Kıbrıs'ı yurt dışı gibi hissediyor, kimileri...
Türkiye'yi yurt içi!
Mesele et, tırnak değil, inanmayınız.
Ceplerine bakıyorlar.
Bu ülke için içleri sızlamıyor.
O nedenle nefret dili çoğaltıyor, kışkırtıyorlar.
Kıbrıs’ı yurt değil menfaat görüyorlar aslında...
***
Kıbrıs’ın değerleri yoksa eğer buraları tenha, ıssız, çirkin, yoksuldur...
Coğrafya, tarih ve kültür bizi birleştiriyor adada...
Milliyetçiliğin, etnik şiddettin, hıncın ve kötücül bir hırsın tüm bölücülüğüne inat köklerimiz burada…
***
Fikret Demirağ'ı anmadan geçemeyiz, söz kökten açılmışsa eğer, tohumdan, topraktan!
“Cypri” diye seslenir şair ülkesine…
“Tohumumuz sana ekildi;
toprağına bıraktı bir rüzgâr,
ve vaki oldu ki burda yeşerdik!
Burda doldu başaklarımız,
burda üredi melezlenerek tanelerimiz!”
***
“Yola çıkan söz, yolda kalmaz” der şair…
Yolda serpilir, bilenir, kalabalıklaşır…
İsyandır yola çıkan söz…
Çürümenin, yozlaşmanın, yüzsüzleşmenin içinde yürekli bir isyan…
***
Siyaseti ve yönetimi itaatin pençesinden kurtarmak gerekiyor.
Bağımsız, birleşmiş ve uluslararası toplum içine yerleşmiş bir Kıbrıs’ı yaratmanın yolu kimliğimize, kişiliğimize, özgürlüklerimize ve demokrasimize sahip çıkmaktan geçiyor.
***
Ter dökülmemiş, hayali kurulmamış, emekle kazanılmamış mallar, mülkler, evler, fabrikalar, oteller, maaşlar, ödenekler hepsi bir yere kadar…
Yurdundan kopartılan, göç ettirilen, uzaklaştırılan gençlerin nefesleri hep buralardadır.
“Toprak yaralanmış kanarken” içimiz sızlar…
Yersiz, yurtsuz, bölük, pörçük, talimatla yaşanmaz.