“Milliyetçilik” dünyanın kalbini kanatıyor.
Anlamıyor musunuz?
Bayrağı “tapınma objesi” yaptığımız yeter!
Dünyaya baktıkça görüyoruz ki, bu adada işbirliği ve barışa eskisinden de çok daha fazla ihtiyacımız var.
Bizi ayıran sembollere takılmak yerine, birleştiren kültüre sarılmalıyız süratle…
***
Lefkoşa’da bir okulun gösteri salonunda, sahnede asılı bayraklar dolandı dile...
Kıbrıs’ın güneyinden gelen kültür derneğinin dansçıları sahneye çıkınca, üzeri örtülmüş bayrakların!
O bayrakları orada asılı tutmak da yanlış, sonradan üzerlerini örtmek de...
***
Tartışmanın odağı tahrik edici, haksız...
Sahneye çıkan kültür derneğini hiç bilmeden yargılıyorlar.
Vasilica Derneği, 1974 savaşının ardından Mağusa’yı terk etmek zorunda kalan ailelerin Larnaka’ya taşıdığı bir organizasyon.
Ne yapmış bu insanlar?
Savaşın mağduriyetini, geride bıraktıkları ölülerini ve mülklerini bir hınç öyküsüne
dönüştürmemiş, barışı tesis etmişler kültürle, ezgiyle, dansla, Kıbrıs’ın rengi ve dokusuyla...
Kıbrıslı Türklerle her ortamda bir araya gelmişler, senelerdir.
Yıllar öncesinden beri, hiçbir baskıya aldırmadan inatla barışı savunmuşlar, Kıbrıs’ta toplumların kardeşliğine inanmışlar...
Bu insanlara yönelik ‘düşmanlık’ söylemi, yakışmaz, eğreti kalır, tutmaz.
***
Gelelim bayrak meselesine.
Ne işi var o sahnede bayrağın sahi?
Hem tuhaf, hem suç aslında…
Çünkü “Bayrak Yasası” var…
Nasıl çekileceği ya da indirileceği dahi tarif ediliyor bayrağın….
Salon “süsü” ya da “dekoru” değil bu.
Sahne gösterilerinin kendi dekoru vardır, dünyanın her yerinde böyledir.
Eğer “ulusal bir tören” varsa, bayrak asılır..
Yasa, “sürekli asılı duracağı” yerleri de Bakanlar Kurulu’nın iznine bağlıyor.
Eğer ölçüsünü bilmezseniz, bayrak fetişzmi potansiyel faşizmdir.
***
Yani ben sahnede “Hamlet”i oynayacaksam, “çaça” yapacaksam, “Kül Kedisi” operasını sahneye koyacaksam, Nazım Hikmet’le “Memleket”e perde açacaksam, şarkı söyleyecek dans edeceksem sizin kimseye bayraklarla dekor dayatma hakkınız yoktur!
O durumda Bayrak Yasası neyin nesi ?!
Bir dans gecesinde, eğer ortada bir “milli tören” yoksa, “ulusal bayram” değilse, ilan edilmiş bir yas, cenaze töreni yapılmıyorsa…
Nedir yani?
Yarın birileri de “Kıbrıs Cumhuriyeti” bayrağı çeker her canının çektiği yere, “bak bunu da bizim Kıbrıslı Türk sanatçı çizdi, üstelik garantörü Türkiye” der, çatışma üretmekten başka işe yaramaz bu tartışma…
***
Duvarda asılı duran bayrak kadar sahnedeki dostluğu, kültürü, hoşgörüyü; o gençlerin geleceğini konuşsak ya…
İhtiyacımız olan bu...