TALATTAN EROĞLU’NA GÖNDERME

Talat: "Bazı çevreler Kıbrıslı Türk onurunu, kimliğini, Rum yönetimini kabul ederek eritiyorlar" İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Sim TV’de Damla Özel'in sunduğu Radyo Gazetesi programına katılarak Kıbrıs müzakerelerinden nüfus konusuna dek

 

 

Talat: "Bazı çevreler Kıbrıslı Türk onurunu, kimliğini, Rum yönetimini kabul ederek eritiyorlar"

 

 

 

İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Sim TV’de Damla Özel'in sunduğu Radyo Gazetesi programına katılarak Kıbrıs müzakerelerinden nüfus konusuna dek bir dizi gelişmeyi değerlendirdi.

EROĞLU’NA GÖNDERME: “AĞZINLA KUŞ TUTSAN HRİSTOFYAS SANA İNANMAZ”

Kıbrıs görüşmelerinde nüfus konusunun tamamen yanlış ele alındığını savunan Talat, nüfus sayımı konusunu Hristofyas’la kendilerinin de konuştuklarını, Hristofyas’ın BM gözetiminde ve eş zamanlı nüfus sayımı istediğini kaydetti. “Nüfus sayımı yapılsa ne işe yarayacak? Evlenmeleri veya başka insanların adaya gelmesini mi engelleyeceğiz?” diye soran Talat, Cumhurbaşkanlığı dönemindeki müzakereler sırasında referanduma bir-iki ay kala BM gözetiminde nüfus sayımı yapılmasını önerdiklerini hatırlattı. Bu önerinin hem Rumları hem de Kıbrıs Türk tarafını tatmin ettiğine işaret eden Talat, “Müzakereler çerçevesindeki nüfus sayımının aslı bu. Ama Eroğlu, “ben devletim, ben sayarım” dedi. Bunu her zaman yapabilirdin. Hristofyas’la konuşarak yapmana gerek yok ki. Neden yapıldı bu sayım? Sana inanacak mı? Ağzınla kuş tutsan Hristofyas sana inanmaz. 7 değil 777 BM görevlisi olsa sana yine inanmaz. O zaman bu sayım neden yapılıyor? Çözüm olana kadar hele Eroğlu’nun mentalitesiyle devamlı vatandaşlık dağıtılırken sonuç almak mümkün mü? Nüfusu 3-5 ayda ikiye de katlayabilirsin. Müzakereler için sayımın bir anlamı yok” diye konuştu.

“NÜFUS BİLİNİYOR. DPÖ HER GÜNÜN NÜFUSUNU AKŞAMÜSTÜ ÇIKARABİLİR”

Nüfusu bilmenin öneminin altını çizen Talat, “Ama biz nüfusu bilmiyor muyuz? Devlet Planlama Örgütü, her günün nüfusunu akşamüstü açıklayabilir” dedi. Talat, nüfusun bilindiğine vurgu yaparak, şunları söyledi:

“Kayıtlar var, giren-çıkan, doğan-ölen belli. Güney’le olan geçiş kapılarında form doldurulur, bilgisayarlara işlenir ve tüm bilgisayarlar çevrimiçi bağlıdır. Yeşilırmak’tan giren vatandaş Pergama’dan çıkıyor. Bu iş nasıl oluyor? Devlet bunları alır, işler, yarın da sana bugünün nüfusunu verir. Üstelik o tarlalara, evlere saklandığı söylenen kaçaklar da bilinir. Sayımla bulunamayan, bilgisayar kayıtlarından bulunur”.

“BÖYLE İLKEL BİR SAYIM NASIL OLABİLİR? DUA ETSİNLER İNSANLAR ‘BEN İÇERİ KAPANMAYACAĞIM’ DİYE SOKAKLARA DÖKÜLMEDİ”

Nüfus sayımının anlamının ne olduğunu soran Talat, sayım için 4 milyon TL’nin neden harcandığını sorguladı. Talat, “Nüfus zaten biliniyor. Üstelik böyle ilkel bir sayım nasıl olabilir? Dua etsinler insanlar ‘ben içeri kapanmayacağım’ diye sokaklara dökülmedi. Anlamsız, abesle iştigal, hiçbir işe yaramayan, gereksiz bir sayım oldu, birileri tatmin oldu ama kim, ben anlamış değilim. BM’nin tatmin olması gibi birşey de söz konusu değil. ‘Aferin’ de demedi. Peki, kim tatmin oldu? Cumhurbaşkanı mı, Başbakan mı, yoksa Türkiye mi? Bilmiyorum” dedi.

