Bir projede ve özellikle “belgesel” nitelikli bir projede sadece yazar ve araştırmacı yanınızla yer almak önemli olmakla birlikte, böylesi bir kabiliyete, gazetecilik ve televizyonculuğunuzu da ekliyorsanız, günün sonunda toplumla paylaştığınız üretimin daha bir nitelikli hâl alma şansı çok daha büyük olabilmektedir.
Özellikle televizyonculuktaki “kurguculuk” potansiyeli, kaleme aldığınız konunun bir belgesel-film niteliğinde yol almasına büyük olanak tanımaktadır. Bundan dolayıdır ki okuduğumuz kitaplarda; ister roman olsun ister biyografi, ya da öykü, araştırma, “sürükleyici ve etkileyici” olmasının nedeni altında yatan işte bu “kurgu-öyküleştirme” kabiliyetidir.
Sevgili Özgül Gürkut ve Damla Soyalp meslektaşlarımdan birisi gazetecilik mesleğini sürdüren, diğeri ise “basın” mesleğini televizyonda gerçekleştiren iki başarılı insanımız. Hani bir elmanın iki yarısı diye de tanımlanabilecek aynı mesleğin farklı kulvarlarında yol alan bu arkadaşlarımızın ortaya çıkardıkları; “Yarım Kalmış Bir Yaşam-Dr. Burhan Nalbantoğlu” biyografi-belgesel kitaplarında kulvarlar birleşmiş, araştırmacılığın titizliğiyle görsel incelik bir vücutta mükemmel bir çalışmayı ortaya çıkamasına neden olmuştur.
Günümüz gençliğine sorsak; “kimdir Dr. Burhan Nalbantoğlu?” diye, yüzde 99.9’u “Lefkoşa Devlet Hastahanesi’ne adı verilen kişi” olarak cevap bulurken, 0.01’lik cevabın da “TMT Kuruclarından” olacağı aşikârdır. Ve bu durumda zerre kadar genç nesli suçlamıyorum. Çünkü önlerine ne konuluyorsa onu yemek durumundadırlar.
Ama bu yüce insanın bu toplumdaki hak ettiği yer ancak bu şekilde değerli bir çalışmayla anlatılabilirdi.
Kitabın uzun soluklu ve detaylı bir çalışmanın ürünü olduğu, ayrıca “kaynak” nitelik taşıdığı ilk bakışta, kitapta yer alan kaynak nitelikli fotoğraf, belge ve alıntılarla anlamak mümkün.
19 bölümden oluşan 528 sayfalık bu muhteşem kitap, Kıbrıs Türk Tabibleri Odası Yayını olarak okurla buluşturuldu.
Toplumsal Bellek oluşturma konusunda maalesef uzun yıllar farkındalık yaşamadan geçen zaman dilimi içerinde, öylesine değerlerimizi yitirmiş olduk ki, yitirilen sadece bir “can” olmadığını anlaşılmış, bugün deyimi yerindeyse “iğne ile kuyu kazarak” yol alınmaya çalışılmaktadır.
Bugün itibarıyla “yakın geçmiş” dediğimiz yakının oluşturacağı toplumsal bellek konusunda bile istenilen düzeyde yayınların-belgelerin yayınlanamadığı bir gerçektir.
İşte önümüzde çok önemli bir örnek; “...Dr. Burhan Nalbantoğlu”.
İşte bundan dolayıdır ki “sözlü tarih” dediğimiz bu tür çalışmaların artarak yayınlanması, uzun yıllar eksiğini duyduğumuz ve Kıbrıs Türk toplumunun bellek oluşumunda önemli bir yer tutan anı-röportaj-biyografik çalışmaların ne denli elzem ve değerli olduğunu bir kez daha görmekteyiz.
19 bölümlük tarih ve bellek kokan kitaptan bazı başlıkları sizlere vererek yazımızı tamamlarken, bir kez daha sevgili Özgül Gürkut ve Damla Soyalp’i yürekten kutlarım...
Bazı Başlıklar:
“Mağusa’ya Namık Kemal Büstü”, “İstanbul’da Örgütler ve Nalbantoğlu”, “6-7 Eylül Olayları”, “Münir’in Bademcik Ameliyatı ve Trajedi”, “9 Eylül Cephesi”, “TMT Kuruluyor”, “Bereketçiler Görevde”, “Vur Emri”, “Bayrak Bayrak Bayrak”, “Sigara Fabrikasından Hastaneye”, “İstenmeyen Adam”,” Erenköy’de 7 Buçuk Ay”, “İlk Muhalefet Dönemi”, “TKP Kuruluyor”, “Denktaş’tan, Hastahaneye Adı Verilsin Önerisi”.