Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, 2016-2020 KKTC Tarım Strateji Belgesi’nin resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiğini duyurmasının ardından CTP Mağusa Milletvekili Erkut Şahali, “eksiklik ve tutarsızlıkları çok olan 2016-2020 KKTC Tarım Strateji Belgesi’nin uygulanabilirliği kuşkulu bir hal almaktadır” açıklamasında bulundu.
Şahali, “Gerçek bir uygulama planı olması gerekirken, belge daha ziyade iş ola hazırlanmış” diyerek, “sırf hazırlandığı için de Yapısal Dönüşüm Progamı’na bağlı olarak öngörülmüş reform destek ödeneklerinden yararlanabilme amacına hizmet edecek gibi durmaktadır” ifadesinde bulundu.
“Buna göre şekillenecek”
Dün konu hakkında açıklama yapan Şahali, “Bu belge, belirtilen süre içinde tarımın yol haritası olarak kabul edilecek ve ülkede tarımsal etkinlikler buna göre şekillenecektir” diyerek açıklamalarına şöyle devam etti:
“Strateji belgeleri, yapılan işin ne olduğunu, ne yaptığını, neden yaptığını ve nasıl bir hedefe ulaşılacağını belirleyen, bu hedefe ulaşılırken hangi süreçlerden ne gibi eylemleri gerçekleştirerek geçileceğini gösteren önemli çalışmalardır.
Ülkemizin en önemli ekonomik sektörlerinden birisi olan tarım konusunda hazırlanan bu belgenin isabet kaydedebilmesi için, doğru durum tespitinin yapılmış olmasına, ulaşılması amaçlanan hedefin net olarak belirlenmesine ve bu hedefe hangi zaman dilimi içinde ne gibi görevlerin yerine getirilerek ulaşılacağının açıklanmış olmasına ihtiyaç vardır.”
“Strateji Belgesi Değil, niyet mektubu”
“2016-2020 KKTC Tarım Strateji Belgesi, yukarıda sıralanan koşullar bakımından daha çok bir “niyet mektubu” gibidir” diyen
Şahali devamla şunları dile getirdi:
“Öncelikle hazırlanan belgenin en başında zemininin, “2010 yılında gerçekleştirilen KKTC’de Tarım Stratejileri Geliştirme Çalıştayı” olduğu belirtilmekte ve belgenin o günden bu güne meydana gelen değişimler de göz önünde bulundurularak hazırlandığı söylenmektedir. Güncel durumu eksiksiz biçimde içerdiğine dair kuşku yaratan bu izah nedeniyle, strateji belgesinin doğru durum tespiti yapılarak hazırlandığı kuşkulu bir hal almaktadır. Dahası, Türkiye ile ülkemiz arasında imzalanan ekonomik ve mali işbirliği anlaşması ve buna bağlı olarak hazırlanmış olan 2016-2018 Yapısal Dönüşüm Progamı ve matrisi de göz önünde bulundurulmadan birçok eylem ya es geçilmiş, ya da programınkiyle çelişen bir takvimlendirme yapılmıştır. Bu yönleriyle ele alındığında eksiklik ve tutarsızlıkları çok olan 2016-2020 KKTC Tarım Strateji Belgesi’nin uygulanabilirliği kuşkulu bir hal almaktadır. Gerçek bir uygulama planı olması gerekirken, belge daha ziyade iş ola hazırlanmış ve sırf hazırlandığı için de Yapısal Dönüşüm Progamı’na bağlı olarak öngörülmüş reform destek ödeneklerinden yararlanabilme amacına hizmet edecek gibi durmaktadır. Bu konunun, programın TC kanadındaki gözcüleri tarafından nasıl değerlendirileceği merak konusudur.”
“Master plan yok ama ona bağlı stratejik belge var!”
“2016-2020 KKTC Tarım Strateji Belgesi, kendi içindeki tutarsızlıkları ve eksiklikleri nedeniyle tarımın geleceğine katkı koyamaz” diyen Şahali, ortaya çıkan çarpıklıklara dikkat çekti:
“Yapısal Dönüşüm Programında yer alan ilke ve esaslarda “Tarım Strateji Belgesinin Tarım Master planı ile uyumlu olacağı” belirtilmiş olmasına karşın, bu ilke ve esaslar es geçilerek Ağustos 2016’da yayınlanması öngörülen Tarım Master planı daha yayınlanmadan bu belge hazırlanmıştır. Halbuki programda da belirtildiği gibi, strateji belgesi Tarım Master Planının öngördüğü hedeflere ulaşmak için yöntem, uygulama ve performans kriterlerini içermeliydi.
Yapısal Dönüşüm Programındaki ilke ve esaslarda “Tarımsal desteklerde bir üreticinin alabileceği toplam desteğe bir üst sınır getirilmelidir” ifadesine bağlı olarak, Tarım Stratejisi Eylem Planı tablosunda bunla ilgili bir stratejik eylem yer almamaktadır.
Yine bu programda “Tarımsal destekler, oluşturulan Entegre Kayıt Sistemine göre verilecektir” denmesine rağmen Tarım Strateji Belgesinin hiçbir yerinde “çalışmaların başlatılacağı” ifadesi dışında somut bir stratejik eylem yoktur.
