Taş Devri ve UBP

Tayfun Çağra


Ceza Yasası Meclis komitesinden oy birliği ile geçmişti. Yani Komitede yer alan UBP ve DP milletvekilleri de tasarıya kabul oyu vermişti. Oysa tasarı meclise geldiğinde UBP ve DP milletvekilleri tasarının aleyhine konuşma yapmışlardı. Tasarının geneli dün mecliste oylanırken UBP milletvekilleri salona girmediler. DP Milletvekili Zorlu Töre de ret oyu verdi.

Tabii bu davranış biçimi Ceza Yasası’nın sadece ‘eşcinsellik’ üzerine anlamlandırılması yüzünden… Ölüm cezasının kalkması, cinsel tacizler gibi suçların cezalarının artırılması bile yasaya olumlu oy vermelerine yetmemiş.

Hade Zorlu Töre’nin karakteri gereği! bu yasaya ret oyu vermesini anlayabiliriz. Partisinin komitede aldığı onay kararına karşı çıkmasını da anlayabiliriz. Ancak UBP’nin bir milletvekili veya iki milletvekili değil, tüm meclis grubu komite üyelerinin kabul etmelerine rağmen genel kurula dahi girmediler.

Peki ya UBP’nin komitedeki üyeleri… Komitedeki onayları genel kurulda nereye gitti? Verdikleri onayı unuttular mı yoksa!

Ortada bir gayri-ciddilik var. Bu gayri-ciddiliğin yanında zihniyet olarak taş devrinde kalmış bir siyasi parti de denebilir. 17. 18. yüzyıl diyemeyiz çünkü daha önce de yazdık, bu yüzyıllarda bile eşcinsel ilişkiler ‘doğal’ olarak algılanıyordu. Daha önceki yüzyıllarda da öyle, belki de taş devrinde de… Ama taş devrinin de öncesinde bir devir bilemediğim için UBP zihniyetini ancak oraya kadar gönderebildim.

--------------------------------------------------

Kar gibi dolu

Mesarya’dan sonra kar gibi dolu Girne’ye de yağdı. Bir anda geldi, bir anda vurdu ve gitti. Havalar çıldırmış olmalı… Aslında çıldıran havalar değil, insanlar… Havayı da, toprağı da, suyu da kirlettik. Önümüze ne çıktığıysa kırdık döktük. Hiç düşünmedik. Anlık yaşadık, anlık yaşamaya devam ediyoruz. Düşüncesizlik ettik, etmeye de devam ediyoruz.

Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslar arası tek çerçeve Kyoto Protokolü var. Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini amaçlıyor. Şimdiye kadar bu anlaşmayı imzalayan 169 ülke var. Türkiye bu sayının dışında… Atmosfer kirliliğinde en büyük pay sahibi ABD de henüz imzalamadı.

İşte böyle bir protokolün hazırlanması ve imzalanması gibi bir zorunluluk ortada dururken kar gibi dolu yağışlarının olmasını da artık doğal karşılamak gerek ne yazık ki!..

Umarım dolular, taşlara, kayalara dönüşmez.