Tarihsel süreç içinde Kıbrıs Türk Futbolu

Uzun bir süredir “İki Toplumlu Futbolcular” isimli bir yazı – röportaj dizisi üzerinde çalışıyorum. Poli dergisinde yedi haftadır devam eden bu dizide geçmişte hem Rum hem de Türk takımlarında oynayan futbolcular ile sohbet etmekteyim. B

Uzun bir süredir “İki Toplumlu Futbolcular” isimli bir yazı – röportaj dizisi üzerinde çalışıyorum. Poli dergisinde yedi haftadır devam eden bu dizide geçmişte hem Rum hem de Türk takımlarında oynayan futbolcular ile sohbet etmekteyim. Bu arada da bulduğum tüm kaynaklardan geçmişi okuyorum.

Bu çalışmamda Kıbrıs Türk Futbolu ile ilgili bazı çıkarımlarda da bulundum...

Bu çıkarımlarımdan yola çıkarak Kıbrıs Türk Futbolunu 5 döneme ayırıp analiz etmeye çalıştım. Elbette eksiklerim olacaktır ya da benden farklı düşünenler de olabilir. Bu bir tartışmanın başlangıcı olması ümidiyle bu görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Kıbrıs Türk Futbolunu kısaca 5 döneme ayırdım.

 

1- 1955 ÖNCESİ DÖNEM:

Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasında siyasi hiç bir sorun yaşanmadığı bu dönem, insanların sosyal ve kültürel yaşamları gibi sporsal aktivitelerine de yansımıştır. Kıbrıslılar, Türk, Rum ve Ermeni demeden beraber forma giymişler ayni takımlarda...

Kıbrıs Milli Takımı da denmese adına ‘Kıbrıs Karması’nı beraber oluşturmuşlardır. 1950’de Lübnan ve 1954’te İsrail Milli takımı ile oynadıkları maçta Kıbrıslı Türkler ve Rumlar 5’er oyuncu vermişler karmaya. Bir oyuncu da Ermeni kökenli olarak Kıbrıs Karması’nın formasını giymiştir. Takımın antrenörü Yunanlı hoca Kavallaris bu durumla ilgili “Kıbrıs Karması’nda milliyetçiliğin değil futbolun” belirleyici olduğunu vurgulamış defalarca.

İşte böyle bir dönem yani milliyetçiliğin henüz insanın dokularına ve toplumsal yaşama sirayet etmediği, belirleyici olmadığı “ulusötesi” bir Kıbrıs’ın olduğu ve yaşandığı günlerdi!

 Kıbrıs Türk futbolu da Kıbrıslı Rumların düzeyinde onlarla başabaş ve Kıbrıs Karması’nda ise nüfusumuza göre de daha ağırlıkta idi.

 

2- 1955-1974 ARASI DÖNEM:

EOKA’nın kuruluşu ve Kıbrıslı Türklerin de silahlı olarak örgütlenip küçük küçük silahlı örgütler kurup, milliyetçi ideolojiler ile her iki toplumun da tanıştığı günler, bu günler...

Bu ideoloji ile Kıbrıslı Türklerin 1955 yılında EOKA’nın kurulması ile beraber Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP)’tan dışlandığı ya da ayrıldığı döneme rastlar.

Bu konuda çeşitli iddialar olup bir başka yazının konusu olacaktır. KOP’un gerek 1. liginde, lig ve kupa şampiyonluğu kazanan Çetinkaya, gerekse de 2. ligde ve Kupa maçlarında mücadele eden DTB, Larnaka Demirspor, MTG, GG gibi takımlarımızın tümüyle Kıbrıs Türk Futbol takımlarının KOP’tan ayrıldığı, çok uluslu Kıbrıs Karması’nın “tek uluslu” bir yapıya hızla dönüşmeye başladığı bu döneme milliyetçi ve faşist ideolojiler de damgasını vurmuştur. Özellikle 1962’den sonra tek Ermeni takımı Ayma’nın da KOP’tan ayrılması ile KOP da tamamen Rum Futbol Federasyonuna dönüşmüştür!

