Talya’ya engel yok

Küçük yaşlardan beri aldığı takdir ve onur belgeleri dosyalara sığmayan, doğuştan engelli, 18 yaşındaki Keziban Talya Başkurt, üniversiteye gitmeye hazırlanıyor...

Ödül AŞIK ÜLKER

Doğuştan engelli olan 18 yaşındaki Keziban Talya Başkurt’a başarıya giden yolda hiç bir şey engel olmuyor. Konuşamayan ve yürüyemeyen Talya, Bayraktar Ortaokulu’ndan 9.97 ortalamayla okul birincisi olarak mezun olmuş ve BEAL sınavına sadece 1.5 ayda hazırlanıp başarılı olmuştu. Talya şimdi de BEAL’i 9.13 diploma ortalamasıyla tamamladı ve Bahçeşehir Üniversitesi İktisat Fakültesi Yönetim Bilişim Sistemleri bölümüne kayıt oldu.

Küçük yaşlardan beri aldığı takdir ve onur belgeleri dosyalara sığmayan Talya, lise yıllarında yaşadıklarını, önüne konan engelleri Yenidüzen’e anlattı, soruları yazılı olarak cevapladı.

Talya, lise yıllarını “hayatının en önemli dönüm noktalarından biri” olarak tanımlayarak, lise hayatının oldukça yoğun ve zorlu geçtiğini kaydetti. Lisede hem akademik, hem de kişisel olarak büyük bir gelişim yaşadığını ifade eden Talya, şu ifadeleri kullandı:

“Bu süreçte yaşadığım zorluklar, beni sadece olgunlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda hayata karşı daha dirençli olmamı sağladı. Karşılaştığım her engel, bana yeni bir şey öğretti ve beni daha güçlü biri yaptı. Bu yıllar boyunca edindiğim deneyimler, yalnızca derslerle sınırlı değildi. Çok değerli dostluklar kurdum, bana rehberlik eden öğretmenlerimle ve arkadaşlarımla paylaştığım anılar bu dönemi unutulmaz kıldı. Ayrıca, lise dönemi boyunca kendimi tanımaya, neyi gerçekten sevdiğimi ve nelere değer verdiğimi keşfetmeye başladım. Bu yıllar, sadece bilgi birikimimi artırmakla kalmadı; aynı zamanda kim olduğumu, neyi başarmak istediğimi ve hayatta neyin gerçekten önemli olduğunu anlamamı sağladı. Bu yüzden, lise yıllarımı her zaman özlemle ve minnetle hatırlayacağım. Zorlayıcı olsa da, bu dönem hayatımda iz bırakan ve beni ben yapan bir süreçti.”

Toplumun engelliler konusunda farkındalığının artırılması gerektiğinin de altını çizen Keziban Talya Başkurt, “Bu süreçte yanımda olan çok değerli öğretmenlerim olduğu gibi, mevcut engellerime başka engeller katıp, hayatımı zorlaştıranlar da oldu. Ama çok şükür, bir şekilde bu zorlukların üstesinden geldim ve başarılı oldum” dedi.

Engelli bireylerin toplumun her alanında var olma hakkı olduğuna vurgu yapan Talya, engelli bireylere “cesur olun ve her zaman kendinizle gurur duyun” diye seslendi.

Keziban Talya Başkurt, “İnsanlardan çekinmeyin ve unutmayın ki, siz her halinizle çok güzelsiniz. Engelleriniz, sizi siz yapan değerli birer parça; bu yüzden kimsenin sizi bu konuda küçümsemesine ya da dışlamasına izin vermeyin” ifadelerini kullandı.

