2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, gelinen aşamada görüşmelerde liderlik sorunu yaşandığını ve göründüğü kadarıyla liderlik seviyesinde “sadece hasbihal yapıldığını” savundu ve görüşmelerde seviyenin düşürülmesinin süreci uzattığını ileri sürdü.
Mutabakatların masada olup olmadığının bile liderler tarafından konuşulmadığını öne süren Talat, “Bunları da mı temsilciler yapacak?” diye sordu.
Bu işin Rum lider Anastasiades’in hoşuna gitmiş olabileceğini belirten Talat, bu durumun ivedi çözüm isteyenlerce kabul edilmemesi gerektiğini söyledi ve “Bu gidişle sonuç alınmaz” dedi.
Talat, müzakerelerin derhal birincil düzeye çıkarılmasını istedi ve bunun atılacak ilk adım olması gerektiğini söyledi.
Ofisinden yapılan açıklamaya göre, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat katıldığı bir TV programında çeşitli konuları değerlendirdi ve soruları yanıtladı.
“Uyumsuzluk”
Bir hükümet krizinin olup olmadığıyla ilgili soruyu değerlendiren Talat, hükümette krizden çok uyumsuzluk olduğunu söyledi. Talat, hükümet kurulmazdan önce uyumun sağlanması için gerekli çalışmaların yapılmadığını, şu anda yaşanan sorunun Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) konusunda ortaya çıktığını belirterek “Demek ki önceden bütün bunların konuşulması gerekirdi” dedi.
Talat, anayasa değişikliklerinin de gündemde olduğunu hatırlatarak, başkanlık sistemine geçilemiyorsa çok partili parlamenter sistemin zaafiyetlerini ortadan kaldırmanın yolları üzerinde düşünmek gerektiğini kaydetti.
LAÜ ve DAÜ’nün bölge üniversitesiymiş gibi algılandığını belirten Talat, bu çerçevede yöneticilerin de o bölgeden seçilmeye çalışıldığını, halbuki üniversitelerin tüm ülkenin üniversiteleri olduğunu söyledi.
Demokratik üniversite
Başka bir soru üzerine Talat, DAÜ ve LAÜ gibi üniversitelere hükümetin atama yapmasının yanlış olduğunu, böylesi bir sisteme karşı olduğunu belirterek, daha demokratik ve kesinlikle siyaset dışı yöntemlerin bulunması gerektiğini söyledi.
Talat, “Üniversiteler bilim yuvalarıdır. Siyaset, oralarda bir bilim dalı olarak öğretilir, ülkede o anda egemen olan siyasi anlayış üniversiteleri denetim altına alamaz, almamalıdır” dedi.
Eroğlu’na eleştiri
Bir başka soru üzerine kendisinin UBP ile koalisyonun mümkün olabileceğini söylediği dönemlerde, UBP’nin Eroğlu’nun kontrolünde olmadığını söyleyen Talat, “bugün Eroğlu’nun bir bacağının birinde, bir bacağının da diğerinde olduğunu ve UBP ile DP’nin her ikisini de kontrol ettiğini” iddia etti.
Eroğlu’nun “iç politik entrikalarda başarılı bir siyasetçi olduğunu, hem muhalefette hem de iktidarda birer partisi olduğunu” savunan Talat, “Dünyada bunun başka bir örneği var mı?” diye sordu.
Öte yandan UBP’nin CTP için tabu olduğunu savunan Talat, bunun UBP için de geçerli olduğunu ifade etti. Talat, CTP Genel Sekreteri’nin UBP ile koalisyon konusundaki açıklamasına UBP’nin hemen olumsuz tepki vermesini buna örnek gösterdi.
Geçmişte DP’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın, UBP’nin de Eroğlu’nun kontrolünde olduğunu öne süren Talat, şimdiki durumda ise Eroğlu’nun her iki partiyi kontrolü altında tuttuğunu ileri sürdü.
Belediyelerde başarı
Talat, UBP ile DP’nin belediyelerdeki ittifakı hakkında da değerlendirmede bulunarak, UBP’nin birkaç tane dışında başarılı belediyesinin bulunmadığını, CTP’nin ise bunun tam aksine tüm belediyelerde başarılı olduğunu iddia etti.Lefkoşa Belediyesinin batmasının doğrudan doğruya UBP ile DP’nin eseri olduğunu da öne süren Talat, “Halk bunları görüyor” dedi.
UBP ve DP’nin seçim ittifakı yapıp birleşmeleri halinde oylarının artmayacağını söyleyen Talat, bu birleşmeye kızan sağ seçmeden oy kaybedecekleri görüşünü öne sürdü.
Talat, şiddete başvurmadan örgütlerin ve bireylerin düşüncelerini ifade edebileceklerini söyledi. Artık tüm dünyada ifade özgürlüğü dışında tutulan nefret söylemi ve ırkçılığın Kıbrıs’ta da kabul görmemesi gerektiğini ifade eden Talat, “Aksi halde Birleşik Kıbrıs’ı yaşatamayız, provokasyonlara yeniliriz” diye konuştu.
Kıbrıs sorunuyla ilgili soru üzerine de Talat, eskiden AB dinamiğinin olduğunu ve yaşanan süreçte Kıbrıs Türk tarafının aymazlığı yüzünden Kıbrıs Rum tarafının AB’ye girdiğini ileri sürerek, şimdi ise gaz ve güneydeki ekonomik krizden çıkış dinamiğinin olduğunu kaydetti ve şu anda her iki halkı çözüm yönünde motive eden koşullar olduğunu belirtti.
Bunların yanında olumsuzlukların da bulunduğunu belirten Talat, 2002’de Denktaş gibi “çözümü kabul etmediğini” iddia ettiği lider olduğunu, şimdi de “Denktaş ekolünün bir yeni versiyonunun bulunduğunu” savundu.
2003 yılında Annan Planının Kıbrıs Türk tarafınca reddedilmesinden sonra Kıbrıs adına katılım anlaşmasının Kıbrıs Rum lideri tarafından imzalandığını hatırlatan Talat, “Yoksa 2004 referandumunda Kıbrıs Rum tarafı BM planını rahatça reddedemezdi” diye konuştu.
(tak)