Fayka Arseven KİŞİ
Tarım Dairesi eski Müdürü Emine Solyalı, “Laboratuvarın yanması ile denetimlerin kesintiye uğramasına bir de ölçüm belirsizliğinin eklenmesi tüketici üzerinde çok büyük olumsuzluk yarattı ve halkın panik olmasına neden oldu” dedi.
Solyalı, tarlada temiz raporu alınıp hasat edilen ürünün sofraya ulaşma aşamasında ise gerekli hijyenik şartların oluşmadığına dikkat çekti.
Son bir yıldır market ve pazarlardan örnek alınmadığını da vurgulayan Solyalı, “tam olarak bir denetim ve gıda güvenliğinden bahsedilememektedir” dedi.
Tarım Dairesi eski Müdürü Emine Solyalı ile bu hafta gıda güvenliğini, yapılan açıklamaları ve Devlet Laboratuvarı yangını sonrası oluşan riskleri konuştuk.
- YENiDÜZEN: Gıda güvenliği nedir, ülkemiz gıda güvenliği konusunda ne durumdadır?
- Emine SOLYALI: Güvenli gıda, tarladan sofraya gelinceye kadar ürünlerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak kirlenmemiş olmasıdır. Gıda güvenliğinde en önemli bacak tarla kısmıdır. Öncelikle tarlada ve bahçede üretilen ürünlerin pestisit açısından temiz olması gerekir ki daha sonraki aşamaların hijyeninden bahsedilebilsin. Tarladan temiz çıkan ürün eğer işlenmeden sofrada tüketilecekse herhangi bir kirletici etken tarafından kirletilmemesi için uygun hijyenik şartlarda sofraya ulaşması gerekir . Eğer işlenip de tüketilecekse bu işlemlerin yapıldığı lokanta, fabrika gibi işletmelerin de her türlü güvenliği sağlaması şarttır.
Ülkemizde yasaların ve denetimlerin yetersiz olması, pestisit açısından denetimlerde bir noktaya gelinse de sofraya ulaşma aşamasında gerekli hijyenik şartlar çoğu zaman uygulanmamaktadır. Tarlada temiz raporu alıp hasat edilen bir ürünün ticari sunumunda kullanılan kasaların çoğu gıda ile temas etmeye uygun değildir. Birçok marketteki sebze reyonları yıllarca temizlenmemiştir. Ürün taşıma araçlarında da gerekli hijyen yoktur.
“Ülkemizde yasaların ve denetimlerin yetersiz olması, pestisit açısından denetimlerde bir noktaya gelinse de sofraya ulaşma aşamasında gerekli hijyenik şartlar çoğu zaman uygulanmamaktadır.”
“Laboratuvarın yanması ile denetimlerin kesintiye uğramasına bir de ölçüm belirsizliğinin eklenmesi tüketici üzerinde çok büyük olumsuzluk yarattı ve halkın panik olmasına neden oldu.”
- YENiDÜZEN: Son dönemlerdeki denetimlerle ilgili açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz. % 50 ölçüm belirsizliği kararını nasıl buldunuz?
- Emine SOLYALI: Ülkemizde yoğun şekilde pestisit denetimlerinin yapılması 2004 yılında başladı. O dönemde AB uyum çalışmalarının başlaması ile tarladan sofraya gıda güvenliği gündeme geldi ve ilk defa üzümlerin kontrol edilmesi ile ne kadar güvensiz gıda ürettiğimiz ortaya çıktı. Tüm üzümlerin imha edildiğini hepimiz hatırlıyoruz.2004 yılından itibaren denetimlerin yoğun bir şekilde artması ile müdürlüğüm döneminde yüksek bir seviyeye ulaştı ve devlet laboratuvarının yanmasına kadar bu böyle devam etti. Laboratuvarın yanması ile denetimlerin kesintiye uğramasına bir de ölçüm belirsizliğinin eklenmesi tüketici üzerinde çok büyük olumsuzluk yarattı ve halkın panik olmasına neden oldu.2004 yılında gıdaya karşı oluşan güvensizliği on yıl sonra bir miktar olumluya çevirmiştik ki yeniden ayni noktaya gelindi.
Yaptığım araştırmalara göre ölçüm belirsizliği, laboratuvarlar arasında oluşan analiz farklarının, sonuçların karşılaştırılmasında sorun yaratmaması için geliştirilen bir yöntem. Bu ölçülen değerin % 50’ si kadar artı veya eksi olabileceğini belirtecek şekilde ölçümü yapan laboratuvar tarafından raporlanır. Bizde değerlendirme Tarım Dairesi tarafından yapılır. Gıda konusunda ülkemiz insanın bu kadar hassas olduğu biliniyor olmasına rağmen bunun tüketici aleyhine kullanılması büyük bir talihsizliktir diye düşünüyorum.
“Tarlada temiz raporu alıp hasat edilen bir ürünün ticari sunumunda kullanılan kasaların çoğu gıda ile temas etmeye uygun değildir. Birçok marketteki sebze reyonları yıllarca temizlenmemiştir.”
“Bu dönemde gerek yerli üretimden gerekse ithal ürünlerden örnekler alınıp Türkiye’ye analize gönderilmeliydi. Bu tüketici üzerinde de olumlu etki yaratabilirdi.”
- YENiDÜZEN: Laboratuvar yangınından sonra denetimlerin yapılamaması ne kadar risk oluşturdu? Bu süreçte ne yapılabilirdi?