Engelli bireylerin ailelerine de seslenen Keziban Talya Başkurt, “Çocuklarınıza her zaman güvenin ve onların yeteneklerine, hayallerine inanın. Onları korumak isterken topluma karşı saklamayın, aksine topluma, onların neler başarabildiğini gösterin, ben ailemle bunu başardım. Birlikte daha güçlü olduğunuzu unutmayın. Çocuklarınızın, hayatta karşılaştıkları zorlukları aşmalarında en büyük destekçileri olabilirsiniz. Onlara sevgi ve destek verdiğiniz sürece, başaramayacakları hiçbir şey yoktur” diye konuştu.

Keziban Talya Başkurt, gelecekte kendi kendine yetebilecek bir insan olmak istediğini de belirterek, “Maalesef ülkemizde engellilerin istihdamı konusunda ciddi sorunlar var. Bu yüzden ben de üniversiteyi bitirdikten sonra kendi ofisimi açmak ve kendi hayatımı kurmak istiyorum” dedi.

Talya’nın annesi ve babası da, devletin engellilerin yanında olması ve tüm haklarını kullanmalarına imkan sağlaması gerektiğinin altını çizdi. Hayatı zorlaştıran mimari engeller yanında, beyinlerdeki engellerin aşılması için de bilinçlendirme çalışmaları yapılmasının önemine vurgu yapan Başkurt çifti, gölge abla bulma ve istihdam etme konusunda da tüm yükün ailelerin sırtında olduğuna dikkat çekti.

“Karşılaştığım her engel, beni daha güçlü biri yaptı”

Soru: 4 yıl önce Bayraktar Ortaokulu’ndan birincilikle mezun olup, BEAL sınavına sadece bir buçuk ayda hazırlanıp başarılı olduğunda seninle röportaj yapmıştık. Şimdi BEAL’den mezun oldun ve üniversiteye başlayacaksın. Öncelikle seni tebrik ederim. Eğitim hayatında pek çok zorlukla karşılaştığını anlatmıştın. Lise yılların nasıl geçti?

Başkurt: Öncelikle, beni tekrar hatırlayıp bu röportajı yaptığınız için çok teşekkür ederim. Lise hayatım oldukça yoğun ve zorlu geçti. İlk başlarda yeni bir ortam, farklı dersler ve yoğun program beni biraz zorladı. Ancak, bu sürecin bana kattığı çok şey oldu. Lise yıllarım, hayatımın en önemli dönüm noktalarından biriydi; hem akademik hem de kişisel olarak büyük bir gelişim yaşadım. Bu süreçte yaşadığım zorluklar, beni sadece olgunlaştırmakla kalmadı, aynı zamanda hayata karşı daha dirençli olmamı sağladı. Karşılaştığım her engel, bana yeni bir şey öğretti ve beni daha güçlü biri yaptı. Bu yıllar boyunca edindiğim deneyimler, yalnızca derslerle sınırlı değildi. Çok değerli dostluklar kurdum, bana rehberlik eden öğretmenlerimle ve arkadaşlarımla paylaştığım anılar bu dönemi unutulmaz kıldı. Ayrıca, lise dönemi boyunca kendimi tanımaya, neyi gerçekten sevdiğimi ve nelere değer verdiğimi keşfetmeye başladım. Bu yıllar, sadece bilgi birikimimi artırmakla kalmadı; aynı zamanda kim olduğumu, neyi başarmak istediğimi ve hayatta neyin gerçekten önemli olduğunu anlamamı sağladı. Bu yüzden, lise yıllarımı her zaman özlemle ve minnetle hatırlayacağım. Zorlayıcı olsa da, bu dönem hayatımda iz bırakan ve beni ben yapan bir süreçti.

“Not tutamadığım için dersleri sınıfta dinleyerek öğreniyorum”

Soru: Liseye başladığında, diğer öğrencilerin sana yaklaşımı nasıldı? Arkadaşlarınla nasıl iletişim kurdun, dersleri nasıl takip ettin?

