“Sen de yoldan çıktın” dedi bir dostum.
Bir an ürktüm!
“Uzatıyorsun çok” diye devam etti.
“Bir solukta okurduk eskiden, tadında bırakırdın, şimdi yazdıkça yazıyorsun...”
***
Şairler o nedenle özeldir; az ve öz yazarak, düşüncenin sınırlarını aşarlar.
Hak verdim.
Köşemin boyunu aşmamak için çabalayacağım artık, söz!
***
Tadının kaçtığı zamanlardayız hayatın, emeğin, siyasetin, sokağın, dilin, toplumun...
Sözden çok “gürültü”nün kıymeti var!
Bir “öteki” üzerinden laf söylüyor çoğunluk, kendini, başkasının “yergisiyle” var ediyor.
Karşıtların kardeşliği yok artık!
Cazibesi var.
***
“Bir Zamanlar Kıbrıs” diye bir dizi yapmışlar, hiç ilgimi çekmiyor.
Tek bölüm izleyecek değilim.
“Bir Zamanlar Kıbrıs”tı...
“Şimdi Türkiye” demek isteyecekler muhtemelen...
***
“Bir zamanlar, evlerimizde, kapının üzerinde dururdu anahtar, gelen, açar girerdi içeri...”
Nereden bilecekler...
***
Bir zamanlar, insanların acısına saygı vardı, cenazesine, kaybına...
Siyaset olmazdı bunun üzerinden…
O kadar ucuz değildi henüz insanlık!
***
“Bir zamanlar Kıbrıs”ı mı merak ettiniz?
Yolda, sokakta, birbirini tanırdı herkes...
Kendi yurduna yabancı değildi kimse...
İradesine bu kadar uzak bakmazdı...
***
“Bir Zamanlar Kıbrıs”ta Meclis “sigara fabrikası”ydı; Maltepe, Gelincik, Bafra diye sigara markalarından damgalanan köylerin başkaydı isimleri... Anılar çiğnenerek kuşatılmamıştı henüz sokaklar...
***
“Bir Zamanlar Kıbrıs”ta biz çocuktuk iki kardeş, annebabam Kıbrıslı Rum arkadaşlarına bırakır bizi, Limasol’da bara giderdi, geceleri...
Hep de birbirimizi öldürmedik!
***
“Bir Zamanlar” bilmem de...
Şimdilerde...
Kıbrıs’ı “tadında” bırakırsınız umarım...
Tadı kaçtı.