Dilek Öncül Kodan (Edebiyata sığınmak)
Merhaba!
Bu hafta mutluluğa sığınıyoruz hep beraber…
Laurent Gounelle’in ‘Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer’ romanı, mutsuz bir yaşamı mutlu bir yolculuğa nasıl dönüştürebileceğimizin hikâyesi…
Yaşadığımız çağda mutlu bir hayat mümkün mü? Açıkçası pek değil… Savaşlar, açlık, yoksulluk, adaletsizlik, eşitsizlik yanında şimdi şimdi kavramaya başladığımız -her ne kadar bazıları çok uzak bir zaman diliminde gerçekleşeceğini öngörse de- küresel iklim krizi. Hade tüm bunlara gözümüzü kapadık diyelim. Peki ya kaybolan bağlar, giderek yalnızlaşan insanlık…
Her şeye rağmen Gounelle’in kitabı okunmaya değer. Çünkü mutlu olmak için daha fazla tüketmeyi önermiyor; bencil olmayı, amaca ulaşmak için her şey mubahı öncelik olarak göstermiyor. Kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korkularımızı ve önyargılarımızı nasıl aşacağımızı anlatıyor sadece.
Romanın kahramanı Alan Greenmor, intihar etmek üzereyken, bir adam hayatını kurtarıyor. Ama tek şartı var: Bundan sonra o ne söylerse, Alan, sorgusuz sualsiz yapacak. Hayatının iplerini tıpkı bir kukla gibi başkasının ellerine bırakacak.
“Ben seninle ilgileneceğim, seni doğru yola sokacağım, yaşamını sürdürebilir, problemlerini çözebilir, hatta mutlu biri yapacağım” diyor mavi gözlü adam-Yves Dubreuil. Bu tuhaf pazarlığı kabul ediyor Alan ama yine de içinde bir kuşku, güvensizlik var. Güvensizlik… O kadar çok aldatılıyoruz ki -en yakınlarımız tarafından bile- güvenmek çok zor. Güvenmek hatta hatta ipleri başkasının eline bırakmak imkânsız. Belki biraz da işin içinde kadercilik olduğu için benim bünyem buna karşı çıkıyor. Hayat seçimlerden ibarettir çoğunlukla. Azacık şans, biraz kader belki.
Alan, bu yolculuk sırasında kendisiyle ilgili bir defter buluyor. Kişilik özellikleri, davranışları, olaylar karşısında verdiği tepkilerin not düşüldüğü bir defter. Kendini tehdit altında hissediyor Alan. Ama Dubreuil, “başkalarının sana dayatmak istedikleri şeye maruz kalmadan yaşamını eline alman için gereken kaynaklar artık sende var” diyor ona.
Romanın başında bir alıntı var: “Yaşam bir risktir. Eğer risk almamışsan yaşamadın demektir”… Belki de Alan mavi gözlü adamın teklifini kabul etmeyecek ve intihar edecekti. Dubreuil bu riski göze aldı. Ama Alan da yaşamı seçti, hayata bakış açısını, davranışlarını değiştirdi.
Çağımız giderek daha kaotik oluyor. Tek başımıza bu gidişi değiştirebilecek gücümüz yok. Sanal hayat yüzünden kopan bağlarımızı yeniden kurmamız gerek. Ama önce ‘kendimiz’ olabilmeyi başarmalıyız. Gounelle’in romanı insan olabilmeyi, hayatta kalabilmenin inceliklerini anlatıyor bize… Mutluluk bulaşıcıdır derler. Tüm okuyucularıma bir parça da olsa bulaşması dileğiyle…