Başkurt: İlk başlarda biraz zorlandım çünkü diğer öğrenciler benim gibi biriyle ilk kez eğitim alıyordu ve çoğu öğretmenim de ilk kez benim durumundaki birine ders veriyordu. Okul açılmadan önce, 11’inci sınıfta olan Angelina adında bir arkadaşım beni buldu ve bana mesaj atarak tebrik etti. Okula gelince beni bulacağını söyledi ve gerçekten de buldu. Angelina ile hala çok yakın arkadaşız. 9’uncu sınıfta pandemiden dolayı okullar kapandı. Uzaktan eğitimle 9’uncu sınıfı tamamladık. 10’uncu sınıfa geçtigimde o yıl benim için en güzel yıllardan biri oldu, çünkü bir çok yeni arkadaş kazandım. Beni bulan bir diğer arkadaşım Kalandar, en zorlandığım dönemde bana çok iyi bir dost oldu ve onun sayesinde Eylül ile tanıştım. Böylece dördümüz çok iyi arkadaş olduk. Bu süreçte okulda bana destek olan öğretmenlerime, arkadaşlarıma ve ablalarıma gerçekten çok teşekkür ederim.

Lisede dersler çok yoğundu ve zordu, özellikle ilk iki yıl İngilizce eğitim görmek beni oldukça zorladı çünkü daha önce böyle bir eğitim almamıştım. Not tutamadığım için dersleri sınıfta dinleyerek öğreniyorum. Gölge ablam derste benim için not tutsa da, sınavlara hazırlanırken onları kullanmıyorum. Bu süreçte yanımda olan çok değerli öğretmenlerim olduğu gibi, mevcut engellerime başka engeller katıp, hayatımı zorlaştıranlar da oldu. Ama çok şükür, bir şekilde bu zorlukların üstesinden geldim ve başarılı oldum.

Üniversite...

Soru: Bundan sonra eğitim hayatına nasıl devam etmeyi planlıyorsun?

Başkurt: Bahçeşehir Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Yönetim Bilişim Sistemleri bölümüne kayıt yaptırdım. Ayrıca fizik tedavimi lise döneminde çok aksattım ve artık kendi hayatıma daha fazla odaklanmak istiyorum.

Soru: Başarının sırrı nedir?

Başkurt: Başarı sadece ders çalışmak ile olmaz, ailenizin size güvenmesiyle ve öğretmenlerinizin ne kadar iyi olduğuna bağlı...

“Yeteneklerim ve zekamın fark edilmemesi, karşılaştığım en büyük zorluklardan biri”

Soru: Ülkemizde, engellilerin önüne konan engellere rağmen, emin adımlarla ilerliyorsun. Bugüne kadar karşılaştığın en büyük, seni en çok yoran engel ne oldu?

Başkurt: Beni en çok üzen şey, insanların beni dış görünüşümle yargılaması oldu. Beni tanımadıkları için, ne kadar zeki ve herkes gibi duyguları olan biri olduğumu bilmiyorlar ve bu yüzden, çoğu zaman, çocuk muamelesi görüyorum. Bu gerçekten çok yorucu ve incitici bir durum. Dış görünüşümden ötürü, yeteneklerim ve zekamın fark edilmemesi, karşılaştığım en büyük zorluklardan biri.

“Boş zamanlarımı kendimi keşfetmeye ve ifade etmeye adıyorum”

Soru: 18 yaşında bir genç olarak dersler dışında nasıl vakit geçirirsin, neler yapmaktan hoşlanırsın?