Yapısal Dönüşüm Programında belirtilen “hayvan hastalıklarıyla mücadele programının” oluşturulup uygulanmasıyla ilgili bir stratejik eyleme yer verilmezken, ada ülkesi olmamız nedeniyle hastalık ve zararlılardan korunma kolaylığına sahip oluşumuz bir avantaj olarak belirtilmektedir. Ancak, hayvansal ve bitkisel hastalık ve zararlılara mücadele, karantina ile sınır kontrol noktaları ve bitki sağlığı laboratuarının kurulmasına ilişkin Tarım Stratejisi Eylem Planı tablosunda herhangi bir ibare dahi yoktur.”
“Hellim unutuldu!”
Hellimin startejik planda adının bile geçmediğine vurgu yapan Şahali, “Hellim kelimesinin belgede yer dahi almamış olması asla kabul edilemez” dedi.
Şahali şunları devamla şu açıklamada bulundu:
“Kırsal kalkınmada markalaşma ve coğrafi işaret çalışmalarına öncelik verilmesi, strateji olarak belirlenmekle birlikte, Tarım Stratejisi Eylem Planı tablosunda “coğrafi işaret çalışmaları desteklenecektir” denilmekle yetinilmiştir. Daha önce hazırlanan KKTC Süt Sektörü ve Hellim Ticareti Stratejisi Eylem planı ile Hellimin Coğrafi Tesciline İlişkin Tarım Strateji Belgesi’nden hiç söz edilmemektedir. Coğrafi tescil konusunda en büyük rekabet üstü değerimiz olan hellim, adeta unutulmuştur. Ülkemizde, özellikle hayvancılığın lokomotifi durumundaki hellimin önemine değinilmeyerek, HELLİM kelimesinin belgede yer dahi almamış olması asla kabul edilemez.
Yapısal Dönüşüm Programında Mart 2017’ye kadar “Gıda ve yem güvenilirliği alanındaki yetkiler tek bir çatı altında ve Tarım Bakanlığı bünyesinde toplanacak ve gıda ve yem güvenirliliğini teminat altına alan bir denetim sistemi oluşturulacaktır” demektedir. Halbuki Tarım Stratejisi Eylem Planı tablosunda, bunla ilgili bir eylem ya da süre öngörülmemiştir. Yine programda TÜK yasası yeniden gözden geçirilerek müdahale kurumu olarak organize edilmesi öngörülürken, Tarım Stratejisi Eylem Planı tablosunda bunla ilgili herhangi bir stratejik eylem yoktur. TÜK ile ilgili belirtilen konular için hedef tarih Ağustos 2017 olarak öngörülürken, programda yer alan ilke ve esaslarda Mayıs 2017’ye kadar TÜK Yasasının yeniden düzenleneceği belirtilmektedir.
Ülkemizde organik tarımın yaygınlaştırılabilmesi için uygun koşulların olması fırsat olarak gösterilmiş ancak organik tarım veya iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasına ilişkin stratejik eyleme belgede yer verilmemiştir.
Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı tehdit olarak öngörülmüş ayrıca “Toprak kaynaklarının korunması ve rasyonel kullanımı” stratejisi belirlenmiştir. Ancak tarım alanlarının amaç dışı kullanımının önlenmesi için fiziki planların hazırlanması veya geliştirilmesi ile toprak koruma yasasının çıkarılması gibi konularda herhangi bir sratejik eylem belirlenmemiştir.
“Örtü altı tarım potansiyelinin yüksek olması ” fırsat” olarak gösterilmiş ancak Tarım Stratejisi Eylem Planı tablosunda örtü altı yetiştiricilik veya seracılık konusunda herhangi bir stratejik eylem yoktur.
“Su ürünleri avcılığı ve üretiminin artırılması” strateji olarak belirlenmiş ancak Tarım Stratejisi Eylem Planı tablosunda bununla ilgili bir stratejik eyleme yer verilmemiştir.
Belgede bakanlığının hizmet etkinliğinin artırılacağından söz edilmektedir. Ancak SÜTEK, TÜK ve Cypfruvex Ltd. dışında, AB ye uyumlu Ödeme (Ajansı) Kurumunun kurulması, Gıda ve Yem güvenliği, su ürünleri, Devlet Üretme Çiftlikleri gibi döner sermaye kuruluşları ve tohumculuk gibi konularda bakanlığın yeniden yapılandırılmasına ilişkin herhangi bir eylem yoktur.”
“Türkiye versin dağıtalım, düzenimiz değişmesin”
“Sonuç olarak, pek çok konunun eksik bırakıldığı, ele alınanların da yüzeysel olarak değerlendirildiği bir belgeye Strateji Belgesi adı verilmiştir. Ancak yinelemek gerekirse, strateji belgeleri, belirli bir stratejik amaca ya da hedefe ulaşmak için, zamanlanmış eylemler ve özellikle ölçülebilir performans ölçütleri ile bütüncül bir yaklaşımla hazırlanmalı ve kendi içinde tutarlı olmalıdır. Üstelik Yapısal Dönüşüm Programı ile çelişen takvimi ve içeriğiyle bu belgenin amacına hizmet etmesi ve ülke tarımını daha iyiye götürmesi mümkün olamaz. Bu belgeyle, mevcut durumu korumak ve reform destek ödeneklerinden yararlanmak belki mümkün olabilir ama tarım kesimine daha güvenli bir gelecek sağlanamaz.”