ERSİN Tatar’ın ana muhalefet CTP’nin Genel Başkanı Tufan Erhürman’a yönelik ‘hedef gösterici’ sözleri nereden bakarsanız bakın akıl-mantık eseri değil.
Bugüne kadar dört cumhurbaşkanı gördü bu toplum. Ne Denktaş devrinde, ne Talat’ta, ne Eroğlu zamanında ne de Akıncı görevdeyken böylesine bir üslup kullanıldı.
Gergin, sıkıntılı dönemler çok yaşandı.
Soğuk savaş koşullarının en katmerlisi hüküm sürdü.
‘Ötekileştirme’, ‘hedef gösterme’ yaşandı.
Ama bu kadar kötüsü ilk defa oluyor.
Halk arasında ‘müzevvirlik’ diye bilinendir Tatar’ın sık sık başvurduğu...
Sürekli buradan, kendi ülkesinden ve toplumundan birilerini Türkiye’nin belli kesimlerine ‘hedef’ gösteriyor.
Her gün bazı isimleri veya kurumları oralara şikayet ediyor.
Oturduğu makamın Anayasa’daki gereklerini es geçmesini bir tarafa bırakın, toplumu bölmek, parçalamak için elinden geleni ardına koymuyor.
Göreve geldiği günden bu güne ‘yangın söndürücü’, ‘tansiyon düşürücü’, ‘arabulucu’ görevi aldığı bir tek konu hatırlayan var mı?
Aksine, her gün yeni bir kavga çıkarmak, yeni gerilimler yaratmak için kurulmuş gibi davranıyor.
Empati yok.
Farklı görüşleri bir araya getirme çabası ve gailesi yok.
Uzlaşı kültürü, uzlaştırma gibi bir derdi yok.
Toplumsal bütünlüğü sağlamak için tek bir gayret yok.
Yok, yok,yok...
***
Ama ne var?
Mesela Tufan Hoca’yı trollere yem etmek için yaptığı paylaşımda olduğu gibi ‘hainlik edebiyatı’nı goflama var.
‘Türkiye’ye işgalci diyenler’den söz etti ‘Onların Türkiye’ye sokulmaması’nı meşru göstermeye çalıştı.
Bu bir ‘bilgi’ midir?
Yani Türkiye’ye ‘Kıbrıs’ta işgalci’ diyenlerin sokulmayacağı gibi bir kararı mı vardır?
Bu karar nerede, ne zaman ve kim tarafından alınmıştır?
Tatar bunu sorup öğrenmiş midir?
Yoksa birçok örnekte olduğu gibi yine ‘sallama’ mı yapmıştır?
Tufan Hoca’yı ‘kurtlar sofrası’na yem etmek uğruna, böylesine önemli bir iddiayı sorumsuzca mı ortaya atmıştır?
Sonraki cümleleri bu savı güçlendiriyor.
‘Türkiye’ye işgalci diyenlere destek vermek’le itham ediyor Erhürman’ı, CTP’yi...
Bir kez daha ‘bölme’ çalışması yapıyor Ersin Tatar...
Ve bunu yaparken de uluslararası hukuk bakımından çok sık tekrarlanan bir olguyu ‘ihanet vesikası’ diye masaya koyuyor.
Biliyor ki ‘kurtlar sofrası’nda kimse önüne konulanı sorgulamayacak, derhal saldıracak, parçalayıp yutacaktır!
‘Kim ki Türkiye için eleştiri yapar, kellesi vurula’ diye bir cümle kurmamıştır, ama bu durak söylediklerinin çok ötesinde değildir.
Tatar ve sırtını dayamaya çalıştığı güçler sayesinde Kıbrıslı Türkler çok farklı ve güçlü bağlarla saygı ve sevgi duyduğu Türkiye’yi ‘korkulacak ülke’ olarak algılamaya başlamıştır.
‘Acaba benim evladım da Türkiye’ye alınmayacak mı’ kaygısının başka bir izahı yoktur.
Ali Bizden, Ahmet Cavit An ve Ali Kişmir’e yapılanların sorumluluğu Ankara hükümetine aittir.
Ancak kendi insanına sahip çıkıp hukuk ve diplomasi yoluyla bu gittikçe büyüyen sorunu çözmek yerine yapılanları meşru gösterme çabası içine giren ve kendi yurttaşlarını hedef gösteren Tatar da artık bu kabul edilemez uygulamanın ortağıdır, sorumlusudur.