Bu dönemde çok büyük bireysel yetenekler Kıbrıs Türk Futbolu içinden çıkmaya devam etmiş, bunların bir kısmı bu kez Türkiye futbol takımlarında ve Türkiye 1.liginde forma giymişlerdir. (Hüseyin Mevlüt Feriköy’de, Oğuz Karayel ise Hacettepe’de oynamıştır. Zihni ise transfer olduğu PTT’de oynarken TC yetkilileri tarafından “sol ideolojiye” mensup olduğu için çalışma izni iptal edilip, sınır dışı edilmiştir.)

Hatta buralardan İngiltere ve İsveç futbol liglerine transfer olan oyuncularımız da olmuştur. Oğuz Karayel Blackpool’da, Sevim Ebeoğlu Coventry City’de,  Tezel İsveç’te top koşturmuştur.

1963-68 arasında iki toplumun sıcak çatışmaya girmesi ile beraber şehirler arası ulaşım güvenliği kaybolmuştur. Rumlarda kısa bir süreliğine ama Kıbrıslı Türklerde 5 yıl kadar futbola ara verilmiştir. Sadece askeri taburlar ya da bölükler arası maçlar oynanmıştır.

Daha sonra hemen yanı başımızdaki Kıbrıslı Rumların takımlarında oynamak Kıbrıs’ta TMT yönetimi ve Bayraktarlık tarafından yasaklanmıştır.

Bu yasağa rağmen gerek isim, gerekse din değiştirerek futbolcularımız futbol aşkı ile forma giymeye devam etmişlerdir Rum takımlarında.

Bundan dolayı Baf’ın yetişdirdiği en büyük yeteneklerden Derviş Doğa APOP’un kümede kalma mücadelesinde formasını giydiği için Teşkilat tarafından tutuklanmış ve bir hafta hapis yatmıştır.

MTG’li Nejat, Niko ismi ile Nea Salamina’da forma giymiş, Hüseyin Galliga ise kendini gizleyerek bir yıl Paralimni forması taşımıştır. Tutuklanmaktan son anda “meclis kararı” ile kurtulmuştur.

Bunların dışında Yenicami’li Zihni Kalmaz Girne’yi KOP liginde temsil eden Rum takımında forma giyerken, şampiyonluk kovalayan Omonia’ya transferi Teşkilat tarafından engellenmiştir.

Ankara’nın 1. lig takımlarından PTT ile profesyonel sözleşme imzalayıp futbol oynamaya başladıktan sonra siyasi görüşlerinden dolayı Türkiye Yabancılar Şubesi tarafından çalışma izni iptal edilip sınır dışı edilmiştir.

Tüm bunlara rağmen Kıbrıs Türk Futbolu üst seviyede oynanmaya devam etmiş ve çoğu zaman Türkiye 1.lig takımları ile başabaş maçlar oynanmıştır.

Göztepe’nin Türkiye 1.liginde parladığı, Avrupa Kupalarında (Avrupa Şehirler Kupası-UEFA) çeyrek finale yükseldiği 60’lı yıllarda MTG’ye 3-2 yenilmesi ve ardından Eskişehirspor’un Türkiye 1.liginde art arda lig ikinciliği ve kupa şampiyonluğu kazandığı yıllarda MTG ile kendi evinde 2-2 kalması futbolumuzun açısından bir göstergedir.

 

3- 1974-1983 ARASI DÖNEM:

‘74 savaşı sonrasında iki toplum arası ilişkiler tamamen kopmuştur. Ama bu arada Türkiye takımları ile ilişkiler yoğunlaşmıştır.

KTFD (Kıbrıs Türk Federe Devleti) kurulmuş ve Kıbrıslı Türkler İslam Oyunlarında boy göstermeye başlamışlardır. Gerek Türk takımları, gerekse İslam Ülkeleri takımları ki çoğu sonraları Dünya Kupalarına da katılmışlardır, onlarla başabaş futbol oynanmıştır. Bu arada yetişen Mete Adanır 1981-82 sezonunda İzmir’in Altay takımına geçerek Türkiye 1.ligine transfer yapmıştır. Yabancı kısıtlamasından sonra mecburen oynadığı 2. ligde Konyaspor forması ile 25 gol atarak gol kralı olmuştur. Sonra yine şanssız bir trafik kazasında öldüğü güne kadar 1.ligde Samsunspor’da top koşturmuştur.