- Emine SOLYALI: Ülkemizde durum sanıldığı kadar kötü değildir. On yıldan fazla bir zamandan beri yoğun denetim yapılması ile üretici ilaçlamalar konusunda önemli bir noktaya gelmiştir. Sürekli denetim yapılması ve bunların yayınlanması da üretici üzerinde önemli bir baskı oluşturmaktadır. Gerçekten büyük çaplı tarımla uğraşan üretici bu konuda hassastır. Tabii üreticinin büyük bir kısmı bilinçlendi diye denetimsiz de bırakılmamalı bunu asla hissetmemelidir. Bu dönemde gerek yerli üretimden gerekse ithal ürünlerden örnekler alınıp Türkiye’ye analize gönderilmeliydi. Bu tüketici üzerinde de olumlu etki yaratabilirdi.
“Son bir yıldır market ve pazarlardan örnek alınmadığı konusunda aldığım duyumlar beni üzmüştür.”
- YENiDÜZEN: Hasat öncesi tüm üretim alanlarında denetim var mı? Ürün hasadı denetim şartına mı bağlı? Küçük çaplı üretim yapan ve pazarlarda satan üretici nasıl denetlenir?
- Emine SOLYALI: Hasat öncesi tüm alanların denetlenmesi diye bir uygulama yoktur ve ürün hasadı denetim şartına bağlı değildir. Mümkün olduğu kadar fazla üreticiden örnek alınarak analiz ettirilmektedir. Birçok ülkede sadece marketteki ürün denetlenmektedir. Ülkemizin küçük olması ve üretim yerlerine kolay ulaşılması ile ürünün markete gitmeden tarlada denetlenmesi bizim açımızdan olumlu bir durumdur. Denetimlerin pazar ve marketlerden alınan örneklerle de desteklenmesi gerekmektedir. Bilhassa küçük çaplı üretim yapan ve daire tarafından bilinmeyen üreticiler de böylece denetlemiş olacaktır. Son bir yıldır market ve pazarlardan örnek alınmadığı konusunda aldığım duyumlar beni üzmüştür.
“İthal ürünlerin denetiminde de sorun yaşanmakta”
- YENİDÜZEN: Yurt dışından gelen ürünler ne kadar denetleniyor?
- Emine SOLYALI: Yurt dışından gelen ürünlerden limanlarda örnek alınıp denetime gönderilir ve sonuç çıkmadan o ürünü taşıyan taşıtların limandan çıkmasına izin verilmez. Tüm ürünün kontrol edilmesi mümkün değildir. Tüm ülkeler tesadüf örneklemesi ile örnek alıp analize gönderir. Bizde gıdaya olan güvensizlikten dolayı alınması gerekenin çok üstünde örnek alınıp denetlenir. Devlet laboratuvarının yanması ile ithal ürünlerin denetiminde de sorun yaşandı ve halen yaşanmaktadır.
- YENİDÜZEN: Sizin döneminizde üreticileri bilgilendirici çalışmalar yapılıyordu. Şu anki durum ne?
- Emine SOLYALI: Müdürlüğüm döneminde daireden bir ekip kurup Tarımsal ilaçların güvenli kullanılması konusunda üreticiye yönelik gece eğitimleri başlatmıştık. Öncelikle üretimin yoğun olduğu tüm merkezlere ve köylere ulaşıp bu eğitimleri vermeye çalıştık. Bu tür eğitimler uzun yıllar sonrası uygulamaya konulduğundan üreticinin ilgisi çok büyüktü. Tüm gece eğitimlerine bizzat kendim de katıldım ve bunun üretime ne kadar olumlu yansıdığını gördüm. Benden sonra da aynı ekibin eğitimlere devam etmesi sevindiricidir.
“Çerçeve bir gıda yasası yapıldı ama tüzükleri yok. Bu yasa altında oluşturulan Risk Değerlendirme Kurulu üzülerek belirtmek isterim ki son bir yılda sadece bir defa toplantı yapmış. Bu üzücü bir durum.”
- YENİDÜZEN: Ülkemizde gıdanın güvenli olması için ne yapılması gerekir? Bu konuda ne diyeceksiniz?
- Emine SOLYALI: Gıda güvenliği yukarıda da bahsettiğim gibi sadece ürünlerin pestisit açısından güvenli olması değildir. Sofraya gelinceye kadar geçirdiği aşamalar da çok önemlidir. Tüm bu aşamaların yasa ve tüzüklerin emrettiği şekilde denetlenmesi ve gerekirse cezalandırılması gerekir. Ülkemizde çerçeve bir gıda yasası yapıldı ama tüzükleri yok. Bu yasa altında oluşturulan risk değerlendirme kurulu üzülerek belirtmek isterim ki son bir yılda sadece bir defa toplantı yapmış. Bu üzücü bir durum. Denetimlerde Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve belediyeler görev almakta, çoğu zaman yetkiler karışmakta ama tam olarak bir denetim ve gıda güvenliğinden bahsedilememektedir. Tabii gıda derken sadece bitkisel gıdalardan bahsediyorum. Hayvansal gıdalar ayrı bir başlık. Acilen yasa ve tüzüklerin tamamlanarak bir gıda dairesinin kurulması ve tek merkezden tüm gıdanın (işlenmiş ve işlenmemiş ürünler) kontrol edilmesi ile ülkemizde gıda güvenliğinden bahsedebiliriz. Hal yasasının çıkarılması ve bir hal binasının yapılması ile yaş meyve ve sebzenin bir merkezden pazarlanması denetim kolaylığı sağlayacaktır.