Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Bütçesi’nin görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda, ‘tarım politikaları’ tartışılıyor…
Meclis Genel Kurulu’nda Sivil Savunma Teşkilatı ve Kamu Hizmeti Komisyonu bütçelerinin ardından 335 milyon 682 bin 500 TL’lik Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı bütçesi görüşülüyor…
Arıklı: “Tarım politikaları sektörü zora soktu”
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı bütçesine ilişkin konuşan YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı aldı. Arıklı ilk olarak Türkiye ile imzalanan ara protokolün gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini sordu.
Arıklı, önceki bakan döneminde yaptığı konuşmadan başlıklar okudu, o zaman sorduklarını şimdiki bakana da soracağını belirtti.
Tarım politikalarının sektörü daha kötü hale soktuğunu söyleyen Arıklı, tarım arazilerinin önemli kısmının kullanımda olmadığını anlattı.
Türkiye’den gelen suyun Mesarya’ya ulaştırılması için gereken adımların atılması gerektiğini belirten Erhan Arıklı, Türkiye ile imzalanan su protokolünün gereklerinin halen yerine getirilmediğini savundu.
Arıklı, bu nedenle TC-KKTC arasındaki diğer ilişkilerin de zedelendiğini söyledi ve su konusunda gerekli adımların atılmasını istedi.
Orman Yasası’nın Anayasa’ya uygun hale getirilmesi gerektiğini dile getiren Arıklı, Koruma ve Faydalanma Tüzüğü’nün yenilenmesine ihtiyaç olduğunu belirtti.
Çam kese böceği yanında kırmızı palmiye böceğiyle ilgili mücadele başlatılması gerektiğini kaydeden YDP Genel Başkanı Arıklı, bu mücadelenin doğal yöntemlerle gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Köprülü göletinin mutlaka temizlenmesi gerektiğini anlatan Arıklı, göletlerin etrafına mesire yerleri yapılabileceğini de kaydetti.
Ülkeye yangın helikopteri alınması gerektiğini belirten Arıklı, Güzelyurt’taki fide üretim merkezinin canlandırılmasını istedi.
Arıklı, Hal Yasası’nın bir an önce hayata geçirilmesini de talep etti.
YDP Genel Başkanı Arıklı, mandıraların koçanlarının hayvancılara verilmesi gerektiğini anlatarak tarımsal destekleme ve teşvikten meslek dışı kişilerin yararlanmasının engellenmesi gerektiğini söyledi.
Et fiyatlarının çok yüksek olduğunu dile getiren Arıklı, kaçakçılığın üstesinden gelinmesi, öte yandan ithalata zaman zaman izin verilmesi gerektiğini anlattı.
Arıklı, Et ve Balık Kurumu benzeri bir yapı kurulmasını da önerdi.
Ataoğlu: “Zararlı ilaçların ülkeye girişi ve satışı nasıl önlenemiyor?”
DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu insan sağlığına zarar veren zirai ilaçların ülkeye girişi ve satışının nasıl olup da önlemediğini sordu, bu durumun devlet otoritesinin sorgulanmasına yol açtığını kaydetti.
Ataoğlu, bu sorgulamaların halkı güneyden alışveriş yapmaya ittiğine işaret etti.
Önlem alınmazsa vatandaş nezdindeki devlet algısının daha da zarar göreceğini anlatan Ataoğlu, denetim ve kontrollerin sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini kaydetti.
Fikri Ataoğlu, bu konunun TC ile imzalanan protokolde de yer aldığını dile getirdi.
Balıkçılık için herhangi bir çalışma göremediklerini anlatan Ataoğlu, balıkçılık sektörünün “Allah’a emanet” bir görüntüsü olduğunu söyledi.
Gerekliliği ortada olan Hal Yasası’nın bir türlü geçirilmediğine işaret eden Fikri Ataoğlu, bu konuda gereğinin yapılmasını istedi.
DP Genel Başkanı Ataoğlu, eğer et kaçakçılığı varsa ve ihtiyaç da varsa neden izne tabi ithalat yapılmadığını sordu.
Türkiye’den gelen su hakkında projenin net olarak açıklanmadığını dile getiren Ataoğlu, musluklarda içme suyuna ne zaman kavuşulacağını, tarımsal arazilerin su ile ne zaman buluşacağını sordu.
Karpaz bölgesiyle, Cyprufex’le, hellim konusuyla ilgili neler planlandığı hakkında bilgi isteyen Ataoğlu, bütçenin 2020 yılında sektörleri ileri taşıyacak bir bütçe değilse neden bu bütçeyi geçirmeye çalıştıklarını sordu.
Tarihi geçmiş ilaçların bertarafıyla ilgili herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığını soran Ataoğlu, Geçitköy mesire alanının neden hâlâ hizmete açılmadığı sorusunu da yöneltti.
Angolemli: “Kamu görevlisi de eker biçer, çiftçiler de eker biçer”
TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, Cyprufex konusuna değinerek, zamanında maddi sorunlar gerekçe gösterilerek ABAD’a avukat gönderilemediğini kaydetti ve “bu ambargoyu bile bile biz yaptık” diye konuştu.
Tarımsal faaliyetlerin ileri götürülmesinin ancak ihracatla olabileceğini söyleyen Angolemli “Biz kendi önümüzü kestik” dedi.
Sütün insan sağlığı için çok önemli olduğunu söyleyen Angolemli, öte yandan sütün fiyatının çok yüksek olduğunu kaydetti.
Özellikle küçükbaş hayvancılığın desteklenmesi gerektiğine işaret eden Angolemli, yem konusuna da değinerek, yemlerin küflenmemesi için ambarların denetlenmesi gerektiğini vurguladı. Angolemli, yem fiyatlarından örnekler verdi.
Angolemli, Karpaz bölgesinde üreticilerin ürünlerini satamadığını, bölge insanın bir şekilde kalkındırılması gerektiğini, bunun için de planlamanın şart olduğunu vurguladı.
Yangınlar konusunda da hazırlıklı olmanın önemine işaret eden Angolemli, “Kamu görevlisi de eker biçer, çiftçiler de eker biçer” diyerek, gerçek çiftçi ve hayvancıların ortaya çıkarılması gerektiğini, gerçek çiftçinin tanımının yapılması gerektiğini kaydetti.
Narenciye konusuna da değinen Angolemli, Cypfruvex sorununun çözülüp çözülmediğini sordu.
TÜK ve Cypfruvex gibi kurumların özerk bir yapıya ulaşması gerektiğine işaret ederek, bu gibi kuruluşlar için dünyada örnekleri bulunduğunu belirtti ve örnekler verdi.
Mazot konusunun hem çiftçi, hem hayvancının derdi olduğunu, tüm dünyanın çiftçi ve hayvancısına mazot için vergiyi kaldırdığını belirten Angolemli, girdilerin ucuzlatılmasının önemine değindi.
Hal Yasası’nın bir an önce geçirilmesi gerektiğini söyleyen Angolemli, Türkiye’den gelen suyun tarımda ne zaman kullanacağını sorarak, “İnşallah ilerde bir de su girdisinden bahsetmeyiz” dedi.