Kıbrıs Türk futbolu bu dönemde Türkiye ligi takımları ile maçlar oynamış, onlarla eşit seviyeye yakın mücadele etmiştir. Türkiye 1.ligi tarihinde ilk kez ligi 2. bitiren Zonguldakspor’un liderliğe yükseldiği günlerde Mağusa’da MTG ile 2-2 kaldığı maç o günkü futbolumuza dair önemli işaretler vermektedir. Ayrıca katıldığımız İslam oyunlarında Karmamız çok iyi sonuçlar almıştır. Gerek orada gerekse Türkiye Milli Takımı ile Girne’de oynanan hazırlık maçında Fatih’li, Alpaslan’lı, Cemil’li Türkiye’ye 2-1 mağlup oluşumuz yine geçmişten gelen futbol düzeyimizin devam ettiğini işaret etmekteydi.

 

4- 1983-2003 ARASI DÖNEM:

KKTC’nin 15 Kasım 1983’te ilan edilmesiyle beraber Kuzeyde ayrılıkçı bir yapı oluştuğu konusunda kararlar üreten BM Güvenlik Konseyi, aldığı 541 ve 550 sayılı kararlarla bunu deklare etmiş ve Kıbrıslı Türkler, ne Türkiye nede İslam Ülkeleri ile herahngi bir temas kurabilmişlerdir. Bu dönem Kıbrıs Türk futbolu ve futbolcularının tamamen içe kapandığı ve herhangi bir dış temas yapılmadığı dönem olarak anılmaktadır. 1981/82 sezonunda Altay’a transfer olan Mete Adanır dışında, futbol ve futbolcularımızın herhangi bir ulaslarası teması olmadığı gibi yurt dışında forma giyen herhangi bir futbolcumuz da olmamıştır. Bu dönemde uydular ve özel kanalların artışı, televizyon kanallarının artışını da beraberinde getirmiş ve gerek Türkiye, gerekse Avrupa lig maçlarının naklen yayınları da Kıbrıs’ta futbolun çekiciliğine azaltmıştır. Siyasetin yansıması olarak futbolda da dışa kapanıp, içe dönmenin yanında, futbola olan ilgisizlik de futbolumuzda kalite olarak ciddi biçimde gerilemeye yol açmıştır.

 

5- 2003 SONRASI DÖNEM:

Güvenlik Konseyi kararları devam etse de Kuzey ve Güney arasında 23 Nisan 2003’te kapıların açılması ile beraber tekrar iki toplumlu ilşkiler başlamıştır. Kıbrıslı Türkler, 2003 yılından sonra barışçı bir tutum sergilemeye başlamış ve  2004 yılında Kıbrıs’ta Çözüm Planına (Annan Planına) da “Evet” demişlerdir. Futbolcularımızın Güney’de futbol oynama istekleri KTFF’un engellemelerine rağmen değişmemiş ve  Kıbrıslı Türk Futbolcular tekrardan Kıbrıslı Rumların takımlarında forma giymeye başlamışlardır. Ali İmam ve Coşkun Nea Salamina ile profesyonel sözleşme imzalamışlardır. FİFA ve UEFA tarafından Kıbrıs’ta tanınan tek futbol federasyonu olan KOP’ta forma giymek Kıbrıslı Türk futbolcuları tekrardan dünyaya entegre etme şansı doğurmuştur. Bu durum da çeşitli sebeplerden dolayı devam etmemiştir. Bir takım yasaklamalardan dolayı halen daha 1955-74 arası dönemdeki gibi gizli olarak KOP liginde forma giyen futbolcularımız vardır.

KOP’a rağmen dünya futboluna entegre olma ısrarları devam etmiş ama Luton Town deneyiminden sonra içine kapanmamız “kader” olarak algılanmaya devam etmiştir. UEFA Asbaşkanı Şenez Erzik’le bir Şampiyonlar Ligi Finalinde yaptığımız sohbette “KOP Kıbrıs Futbolunun tek tanınan futbol federasyonunudur, onunla temas etmeden dış temas yapamazsınız” söylemi durumu özetleyen bir cümledir.

Dış temas olmadan, uluslararası turnuvalara katılmadan ülkemizde futboldan bahsetmek kendimizi tatmin etmekten öteye anlam taşımamaktadır. Halen daha futbolumuzdaki gerileme durmamıştır. Futbolumuz geçmişini arar durumdadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri