Ersin Tatar bize dava açmış…
Açacak tabii ki, en doğal hakkıdır…
Bu konuda en küçük bir yorum yapamam…
Yapmam da…
-*-*-
Dava konusu yapılan dört yazıyı arka arkaya okudum…
Dava edilecek bir yer bulmuş değilim doğrusu ama “dava açmak” konusundaki takdir zat-ı şahanelerinin ve O’na tavsiyede bulunanlarındır…
-*-*-
Ancak çok merak ettiğim bir konu var…
Sakın yanlış anlaşılmasın…
“Dava geri çekilsin, çok korktum, aman ceza yemek istemem” noktasında değilim…
Dediğim gibi, ben yanlış yapmadığıma inanıyorum, bir siyasetçi eleştirilmeye de mizah konusu yapılmaya da katlanmak zorundadır ancak sonuçta takdir yüce yargınındır…
-*-*-
Dikkat çekmek istediğim şey, dava konusu edilen yazılardan birinde, “… sağlıklı bir insan bunları yapmaz” diyor oluşumdur…
Şimdi, sanki birileri bu adamı sırf görev süresi dolmadan makamdan indirsin diye, kasten mahkemeye götürüyormuş gibi bir durum var…
Çünkü madem ki yazmışım ve “sağlıklı bir insan bunları yapmaz” demişim, o zaman haliyle “sağlık raporu” isteyeceğim…
“Ruhen ve fiziken” sağlıklı olduğunu ispat etmek için de rapor alması gerekecek…
İnsanlık hali; “turp gibiyim” diyebilir ama ya mesela ruhen sağlıklı değilse?
-*-*-
O zaman “cumhurbaşkanlığından alınması için yüksek yargıdaki süreç başlatılmaz mı?”
Çünkü kendi isteğiyle ayrılmadığı müddetçe, “sağlık nedenleri” dışında başka bir nedenle görevden alınamaz!
-*-*-
Be arada şunu da belirtmekte fayda var, Türkiye’deki patronlar “in aşağıya” dese inecek ve kimse de “yapmayın adama bunu yahu” demeyecek ki o da ayrı bir mesele…
-*-*-
Neyse!
Daha fazla şey etmeyelim ki yargıya müdahale falan olmuş olmasın!
-*-*-
Yok, kesinlikle özel şeyler olmayacak!
Asla yapmam öyle bir şey!
Hiç oluuuur!
Hade hayırlı ve uğurlu olsun!
Pislik!
Bir yerde okumuştum…
Daha doğrusu bir arkadaşın mesajında görmüştüm…
-*-*-
Öğretmen bir gün sınıfta öğrencilerine sormuş; “Pislik nedir?”
-*-*-
Herkes bir yığın yanıt vermiş…
Pislik şudur, budur, öyledir, böyledir falan…
-*-*-
Hocamız hiçbir yanıtı kabul etmemiş…
Öğrenciler, “peki hocam, siz söyleyin, pislik nedir?” diye kontra bir soru sormuşlar…
-*-*-
Hoca, “Pislik, bulunmaması gereken yerde bulunan şey ve kişidir” demiş!
Sonra açıklamış:
“… Mesela, sevdiğinizin saçını okşarsınız, koklarsınız, öpersiniz ama yemekte kıl görmek istemezsiniz değil mi? O saç kılı pislik olur…
Yine tabağınızdaki yağa ekmeğinizi banar yersiniz değil mi? Ama o yağ yeni bir ceketinizin ya da pantolonunuzun üzerine dökülürse pislik olur…”
-*-*-
Ve hoca son örneği vermiş:
“… Bir kimse, bulunmaması gereken bir makamda bulunuyorsa, unutmayın o da pisliktir…
Tarikatçılık…
Ahmet Ünsal, göreve geldiği andan itibaren, tarikatçılık yapıyor…
Bunun dışında bazı görevleri daha üstlendi…
Mesela, “Alafranga tuvalete mıçmak yasaktır” fetvası verdi ilk başta…
Din İşleri Dairesi’ndeki alafranga tuvaletler, devletin, halkın parasıyla alaturkaya çevrildi…
Not: İyi ki orada çalışmıyorum çünkü vallahi mıçamam o tip tuvalete… Allah beni acıdı!
-*-*-
Neyse, erkeklere “daracık pantolon giymek günahtır” dedi…
“Sakal bırakın, sünnettir” diye tavsiyede bulundu…
Kadınlara, “açık saçık çalışmak günahtır”la başladı, “kocanız istediğinde vereceksiniz”e kadar olayı taşıdı…
-*-*-
Bu arada Kıbrıs Cumhuriyeti kontrolündeki Larnaka’da bulunan Hala Sultan Tekkesi’ndeki caminin imamına kafayı taktı…
İmam Şakir Alemdar’ın oradan gönderilmesi için uğraşıyor…
Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu’nda iki müridi var ve onlar aracılığı ile “Alemdar’ı görevden alın” diye baskı yapıyor.
-*-*-
Şakir Alemdar’ı görevden almak, KKTC Vakıflar İdaresi’nin haddi değil…
Sordum, “tavsiye kararı alınır, Alemdar belki uyar” dediler…
-*-*-
Peki Ahmet Ünsal’ın hedefi nedir?
-*-*-
Bir: Şakir Alemdar, kendi tarikatından değildir.
İki: Alemdar aynı zamanda Kıbrıslı’dır…
Üç: Ahmet hoca, kendi tarikatına bağlı, Türkiye kökenli ama AB vatandaşı bir hocayı Hala Sultan’a “imam” yapacak ve Allah’ın da izniyle, Güney fethedilmiş olacak!
İnşallah, maşallah…
Biz da beklerdik Ers ve Ünal abi alsın adamı görevden!
Peeeeee!
KKTC’de masallar bile değişti!
Efsane Cumhurbaşkanımız, askerliğini 36 ay süreyle Dağ’da yapmış olan, milliyetçilerin şahı, Türk oğlu Tatar “eşit ve egemen” diyor…
-*-*-
BM’yi de Güvenlik Konseyi’ni de “sallamıyoruz”la selamlıyor falan ama ilginçtir, “başı” olduğu devlette son durum şöyle:
“… Tamam kabul ettik bizim devlet eşit ve egemendir de bu devletimizin elektrik işleri mafyaya ve Kıbrıs Cumhuriyeti'ne teslim olmuş durumdadır...
Evet acıdır, elektriğin yüzde 70'inin akaryakıtı karaborsadan mafya tarafından sağlanıyor…
İnatla ve ısrarla, ne idüğü belirsiz marketlerden, ne idüğü belirsiz akaryakıtı, kesinlikle pahalıya almaktayız…
-*-*-
Ve ne acıdır, elektriğimizin yüzde 30'unu da Güney'den sağlıyoruz...
-*-*-
Özel bir şirketin satın aldığı eski ünlü gazete eğer manşetinde “Elektrik isyanı” başlığını kullanmışsa; verilen mesaj açıktır…
Elektrik işleri, bu özel şirkete verilecek…
-*-*-
Devlet mi?
Eşit ve egemen canlarım benim!
Eşit ve egemen!
-*-*-
Kıbrıslı mı?
Uyuyan güzel!
Yakışıklı prensin öpüp bizi uyandırmasını beklerken, karanlık kişiler – karanlıkta gelip, uyuyan güzeli sürekli taciz ediyor!
Masallar da değişti!