Başkurt: Özellikle film ve dizi izlemek benim için bir kaçış noktası. Farklı hikayeler ve karakterler aracılığıyla dünyayı keşfetmek, yeni kişilikler keşfetmek hoşuma gidiyor. Bu, hem eğlenceli hem de dinlendirici bir hobi. Müzik ise çocukluğumdan beri hayatımın vazgeçilmez bir parçası. Kulağıma taktığım her kulaklık, beni günlük yaşamın stresinden uzaklaştırıp rahatlamamı sağlıyor. Müzik, bana her zaman güç veren bir hobi oldu, notaların ve melodilerin içindeki duyguları hissedip onlarla güç buluyorum. Ayrıca, ilham geldiğinde şiir yazmak da beni mutlu eden şeylerden biri. Duygularımı kağıda dökmek, düşüncelerimi şekillendirmek ve bazen kendimi en iyi şekilde ifade etmek için kelimelerin gücüne sığınıyorum. Şiirlerim, bazen içimdeki duyguları anlamlandırmamı sağlıyor, bazen de yaşadığım anları ölümsüzleştiriyor. Bir diğer keyif aldığım şey ise makyaj yapmak. Makyaj, sadece görünüşü değiştirmek değil, aynı zamanda bir sanat formu olarak kendimi ifade etmenin bir yolu. Renklerle oynamayı, farklı stiller denemeyi ve kendi tarzımı yaratmayı çok seviyorum. Bu, bana kendimi güçlü ve özgün hissettiren bir uğraş. Kısacası, boş zamanlarımı kendimi keşfetmeye ve ifade etmeye adıyorum, bu da bana büyük bir tatmin sağlıyor.

“Kendi kendime yetebilecek bir insan olmak istiyorum”

Soru: Geleceğe dair hayallerin nelerdir?

Başkurt: Öncelikle yürüyüp, kendi ayaklarımın üstünde dimdik duran bir kız olduğumu hayal ediyorum ve kendi kendime yetebilecek bir insan olmak istiyorum. Maalesef ülkemizde engellilerin istihdamı konusunda ciddi sorunlar var. Bu yüzden ben de üniversiteyi bitirdikten sonra kendi ofisimi açmak ve kendi hayatımı kurmak istiyorum.

“Herkes bir anda engelli olabilir”

Soru: Toplumun engellilere bakışı, bu konudaki bilinç düzeyi nasıl?

Başkurt: Toplumumuzun bu konuda çok eğitime ihtiyacı var. Bu sene Avrupa’ya gitme şansım oldu ve oradaki insanların engelli bireylere davranışları beni çok etkiledi, normal bir birey gibi davranıyorlardı. Ayrıca sokakları sandalyemin rahatça dolaşabileceği şekildeydi, buna çok şaşırdım çünkü ülkemizde maalesef yollar engelli bireyler için uygun değil. Toplumu bilinçlendirmek için önce ailelerin bilinçlendirilmesi lazım ve okullarda da özel seminerler verilmeli çünkü herkes bir anda engelli olabilir.

“Engelleriniz, sizi siz yapan değerli birer parça”

Soru: Engelli gençlere ve onların ailelerine ne söylemek istersin?

Başkurt: İnsanlardan çekinmeyin ve unutmayın ki, siz her halinizle çok güzelsiniz. Engelleriniz, sizi siz yapan değerli birer parça; bu yüzden kimsenin sizi bu konuda küçümsemesine ya da dışlamasına izin vermeyin.

Ailelere, “Çocuklarınızın yeteneklerine, hayallerine inanın”

Ailelere de şunu söylemek isterim, çocuklarınıza her zaman güvenin ve onların yeteneklerine, hayallerine inanın. Onları korumak isterken topluma karşı saklamayın, aksine topluma, onların neler başarabildiğini gösterin, ben ailemle bunu başardım. Birlikte daha güçlü olduğunuzu unutmayın. Çocuklarınızın, hayatta karşılaştıkları zorlukları aşmalarında en büyük destekçileri olabilirsiniz. Onlara sevgi ve destek verdiğiniz sürece, başaramayacakları hiçbir şey yoktur. Engelli bireyler olarak bizim de, toplumun her alanında var olma hakkımız var, bu yüzden cesur olun ve her zaman kendinizle gurur duyun. Bu güne kadar yapabildiklerim ve gelecekte yapacaklarım için yanımda olan, bana inanan herkese çok teşekkür ederim. Sizi seviyorum.

Röportaj Haberleri