“İKİ TARAF DA İSTEKSİZ. ÇÖZÜMÜ KİM YAPACAK, UZAYLILAR MI?”

Geçmişte Kıbrıs Türk tarafının baskı yapıp süreci sürükleyen taraf olduğunu hatırlatan Talat, sürekli öneriler yapıldığını, uluslararası alandaki girişimlerle de Rum tarafının çözüm yönünde motive edilmeye çalışıldığını vurguladı. Kıbrıs Rum tarafının ise ayak sürüyen, sıkıntısının çok az olması nedeniyle çok fazla çözüm için acele etmeyen ve bunu gösteren bir konumda olduğuna dikkat çeken Talat, “Kıbrıs Rum tarafı böyleyken çözüm sağlanabilir mi? Veya nasıl sağlanabilir? Kıbrıs Rum tarafı isteksiz olsa da canı yanan, çözümsüzlükten acı çeken ve kurtulmak isteyen Kıbrıs Türk tarafı, Rum tarafını zorlayabilir” ifadelerini kullandı.

Talat, öneri ve zorlamalarına Rum tarafının yanaşmadığını ancak zor durumda kaldığını da vurgulayarak, 30 sayfalık yakınlaşma kağıtlarının kendi döneminde hazırlanmış olduğuna işaret etti. “Şimdi Kıbrıs Türk tarafının böyle bir çabası var mı, bilmiyorum. Sn. Cumhurbaşkanı New York zirvesinde ‘BM Genel Sekreteri artık kararını vermeli, anlaşma olup olmayacağını ilan etmeli’ diyor. Yani ne olacak? Genel Sekreter ‘anlaşma olmayacak’ derse bu Eroğlu için yeterli mi? Benim bildiğim, durum öyle değil” diye konuşan Talat, anlaşma olmamasının; Kıbrıslı Rumların BM ve AB üyeliğinin devam edeceği, Kıbrıslı Türklerin de izolasyonlarla yaşayacağı anlamına geldiğini belirtti. Eroğlu’nun, Genel Sekreter Ban’ın çözüm olacak-olmayacak kararı vermesini istemesinde bir beklenti veya umudu olduğunu da ifade ederek, “Örneğin çözüm olmayacağının ilan edilmesiyle KKTC’nin tanınma yoluna gireceğini düşünüyor belki… Sonuç olarak iki taraf da isteksiz. Çözümü kim yapacak, uzaylılar mı?” diye sordu.

“KİMSE TÜRKİYE’DEN ÇÖZÜM İÇİN BİR ŞEY BEKLEMESİN”

Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türkiye’nin yapabileceği çok şey olmadığını belirten Talat, birincil sorunun Kıbrıslılara ait olduğunu vurguladı. Talat, çözümsüzlüğün acısını en fazla Kıbrıslı Türklerin çektiğinin altını çizerek, liderliğin de Kıbrıslı Türklerde olması gerektiğine işaret etti. “Türkiye, birincil sorunu olmayan bu sorunu Kıbrıslı Türkler kadar heyecanla ileri götüremez. Üstelik de KKTC’de şu anda çözümü içselleştirememiş bir iktidarın varlığında Türkiye bunu hiç yapamaz. Kimse Türkiye’den çözüm için bir şey beklemesin” diyen Talat, çözümü Kıbrıslı Türklerin sürükleyeceğini kaydetti. Talat, Kıbrıs sorununun çözümünü kısa vadede mümkün görmediğini vurgulayarak, “Bu politika halkın uzun vadeli çıkarlarına zararlıdır. Halk zamanında da Denktaş’ı seçiyordu, o zaman da söylüyordum. Denktaş’ın politikalarının zararlı olduğu ortaya çıktı. Mesela Rumlar o politikalar sayesinde AB’ye girdi. Eskiye dönmeye karar veren halk, bunun sonuçlarına da çaresiz katlanacak” dedi.

