata gelmişler. Hala millet surat yapıyor. Zidane demiş ki arkadaşlarına:
- Siz gidin İstanbul'u gezin, ben Fenerbahçe'yle tek başıma maç yaparım.
Bunu duyan arkadaşları sevinçten havalara uçmuşlar. Hemen İstanbul'u dolaşmaya koyulmuşlar. Real Madrid'li futbolcular maçın sonucunu öğrenmek için stada gelmişler. Maç yeni bitmiş. Skorboarda bakmışlar 1:1.
Gitmişler Zidane'yi kutlamaya, ancak Zidane sahanın kenarında; almış başını iki elinin arasına, ağlıyor.
- Niye ağlıyorsun, sen bütün takıma karşı tek başına oynadın ve maç berabere bitti. Bu mükemmel bir şey!
Zidane cevap vermiş:
- Eğer maçın 60. dakikasında kırmızı kart görmeseydim, farka gidecektim. Ben ona üzülüyorum.