Bir takım oynadığı maçta atak geliştiremiyorsa sıkıntı orta sahadadır.
Bir takım oynadığı maçta atağa çıkacağı pozisyonlarda hata yapar ve rakip aniden atağa kalkarsa sıkıntı büyüktür orta sahada…
Bunlar futbolun en temel unsurlarıdır.
Ve bu unsurları yerine “getiremeyen” iki takım vardı sahada.
Hamitköy ve Mağusa Türk Gücü.
Golsüz beraberlikle sonuçlanan maçın sonunda iki takımda sezonun ilk puanlarını kazandı.
Düz mantıkla kazanan veya kaybeden yok değerlendirmesi yapmak mümkün.
Hamitköy “kendi sahasında oynamanın verdiği avantajı” üç puana döndüremedi.
Ama puansız da kapatabilirdi haftayı...
Çünkü futbolun unsurlarını yerine getirmeyen bir takımdı.
Ne bir organize atak, ne bir kanattan akın, ne orta sahada üretkenlik.
Üstüne üstlük atak geliştirmeye çalıştığı anlarda hatalı paslar ve/veya gelişi güzel toplarda atak yeğen bir takım.
Kazanması imkansız denecek kadar kötü bir futbol.
Orta alanda Hamdi ve Yağış ofansif anlayıştan çok defansifti.
Aslında isimlerin nasıl oynadığından çok takımın nasıl oynadığı önemli.
Ve Hamitköy takım olarak iyi değil(di).
Aynı şeyleri MTG içinde gererli.
Rakibinden tek artısı, “bireysel yetenekleri yüksek olan futbolculara” daha fazla sahip olmasıydı.
Bu nedenle “az biraz” daha Hamitköy’den üstün göründü.
Ama futbol kalitesi anlamında, takım oyunu anlamında dünkü maçta sınıfı geçmez.
Biraz Sami kıpırdandı o kadar.
Geride Cemal Astan hatasız ve garanti oyunu bana göre maçın en güzel unsuruydu.
Uğur oyunda yoktu, Osman kayıptı, Conteh gezintideydi.
Bu bireysel düşüşlerin yanında sanki uyum sorunları vardı.
Birde MTG’nin gol yolarında etkisizliği, gol bölgelerine inmekte zorlanan, indiğinde de bu bölgelerde ne yapacağını bilen bir forvete ihtiyacı var.
İki takımın sanki antrenmandan çok, hafta içersinde maç oynamaları gerekir gibi bir hava estirdiler.
Takım oyunundan uzak bir görüntü verdiler.