Türk solunu sürekli ‘bölmek’le nam salmış olmasının yanı sıra en olmayacak önerilerle sürekli gündemde kalma çabası içerisindeki Doğu Perinçek son olarak ne yumurtladı, duydunuz mu?
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrı yaptı, “Taliban’ı tanı” diye…
Ve ekledi: “Taliban da KKTC’yi tanısın!..”
Ersin Tatar bu işe ne der?
Tahsin Ertuğruloğlu ‘fit’ midir bu öneriye?
Pek, Afganistan’da yönetimi ABD’den bir şekilde devralan Taliban hareketinin KKTC’yi tanımasına sokaktaki vatandaş ne der?
Hayır, kimsenin bize bir şey soracağı yok, ama kendi aramızda bir fikir cimnastiği yapalım en azından…
Doğu Perinçek istedi diye Erdoğan bunu yapar mı bilemem, ama belli ki Afganistan Türkiye’nin yakın ve orta geleceğinde önemli bir rol oynayacak.
Dış politikada izlediği yanlış politika nedeniyle ‘komşusuz’ ve de ‘dostsuz’ kalan Türkiye iktidarı şimdi de Kabil’deki kökten dinci rejimden medet umuyor.
İlk günden beri Erdoğan ‘Taliban’la çizgilerini uyumlu olduğunu’ söyleyip duruyor. Bu yaklaşımda ‘devletler’ değil, ‘mevcut iktidarlar’ hesaba katılıyor. Yani AKP ile Taliban’ın çizgilerindeki ‘uyum’dan söz ediyor Erdoğan… Yoksa Atatürk’ün kurduğu TC’den değil…
***
Yine de bu ‘yakınlık hissi’ Ankara ile Kabil arasında nasıl bir ilişki doğuracak sorusu kuşkusuz diğer aktörlere de bağlı. Başta da AB üyesi ülkeler… Çünkü Afganistan’daki rejim değişikliğinin en belirgin ve de Avrupalı’yı en fazla ilgilendiren kısmı göçmen hareketleri olacak.
İşte Türkiye bu coğrafyada kartlar yeniden dağıtılıyorken ‘nasıl bir yer alacağının’ hesaplarını yapıyor.
Peki ama sürekli güç kaybeden Erdoğan iktidarının Taliban rejimiyle girişeceği bir ilişkiden Kıbrıs’ın payına da bir şey düşer mi?
Doğu Perinçek’in hayal kurduğu gibi ‘Kabil’in Kuzey Lefoşa’yı tanıma gibi bir ihtimali olabilir mi?
Bu sorunun cevabı ‘kesinlikle hayır’dır, çünkü BM üyesi ülkelerle ilişki içinde olmak isteyen bir ülkenin böylesi bir hareket içine girmesinin Japoncası ‘harakiri’, Türkçesi de ‘intihar’dır. Tabi ki siyasi manada…
Ama yine de o sorunun cevabını Taliban’a bırakalım.
Lakin bir soru daha var ve bunun yanıtını da ‘bizimkiler’ vermeli.
Tatar…
Saner…
Ertuğruloğlu…
Ve diğerleri…
Sahi, Afgan rejimi KKTC’yi tanısın mı?
Taliban Kuzey Lefkoşa’da Büyükelçilik açsın mı?
KKTC’nin Kabil’de Temsilciliği olsun mu?
İki ülke arasında siyasi, ticari ve sosyal münasebet kurulsun mu?
Bırakın ki böyle bir ihtimal yoktur, ama hakikaten Kıbrıslı Türklere reva gördüğünüz bu mudur?
Değilse eğer, çıkıp bir şey söyleyin de Perinçek de sus olsun.
Yoksa bugün Taliban’dan medet uman bir kafa yarın da ‘IŞİD ve El Kaide KKTC’yle temas kursun’ diyebilir pekala!..