‘Dini inanç’ adı altında bu ülkede neler neler yapılıyor, farkında mısınız?
Bundan birkaç hafta önce ESKAD adlı –sözüm ona- ‘öğrenci derneği’nin Lefkoşa’nın göbeğinde düzenlediği gövde gösterisinde dile getirilenleri Kanal SİM ortaya çıkarmıştı.
‘Ümmetçiliği Kıbrıs’ta canlandırma’ misyonuyla hareket ettiklerini alenen söylüyorlar ve bu amaç için, kaynağını öğrenemediğimiz yüklü bütçelerle öğrenci yurtları ve evler açıyorlar, halka yardım paketleri veriyorlar, birçok etkinlik düzenliyorlar.
Kimse de çıkıp “Nedir sizin yaptığınız?” diye sormuyor, soramıyor, bütçesini, gelir kaynaklarını inceleyemiyor.
Bir tür ‘dokunulmazlık’ var sanki böylesi kuruluşlara karşı…
Kimlerin koruyup kolladığını tahmin etmek güç değil oysa…
***
Terminaldeki bu olayın yankısı ve toplumda oluşan tepkiler henüz tazeyken, bu sefer ‘HACAMAT’ çıktı karşımıza!..
Kelime anlamını bilen yoktu Pazartesi gününe kadar…
Her şey bir telefon mesajıyla başladı. Birileri cep telefonlarına şu mesajı geçti geçen Cumartesi günü:
“Dikkat dikkat!.. Yarın Lefkoşa’da Hacı Emine Adil Camii’nde 10-16.30 saatleri arasında, sadece erkeklere HACAMAT yaptırılacaktır. HACAMAT için en uygun zamandır. Fiyatı 70 TL’dir. Bu fırsatı kaçırmayın.”
İşte bu mesajla birlikte girdi HACAMAT sözcüğü lugatımıza…
Arapça bir sözcük olan Hacamat, ‘deriden ufak ensizyonlardan vakum yolu ile kan alınması’ işlemine verilen ad… Eskiden bizde de bilinen ‘bardak çekme’nin ‘kanlı’ versiyonu… Deriyi kesici bir aletle çizip, ağzı geniş olan ve alkolle yakılıp vakum haline getirilen bir bardak, boynuz ya da şişe vasıtasıyla kanı çekiyorlar.
‘İslam tıbbı’nda ‘Hacamat’ olarak bilinen bu yöntemle ilgili Hz. Muhammed “Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez" demiş.
‘Hacamat’la ilgili özet ansiklopedik bilgi bu…
***
İşte bu işlem için ‘müşteri’ toplamak için telefonlara mesaj yollamış birileri…
‘Hacamat’ meraklısı kaç kişi var bu ülkede ve ne kadar ‘ciro’ yapıldı bilinmez, ama Pazar gün Alayköy’de sözü geçen camide ‘Hacamat’ yapıldığını doğruladı imam Yakup Khan…
Üstelik “uzmandır bunu yapan” diye de savundu, lakin ismini vermediği şahsın akupunktur, fizyoterapi gibi alanlarda ‘uzman’ olduğunu söyledi.
Hem ‘camide özel bir odada’ yapılmış Hacamatlar…
Din İşleri Başkanı Talip Atalay “Bizden izin alınmadı” dedi. Sağlık Bakanlığı konuyu Kanal SİM’den öğrendi, soruşturma başlattı. Tabipler Birliği “Sağlık çalışanları dışında kimse kan alamaz, yasaktır ve tehlikelidir” dedi.
Konuyu takip ediyoruz. Zira muhtemelen bu işe bulaşanların tümü yargı önüne çıkacak.
Zira orta yerde toplum sağlığını tehdit eden yasadışı bir işlem var.
Ve kim bilir, bu tür ‘sağlık’ işlemlerinin kaç çeşidi, ne kadar zamandır yapılıyor bu topraklarda da kimsenin haberi yok!..
***
Durum meydandadır: Bu ülke ve toplum ‘tarikatlar’ın çemberine alınmak isteniyor.
Belki “Bize bir şey olmaz, bizim toplum değişmez” diyenler çoğunluktadır hala, ama o hikaye gibi “Dur bakalım ne olacak…” diye diye kılını kıpırdatmayan genç kadının başına gelenlere benzer bir finale doğru gidiyoruz.
Bunların hiçbirinin ‘din ve inanç özgürlüğü’ ile alakası yoktur.
Hele işin içinde ‘para’ varsa, tam da ‘inanç istismarı’dır yapılanın adı!..
‘Hacamat’ın Peygamber önerisi olduğuna inanan, sağlığına yarar getireceğini düşünen ‘saf’ insanların parasıdır asıl hedef…
Ve bir de ‘bilim’ yerine ‘inancı’ koymak, bunu ‘yaşam felsefesi’ haline getirmek planı…
Tarikatlar cirit atıyor ve çok büyük oyunlar oynanıyor etrafımızda…