“KIBRIS RUM TARAFININ ‘KIBRIS CUMHURİYETİ OLARAK AB DÖNEM BAŞKANLIĞINI ALMASINA NE TÜRKİYE ENGEL OLABİLİR NE DE SAVAŞ ÇIKSA BU DURUM DURDURULABİLİR”

Kıbrıs Rum tarafının ‘Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB dönem başkanlığını almasına engel olunamayacağını söyleyen Talat, “Buna ne Türkiye engel olabilir ne de savaş çıksa bu durum durdurulabilir” diye konuştu... AB’nin bir yasalar, tüzükler, anlaşmalar bütünü olduğuna işaret eden Talat, Kıbrıs Rum tarafının dönem başkanlığını alacağı tarihin de belli olduğunu ve bunun asla değişmeyeceğini ifade etti. “Türkiye elbette büyük güçtür, dünya devletidir. Bu durumu protesto edecek, tavır koyacak, Güney Kıbrıs’ın başkanlık ettiği toplantılara katılmayacak. Resmi makamları Güney’e gidip temaslar yapmayacak. Ama bileceğiz ki Rumların dönem başkanlığını engellemek mümkün değil” diyen Talat, Türkiye’nin 6 ay kadar dönem başkanlığıyla ve o yolla AB ile ilişkilerini askıya almış olacağını belirtti.

“BAZI ÇEVRELER KIBRISLI TÜRK ONURUNU, KİMLİĞİNİ, RUM YÖNETİMİNİ KABUL EDEREK ERİTİYORLAR”

Kıbrıslı Türkleri, Kıbrıslı Türk olmaktan çok Türk gibi tanımlayan çevrelere tepki gösterildiğini ancak bazı çevrelerin Kıbrıslı Türk onurunu ve kimliğini, Rum yönetimini kabul ederek erittiğini de söyleyen Talat, söz konusu çevrelerin bu durumun farkında olmadıklarını savundu. Kıbrıslı Türk kimliği üzerinde erozyona neden olan rüzgarın tek bir yerden gelmediğine dikkat çeken Talat, “Rüzgar iki yönden geliyor. Biz, her ikisine de açığız. Ve gittikçe inceliyoruz, zayıflayıp küçülüyoruz. Kimliğimiz, kişiliğimiz küçülüyor” dedi.

Bazı siyasi partilerin sırf gezmiş olmak için temsilcilerini Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB hazırlıklarını izlemek üzere Brüksel’e gönderebildiğini söyleyen Talat, “Partilerde temsilcilerini Brüksel’e gönderip oradaki kurumları inceletecek para yok mu yani? Ayrı özel ziyaretler yapamazlar mı? Partiler Brüksel’e kaç defa gitti, yine giderlerdi. Ama Kaminara’nın hazırladığı, neredeyse heyet başkanlığı yaptığı geziye katılmanın ne anlamı var gerçekten anlamıyorum ve nereye gittiğimizi bilemiyorum” diye konuştu.

Talat, sadece Kıbrıs sorunundan dolayı değil, Brüksel ziyareti gibi durumlardan da endişe duyduğunu kaydederek, yaşananların esas nedeninin Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü olduğunu vurguladı. Çözümsüzlük nedeniyle Kıbrıslı Türklerin ‘sıkıyı gördükçe’ kolaya kaçma eğilimi gösterdiğini ifade eden Talat, “İnsanları anlıyorum ama partileri anlamıyorum. Vatandaş gider kimlik, pasaport alır, çocuğunu okutur vs. Evet, anlıyorum. Ama partileri anlamıyorum” dedi.

Söz konusu toplantıya CTP’nin katılmadığını da gelen bir mesajdan öğrenen Talat, “Üstelik de ‘en hain’ parti katılmadı! Bu nedenle Brüksel’deki toplantıya katılmayan CTP’yi gerçekten içtenlikle kutluyorum. Çok onurlu, dirayetli bir duruş ortaya koydu demek ki. Bu, onu gösteriyor. Konunun ayrıntısını bilmiyorum. Kendilerine teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri