Talat’ın ‘havuz’u

Sami Özuslu

 

Yaz geldi.
Kavurucu sıcakların panzehiri, serin su…
Yani deniz…
Ya da havuz…
“Ne duruyorsun be?
At kendini denize”
demedi mi şair?
Denize atlamak lazım, evet…
Ya da havuza…
Şimdi tam zamanı!..

**

CTP’de Mehmet Ali Talat görevi devraldı, Parti Meclisi’ni çağırdı, Genel Sekreterini ve MYK’sını oluşturdu.
Sırada hükümet var…
Bir milletvekilini ‘Başbakan adayı’ olarak belirleyecek, Cumhurbaşkanı da muhtemelen o isme ‘hükümeti kurma görevi’ni verecek.
Hükümet kurma pazarlıkları yapılacak.
Hükümet programı, koalisyon protokolü uzun uzadıya tartışılacak.
Temel hedefler, vizyon, misyon, belli olacak.
Hangi parti kaç bakanlık alacak, hangi kurumların idaresi kime verilecek, hepsi karara bağlanacak, üzerinde uzlaşılacak ve o gün kabine listesi ‘Başbakan adayı’ tarafından Cumhurbaşkanı’na sunulacak.

**

Hükümetin CTP kanadından kabineye girecek isimleri, kurum yöneticilerini Talat, Başbakan ve –herhalde- MYK istişare içinde belirleyecek.
Zaten gerek PM’de oluşan tabloya, gerekse seçimsiz göreve getirilen MYK’ya bakılırsa, orta yerde bir ‘sessiz uzlaşı’ olduğunu sezmek güç değil…
Dolayısıyla hükümetin de –belki önceden konuşulmuş, geniş bir ekip arasında uzlaşılmış- bir isim tarafından kurulması ve hatta kabineye de önceden tespit edilen isimlerin girmesi söz konusudur.
Kuşkusuz bu isimlerin kimler olduğunu bilse bilse en iyi Talat biliyordur.
10 yıl sonra partinin başına geri gelen Talat’ın, uzunca bir süredir iç çekişmelerin ve kavgaların hüküm sürdüğü ve yıprattığı CTP’de ‘bütün ipleri eline alma’ eğiliminde olduğu anlaşılıyor.
Bunda “Partideki sorun liderlik sorunudur” diyenlerin ya da bu görüşün etkili olduğunu da not etmek gerekiyor.
Talat’ın, solun büyük partisinde adeta ‘birbirini yeyip bitirme’ niyetiyle davranan kesimlerin sulh ilan edebilmesini sağlayıp sağlamayacağını bekleyip görmek gerekecek.

**

Ve evet, bu arada yaz geldi.
Yakıcı sıcaklardan kurtulmak için serin sulara salıvermek lazım vücutları…
Masmavi Akdeniz’e…
Ya da havuza…
2004 başında ilk kez hükümet kurma görevi alan Talat, o günlerde bir ‘havuz’ oluşturmuştu.
‘Sulu havuz’ değildi ama o…
Serinletmiyordu pek…
Aksine, biraz terletiyordu bile!..
Ne ki, o ‘havuz’a atlayan atlayanaydı!..
O ‘havuz’un içine girmek için Arabahmet’te yola kadar uzayan kuyruklar oluşmuştu.
Kimler geldi, kimler düştü Talat’ın kurduğu ‘havuz’a kimler!

**

Dedik ya, havalar sıcak…
Serinlemek lazım…
‘Havuz’ kurulursa yine, kimler düşecek bu sefer içine bakalım yine…
Kimler kimler!..
Sahi, kurultayda yaptığı o sert ve anlamlı konuşmadan sonra Mehmet Ali Talat 10 yıl önceki hatayı tekrar eder, popülizme prim verir, şahıs-grup-zümre baskılarına, ahbap-çavuş-dönem arkadaşlığı kriterlerine göre mi şekillendirir kadrosunu?
“Ben-ben-ben” diyenlere ve yay gibi fırlayanların reklam-pazarlama-lobi faaliyetlerine göre mi yapar kabinesini ve diğer kamu yönetim kadrosunu?
Yoksa ‘yetenek’, ‘eğitim’, ‘birikim’, ‘vizyon’, ‘sağlam karakter’, ‘iş bilirlilik’ gibi akçelere göre mi?
CTP’ye ve Talat’a ‘havuzsuz günler’ dilerim…